"Bir gün üzerime sinen bu uğursuzluklar beni öldürecek! Evet evet, öldürecek!" Yumruğunu sinirle tahta kapıya vurdu. Fakat buna anında pişman oldu, "Ah! Acıdı, lanet olsun!" Elini ovuştururken sıkıntılı nefesler verip duruyordu.
"Benden başka hangi şanssız kişi depoda kilitli kalır ki?" diye söylendi, "Hayır yani, birisinden rica etsen ne olurdu? İlla başına dert açacaksın... Pis kokulu bir malzeme deposunda ölmek tam da senin gibi bahtsız birine yakışır zaten!" Ardından elini saçlarından geçirdi, "Kendi kendime konuşuyorum. Delirdim, aman ne güzel!"
Yarım saattir bu karanlık, malzeme dolu depoda mahsurdu. İçeri girdiğinde kapı arkasından kapanmış ve kilidi sıkışmıştı. Ayrıca daha da kötüsü bu olay tam törene gidecekken başına gelmişti. Meydanda düzenlenecek törene bu gidişle katılmayacaktı. Bağırıp çağırmasına rağmen kimse bahçedeki depoya uğramaz diye düşünüyordu.
"Eğer gerçekten bir tanrı varsa, tam şu an sesimi duysa iyi olur," dedi, "Sadece lanet olası ayakkabılarım için cila almak istemiştim, uğursuz biri olsam da bunu hak edecek bir şey yapmadım."
Artık ümidini yitirip sesini kesti. O kadar siniri bozuktu ki gözleri dolmuştu. Bu sıkış tıkış depoda daha ne kadar duracaktı?
Dışarıdan birinin sesini duymasıyla hızla başını kaldırdı, "Ne tuhaf. Az önce buralardan bir yerden güzel bir hatunun sesini duyduğuma eminim." Bu kişi Sasuke'ydi. Bahçede dolaşırken depodan Sakura'nın bağırışlarını duymuştu. Onun şu an içeride olduğunu da biliyordu.
"Sasuke!" Kadın hemen kapıya vurmaya başladı, "Depodayım! Burada kilitli kaldım!"
Sasuke bu saraya geleli bir ay geçmişti. Sakura ondan pek haz etmese de kısa sürede aralarındaki saygı eklerini bile kaldırmışlardı. Sakura'nın onda sinir olduğu yanı küstahlığıydı. Çoğu zaman çizgisini geçmesi veya fazla cüretkar olması kadının sinirlerini tepesine çıkarıyordu.
Sasuke, beş sene içinde hırsla ilerlemeye devam etmişti. Ve şimdi buradaydı, sarayda. Kralla sadece bir aydır çalışıyor olmasına rağmen çoktan güven bağını kurmuştu. Kralın onu artık sağ kolu gibi gördüğünü düşünüyordu. Bu da demekti ki kızı için en uygun koca olarak elbette kendisini seçecekti. Evlenmek için Sakura'yla arasını yapmak yerine kralla bağ kurmayı tercih ediyordu. Sonuçta son sözü kral söyleyecekti.
Tüm Uchihaların intikamını almak için vakit yaklaşıyordu, bunu hissediyordu.
Deponun tahta kapısına yaklaştı, "Prenses?" dedi sanki orada olduğundan haberi yokmuş gibi. Ayrıca ona 'prenses' diye sadece kralın yanında sesleniyordu. Normal zamanlar sadece alay etmek için bu hitap şeklini kullanırdı. "Sen misin?"
"Evet! Lütfen aç şu kapıyı, uzun süredir buradayım." Sakura nihayet kurtulmuş olmanın verdiği sevinçle kendine gelmişti.
"Ah, elbette. Seni buradan çıkaracağım." Yavaş yavaş normal ukala hali geldi, "Karşılığında ne vereceksin?"
"Karşılık mı?"
"Tabii ki. Seni buradan kurtarmamın bir karşılığı olmalı değil mi?" Sırtını kapıya yasladı ve onun görmeyeceğini bilse dudak büzdü, "Bir öpücük gibi mesela?"
Her zamanki gibi kadını hiç şaşırtmamıştı. Ama her defasında sinirleniyordu işte. Yumruğunu kapıya vurdu, "Sasuke, sadece şu lanet kapıyı aç." Eli yine acımıştı ama belli etmemek için acısını bastırdı.
"Dediğim gibi prenses, bir öpücük istiyorum. İşine gelirse." Sasuke'nin gevşek tavırlarından sonra Sakura onun bu muhabbete son vermeyeceğini anladığında, saniyesinde aklına bir fikir geldi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Love & Revenge | sasusaku
Fanfic❀ Her an ölümü yaşayan kutsal bir ağaçtır Sakura. Böyle kötü bir efsaneyi taşıyan bu isimden nefret ederdi. [Sasusaku • 24/04/2021]