Düşes Sophia'nın idare ettiği pastane dükkanına geldiğim zaman bir yere oturduk. Burası krallığın en çok gözde olan yerlerden birisiydi. Konuşmamız devam ederken bana sürekli olarak Prens Valery ile ilgili sorular soruyordu. Anladığım kadarıyla o güvenebileceğim ikinci kişiydi.
"Balo zamanı bana söyleyeceğiniz şey neydi Düşes Sophia?"
Gülümsedi. Fincanından bir yudum aldı ve konuşmaya başladı. "Hatırlarsan Prens Valery ile ne kadar uzak kalsanız bile bir şekilde Valery sizin karşınıza çıkıyordu. İlk başta bunun göz dağı olduğunu düşünüyorduk. Fakat ben her zaman bunun farklı bir sonucu olduğu hissine kapıldım. Sanırım düşüncelerimde haklıydım. Prens Valery uzun zamandır sizden hoşlanıyor Charlotte."
Gözlerim açıldı. Neyden bahsediyordu? Valery benden mi hoşlanıyordu? "Bundan emin misiniz Düşes Sophia?" Bana emin bir şekilde kafasını salladı. "Prens Kane gözlerini o kadar kör etti ki sizin, asıl size saygı duyan kişiyi göremez oldunuz. Ben hislerime güvenen birisiyim, tatlım."
Kafamda şimdi tonlarca soru vardı. "Acaba kaza günü ne olduğunu hatırlıyor musunuz Düşes Sophia?" Yüzü düştü ve birden kederlendi. Elinde ki yelpazeyi salladı. Saçları havaya uçuşurken "Tabi ki hatırlıyorum. O gün birlikteydik." diye konuştu. O zaman gün ne olduğu ile ilgili ondan bilgi alabilirdim. "Geçen gün ki davette Venessa kaza günü Prens Valery'nin de yanımızda olduğunu söyledi."
Başını evet der gibi salladı. "O gün yürüyüş için çıktığımız zaman şans eseri Prens Valery ile karşılaştık. Bize bir süre eşlik etti. Hatta bir ara sizinle özel olarak bile görüştü. Fakat bunun ne olduğunu bile bilmiyorum. Henüz size soramadan atına binmek istediğinizi söylediniz. Prens bunun tehlikeli olduğunu söylese bile o konuşmada aranızdan geçen olaydan sonra buna izin verdi. Ata bindikten sonra at birden tuhaflaştı ve sizi ormana doğru götürdü. Sizi bulduğumuz zaman ise..." Gözleri doldu. Elime uzanıp tuttu ve sıktı. "Tanrıya şükürler olsun. Hala bizimlesin Charlotte."
"Gezi sırasında yalnızca üçümüz mü vardık Düşes Sophia?"
Başını salladı. O zaman Venessa bunları nereden biliyordu. "Prens Valery'nin yardımcısı ve biz vardık. Başka kimse yoktu." Yüzüm düştü. Venessa da yanlış giden bir şeyler vardı. Acaba bizi takip mi ettirmişti? "Sizi o gün Prens Valery kurtardı. Ağır yaralanmanıza rağmen çok şükür ki hala bizimle birliktesin." Prens Valery'e o gün ile ilgili soru sorduğum zaman bana orada olmadığını söylemişti. Neler oluyordu böyle? Neden sürekli olarak tuhaf sorunlarla karşılaşıyordum.
"Prens Valery beni mi kurtardı?"
Başını salladı. Parmağımı çeneme yasladım ve düşündüm. Charlotte ile Valery o gün ne hakkında konuştular? Ve Prens ne oldu da özel atına binmesini sağlamıştı? Cevap verilmesi gereken bir çok soru vardı.
"Tatlım, artık o gün hakkında konuşmaktan vazgeçelim. Ah doğru ya! Bugünlerde bir falcı hakkında dedikodular duydum. Fazlasıyla yetenekli birisi olsa gerek. Eğer müsaitseniz bugün gidip onu kontrol edelim. İster misiniz?"
Falcı mı? Bu tarz konular ile ilgilenmek hiçbir zaman istememiştim. Fakat Düşes Sophia bu konu konuda fazlasıyla istekli gözüküyordu. Bu yüzden isteğini yerine getirdim ve falcının yanına gitmek için yola koyulduk. "Ona ne soracaksınız Düşes Sophia?"
Yelpazesini sallarken gülümsedi. "Son zamanlarda aklımda birisi var. Acaba onun hakkında bir kaç şey öğrenebilir miyim?" Bu konu beni de meraklandırmıştı. Hatırladığım kadarıyla eşi genç yaşta hastalık yüzünden ölmüştü ve onun ölümünden sonra evlenmeyi düşünmemişti bile. Henüz yirmili yaşların sonundaydı ve fazlasıyla büyüleyici bir güzelliğe sahipti. Bir çok teklif gelmesine rağmen kalbinde hala eski eşi vardı ve kimseyi kabul etmiyordu. Birden ne olmuş olabilirdi ki?
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Leydi Charlotte: Kraliyet Kamelyası
Fiksi Sejarah"Prens Valery... Bu çiçeğin anlamını biliyor musunuz?" Çiçeğe bakarken başını hayır de gibi salladı. "Her çiçeğin bir anlamı vardır. Kamelya çiçeğinin anlamı aşk demektir. Ve aynı zamanda bağlılık ve sadakat anlamına da geliyor. Majesteleri lütfen b...