"İyi geçinelim, Jaemin. Bu bizim küçük sırrımız olacak sonuçta, değil mi?"...
Güneşin doğuşuyla birlikte kendilerini sahile atmışlardı. Chenle diğerlerini çağırmamak konusunda ısrar edince Donghyuck zorlamamış ve ikili güneşin yeni yeni yer yüzüne ulaştığı dakikaların verdiği serinlikle birlikte kumların üzerine serdikleri havularında oturuyorlardı. Tesadüfen bu saatte uyanan ikilinin konuşacakları vardı. Chenle normalde kalbalık ortamları seven bir tipken şimdi yanında sadece kendisini istemesi Hyuck'u telaşlandırmıştı. Yan yana oturup birkaç dakika soluklanmış, çarşaf gibi düz olan denizi izlemeye dalmışlardı.
"Bu küçük kasabaya her geldiğimde..."
konuşmaya başlayan Chenle ile Hyuck yüzünü yanında oturan arkadaşına çevirmişti. Dolu dolu olan gözleri ve yarım kalan cümlesi ile arkadaşının yapacağı konuşmayı az çok anlamış, sessizlikle yarım bırakılan cümlenin sonunu getirmesini beklemişti. Chenle için anlatması oldukça zor olacaktı, emindi Hyuck."Her geldiğimde geri dönmemek için yalvarıyorum babama. Çin'de yaşamak istemiyorum artık. Sizinle birlikte kış aylarının da tadını çıkartmak, üniversiteye birlikte gitmek-"
Derin ve titrek bir nefes alması gerekti. Gözyaşlarını tutmakta zorlanıyorken gözlerinin içine doğru esen hafif rüzgar daha da sulanmalarını sağlıyordu.
"Ne bileyim işte! Sizinle olmak-Jaemin ile olmak istiyorum."
Hyuck konunun arkadaşlıklarından çok Jaemin olduğunu yeni anladı. İlk defa açık açık konuşacaklardı konuyu ve Chenle göz altı torbalarıyla birlikte bütün gece bu konuşmayı düşündüğünü belli ediyordu.
"Ben Jaemin'i çok özlüyorum Hyuck." Göz yaşları aynı ismi 2. Kere söylemesiyle dayanamamış hıçkırıkları eşliğinde akmaya başlamıştı. Hyuck kolunu arkadaşının omzuna attı ve hızla kendine çekip sarıldı. Onu böyle görmek kendisinin de kalbini sızlatıyordu. Herkesin kolay kolay atlatamadığı aşk acısının böyle minik ve narin bir bedene yüklenmesi ise Chenle'nun ailesine daha da sinirlenmesine sebep oluyordu.
"Lele, neden ailenle konuşmuyorsun?"
"İzin vereceklerdir Kore'de okumak istesem ama korkuyorum Hyuck. Şimdiye kadar ailemleydim ve birden ülke değiştirmek ürkütüyor beni."
Göz yaşları hala akıyordu ancak hıçkırıkları dinmişti. Ağlaması biraz da olsa rahatlamasını sağladığı için derin bir nefesle kendini kumlara bıraktı.
"Sana hiç aramızı anlatmadım bizi."
Hyuck da kendini kumlara bıraktı ve başının altına Chenle'nun kolunu yerleştirdi. Gök yüzündeki bulutları izlerken bir yandan da arkadaşının konuşmasını, cümlelerini toparlamasını bekledi.
"İki sene önce yine buradayız. Sahilde birlikte yürüyüşe çıkmış, gece yarısına kadar yürümüştük. Birden benden hoşlandığını söylemişti ben de ondan hoşlanıyordum zaten biliyorsun."
Geçmişin kareleri sanki gözlerinin önüne gelmiş gibi buruk tebessümüyle devam etti konuşmaya.
"Onu öptüm. Rahatlıkla ve hiçbir düşüncemin beynimi kemirmediği tek öpücüktü. Ondan sonraki çoğu öpüşmemizde, hatta yanımda olduğu her an düşünüyordum geleceğimizi."
Tebessümünü yitirdi.
"İstemediğim geleceğimiz geldi. Tatil bitti biz daha birbirimize açılalı 2 hafta olmuşken. Ben döneceğim ve o burada kalacak korkusu, ailemin bizi öğreneceği korkusu, ona hak ettiği ilgiyi verememe korkusu... ben dayanamazdım Hyuck. O burada beni beklerken aramızda kilometreler varken onunla olmaya dayanamazdım. Üzülmesin, beni beklemesin diye sevgili olmamızın üzerinden geçen 2. Haftamızda ayrıldım. Bahaneler uydurdum inanmadı. Gerçeği söyledim yine beni bırakmayacağını söyledi ama... bilmiyordum, aklım çok karışmıştı ve ben ne yapacağımı bilmiyordum. Büyük bir kavga ettik ben havaalanına gitmeden hemen önce. O zamandan beri de konuşmuyoruz birbirimizle."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
O Sole Mio | NoHyuck
Fanfiction• O Sole Mio by SF9 • ["Yaz aşkın olarak kalmak istemiyorum, Lee Jeno."] •bxb •smut! 🥇 #1 nohyuck #1 jeno