1 ay sonra
(Denizin anlatımıyla)
Aradan kos koca bir ay geçmişti ama biz toparlanamamıştık.Çağan hala uyanmamıştı,tuana hala görmüyodu ve hepimiz daha yeni yeni iyleşiyoduk.
Önce ülküyü kaybetmiştik.Şimdide çağan uyanmıyodu...
Biz ne zaman mutlu olucaktık? gerçi ülküsüz mutlu olabilirmiydik ki?
Kendimi boşlukta gibi hissediyodum.Hayatımdaki bütün sevdiklerim tek tek gidiyodu sanki?
10 yıl önce
Küçük çocuk sarı saçlarını geriye doğru atmış leya ve tuanayı bulmaya çalışıyodu.Ama leya ve tuana çok iyi saklambaç oynardı.Kaç saatir aramasına rağmen hala bulamamıştı.Birden annesinin koşarak evden çıktığını görünce yanına gitti.
Deniz:anneciğim noldu?
Annesi susmakla yetinmişti.Önce kendini hastanede,sonra karokolda en sonda cenazede bulmuştu.Hayatında en değer verdiği kişiyi yani anneannanesini kaybetmişti.Babası ve annesinin denizle çok ilgilendiği söylenemezdi.Oyüzden anneannesi denize aile olmuştu.Daha sekiz yaşında ölümü bile bilmeyen küçük çocuk ozaman anlamıştı güzel bişey olmadığını.
Aradan iki ay sonrada annesi kaza geçirip komaya girmişti.Tam üç yıl komadaydı.Annesinin uyanıcağından şüpe duyan deniz bir gün uyanınca gerçekten mutlu olmuştu.
Ama annesi uyandıktan sonrada bişey değişmemişti.Babası bi garipti annesi susuyodu sadece susuyodu.
Hergün galatanın yanına gelir ağlardı.Evleri hemen dibinde olduğu için tek gittiği yerdi.Galata kulesinde mutlu olan insanları ailesiyle gezen küçük çocukları izler ve ağlardı sadece.
Simdiki Zaman
(Tuananın anlatımıyla)
Dağılmıştım,dağılmıştık.Hayatım zaten kararnlıktı hep şimdi gerçekten karanlık.Tam bir aydır sadece zifiri karanlık görüyorum.İlk başlar gerçekten piskolojik olarak etkilendim bu süreçte leya yağız ve deniz çok yardımcı oldular.Ama ülkünün ölümüyle fena yıkılmıştık.Çağan desen hala uyanmamıştı ve uyanıcağınıda sanıyodum.Hiç bişey göremediğim için onu ziyaretede gitmemiştim.
Anlamsız bi şekilde içimde çağanı kaybetme duygusu vardı.Çok korkuyodum.Ama bi yandanda uyanmasın diyodum.Çünkü uyanırsa onu göremezdim.Ve gerçekten ozaman daha kötü olurdum.
Artık az çok alışmıştım körlüğe işlerimi en azından halledebiliyodum.Tabi herşeyi değil genelde diğerleri yardım ediyodu.
Yağız bizde kalıyodu.O ev ülkünün ve çağanın hatıralarıyla doluydu...
Değneğimi elime alarak aşağı indim.Leya günaydın dedi bende geçip oturdum.
Yağız ve denizde burdalardı galiba hissediyodum.
Derin bi sessizlik vardı.Kimse napıcağını nasıl davranıcağını bilmiyodu galiba.
En kötüsüde hiç birimiz ülkünün cenazesine gidemedik.Çünkü ülküye bakmayan sevgili akrabaları il dışında yani memleketlerinde yaptılar.Gidemedik çünkü hepimiz harab olmuştuk.Bu saaten sonra toparlanabilirmiydik bilmiyodum.
Birden kapı çalmasıyla bizimkiler açtı.
Tuana:kim miş?
(Leyanın anlatımıyla)
Kapıda postacıdan mektubu alıp içeri geçtim.Tuana kimmiş diyince mektup olduğunu söyledim ve yavaşça zarfı açmaya başladım.Yağız ve denizde yanıma oturdu.