34

992 74 97
                                        

34.bölüm:bir cümle

Bazı insanlar bir cümle okur ,sonra o cümleyi unutur. Bazıları o cümleyi hayatına katar. Bazıları hem hayatına katar, hem de nede böyle demiş diye düşünür. Bazıları bir cümle duyar sadece, okumak nedir bilmez. O cümleyi hayatına katar. Bazıları bir cümle okur ve o cümleyi sağa çeker, sola çeker, gerekirse tersten okur. Sırf o cümlenin uğruna bir kaç paragraf yazar. Sonra o insan farklılaşır. Düşünmeyi öğrenir ve hayatına kendi cümlelerini katar.

Herkesin hayatına kattığı en az bir cümlesi olmalı bence. Ama benim yok. Ne için yaşadığımı, bu dünyaya neden geldiğimi bazen sorguluyorum. Hayatımda kimi sevdiysem herkes tek tek beni bıraktı. Galiba bir tek Leya kaldı. Yakında o da giderse benden tek başıma kalıcaktım.

Gerçi böylede tek başımayım. Hayatımızda yaşadığımız iyi veya kötü her şey hayatımızı şekilendirirmiş.Leya hep böyle derdi.Yaşadığımız iyi ve kötü olaylardan ders almalı ve bir daha üzülmemeliyiz.Leya çok pozitif bir kız ama fazla pozitif ben onun gibi değilim.Yaşadığım şeylerden mi bilmiyorum ama mutlu olamıyorum.Tam mutlu oldum desem de yine bir şeyler oluyor ve kendimi ağlarken buluyorum.

Herkesin öyle bir hikayesi yok muydu?Başlayıpda bitiremediği.Çünkü kimsenin dinlemediği...İçine atmak,diye bir şey varken,anlatmaya ne gerek vardı? 

Çok doğru hep içime atan bir insan oldum.Ailem dediğim insanlara bile anlatamıyordum kendi kendime halletmeye,o sorunu düzeltmeye çalışıyordum.Bunu o kişi veya kişileri sevmiyorum diye değil,bunu bu şekilde halletiğimden ve kendi karakterim böyle olduğundan yapıyordum.

Elimi yüzümü yıkadıktan sonra alt kata salona indim.Leya her zamanki neşesi ile mutfakta şarkı söylerken pankek yapıyordu."Günaydın"diyerek mutfak masasına oturdum.Her iki arkadaştan biri mutfakta boş boş otururken diğeri yemek yaparmış.Ben o boş boş oturandım işte.Nasıl üşenmeden her sabah erkenden kalkıp önce bitkilerini sulayıp sonrada kahvaltı hazırlayabiliyordu.Ben olsam üşenirdim ki zaten üşeniyorum.

"Günaydın,bu sabah yeğenimle sen nasılsın bakalım? bakın size çok güzel şeyler hazıladım."diyerek yaptığı pankekleri masaya bıraktı.Dolaptan taze sıkılmış portakal suyunuda çıkarıp masaya koydu.Benim ve çocuğum için her şeyi yapmaya hazırdı.Bunu sadece yemeklerle göstermiyordu.Desteği ,yanımda duruşu ve bir gülümsemesi ile bile bunu yapıyordu.

Kahvaltımızı ettikten sonra.Leya ile bir film seçtik.Film "in the time"diye bir filmdi.Çok güzeldi.İnsanların yaşayacakları zaman kollarında yazıyordu.Para yerine o zamanla alışveriş yapıyorlardı.Bir birlerine zamanlarından verebiliyorlardı.

Film bittikten sonra kapı çaldı.Leya kapıya bakmaya gitti.Bende telefonumla ilgileniyordum.Bir kaç dakika geçti.Ama Leya gelmemişti.Merak edip ona bakmaya gittik.Kapı hafif kapanmıştı ve Leya birileri ile kavga ediyordu.

"Ya anlamıyor musun sevgilim hepsi Çağanın suçu o dedi oyun oynayalım diye."sinirle konuşan Yağızı tanımamak mümkün değildi."Ya bak ya yine bana suç atıyo.Eğer o gece o oyunu oynamasaydık.Babamın adamları.."sözünü bitirmeden sertçe kapıyı açtım.

Çağan beni görünce ilk baka kaldı sonra sinirle Leyaya "hani evde değildi."diye bağırdı.Kendimi zor tutuyordum"sen ne yüzle buraya geldin.Hatta siz ne yüzle buraya geldiniz.O gece üçünüzünde gerçek yüzünü gördüm.Ülkü hariç hepinizden iğreniyorum.Defolup gidin."sinirle söylediklerimden sonra derin bir nefes almış ve içeri gidip kendimi koltuğa atmıştım.

Leya onları tutamamış olsa gerek.Otuz saniye sonra hepsi salona girmişti."Tuana bak gerçekten ben seni seviyorum o söylediğim her şey yalandı."diyen çağana gülerek bakmıştı."Yalanın batsın."diye mırıldanım.

"Tuana ben ,Çağan ve Deniz o gün  sana oyun oynadık.Buna mecburduk.Aile durumlarımızı biliyosun.Sana ve Leyaya bir zarar verebilirdiler.Bu nedenle sizi bizden uzaklaştırmamız gerekiyordu."dedi Yağız pişman ve üzgün görünüyordu ama ben çok daha üzgündüm.

"Madem uzaklaşıcaktınız niye şuan evimizdesiniz Yağız"diye sormuştu Leya onu ilk defa böyle öfkeli ve hırslı görüyordum."İşte sizsiz yapamadık Leyam biz birbirimizden nasıl ayrılalım asla ayrılmayız.Bunu hep sen derdin."Yağız ağlıyor muydu ben mi yanlış görüyordum.

Birden kapı kırılma sesi ile hepimiz şoka uğramıştık.Birisi az önce kapıyı kırmıştı.İçeri giren maskeli adamları görünce gözlerim kocaman açıldı.Leya korkuyla çığlık attı.Deniz son dualarını ediyordu sanırım.Ve Ülkü en başından beri bizi sadece dinliyordu hiç bir tepki vermiyordu ve hala aynı pozisyonda oturuyordu ve adamlara bakıyordu sadece.

Karşımda ki iri cüsseli adam elinde ki silahını havaya kaldırdı.Yağıza doğrulttu.Adam gür bir sesle"Çağan bey babanız sizi ve Yağız beyi uyarmıştı ama siz dinlemediniz.Çağan babanı öldüren adamların kızları ile nasıl hala konuşabiliyorsun?"

Çağan öfkeyle yumruğunu sıktı"samet abi neden kızlar öldürmüş gibi davranıyorsun.Evet Kamil ve Faruk Ülkü ve benim babamı öldürdü.Ama Leya ve Tuananın hiç bir suçu yok şu silahı indir."sözleri hiç bir işe yaramamıştı.Yağıza doğru silahı daha çok kaldırdı.

"Leya seni gerçekten çok sevdim.Ne kadar ikinizde inanmasınızda ben hepinizi çok seviyorum."Adının samet olduğunu öğrendiğim adam alayla güldü."Yazık size o zaman.Artık diğer tarafta kavuşursunuz."elindeki silahı ateşlerdi.

Selamm,Selamm,Selamm.

Sonunda bölüm dediğinizi duyar gibiyim.

Bölüm hakkında ki düşüncelerinizi belitmeyi ve bir sonraki bölüm hakkında tahminlerinizi yapmayı unutmayın.

Öpüldünüzz<3

~iro

Galatada•ly|çtHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin