6

217 18 53
                                    





Kun'un kendilerine büyük gelen pijamalarını üzerlerine geçirip yatağa yerleşmişlerdi.

Tek bir pikenin altında, bu küçük yatakta birlikte uyuyacakları gerçeği ikiliye hiç de yardımcı olmuyordu.

...

"Uykum yok hiç." Diye hayıflanan Donghyuck ile birlikte Jeno da yattığı yerden doğruldu. Yataktan kalkıp Hyuck'un elinden çekti, onu da kaldırdı.

"Biraz verandada oturalım o halde." Kendisinin uykusu vardı ancak Donghyuck'u yalnız bırakmak istemiyordu.

Elinden çekiştirdiği bedeni verandaya sürükledi ve köşedeki salıncağa oturttu. Yaz aylarında olmalarına rağmen bulundukları yer geceleri oldukça esiyordu bu yüzden jeno içeri dönüp yataktaki pikeyi aldı ve Donghyuck'un yanına geri döndü. Yanına oturduğu bedeni pikenin altına aldı ve kendisiyle birlikte sardı ancak Donghyuck rahat edemediğinde tek kolunu kafasının arkasından geçirdi ve hafifçe göğsüne çekti. Kafasını Jeno'nun omzuna koyan Hyuck şimdi oldukça rahattı.

Uzun bir süre sessizce etrafı izlediler ancak bir süre sonra sıkılan Hyuck Jeno'ya döndü.

"Buraya taşındınız mı yoksa sadece yazlık olarak mı kullanacaksınız?"

Jeno da Hyuck'a doğru döndüğünde yüzleri aralarındaki mesafe oldukça azdı. Birbirlerinin gözlerinin içine bakıyorlardı.

"Temelli taşındık."

"Anladım. Peki neden?"

Jeno normalde asla kimseye anlatma cesareti gösteremediği konuyu şimdi Donghyuck'a açmak istemesini çakır keyif olmasına bağlamak istiyordu. En başından beri kendisini Donghyuck'a yakın gördüğü gerçeği her ne kadar da görmezden gelinmesi zor bir konu olsa da tüm suçu alkole attı.

"Ailem gerçekleri kabullenemedi."
Yüzü düşmüştü. Uzun süren bakışmayı kesip gözlerini verandanın diğer ucunda gezinen kediye çevirdi.

" Geçtiğimiz kış 2 yıllık sevgilimle büyük bir kavga etmiştik ayrılırken. Yüzüm gözüm mor eve dönmüştüm ve aileme her şeyi anlatmıştım. Daha fazla o üniversitede onunla yüzyüze gelmek istemediğimi söyledim aileme. Uzun süre dışarı çıkmadım, odamdan bile ayrılmıyordum artık. Depresyonda değildim ama iyi de değildim işte. Onlar da buraya taşınma fikrini öne sürdüler, kabul ettim."

Donghyuck böylesine derin bir açıklama beklemiyordu ancak kendisinden bir şeyler saklamaması ve dürüstçe anlatması çok hoşuna gitmişti. Uzanıp battaniyenin altında olan elini avuçları içine aldı ve hafif hafif, hissettirmeden okşamaya başladı. Rahatlatmak ister gibiydi anlatırken bile sesi titreyen bedeni. Ses tonu çokça kırgınlık barındırıyordu Jeno'nun.

"Sevgilin... Erkekti, değil mi?" Sormak ve sormamak arasında kalmıştı ancak anlattığı hikayeden oldukça belli olan cevabı bir de onun ağzından duymak istiyordu.

"Erkekti." Diyerek onayladı Jeno. Bakışları buğulanmıştı ve gözlerini kendisine bakan Donghyuck dışında her yerde gezdiriyordu.

Donghyuck yanındaki bedeni sakinleştirmenin sadece ellerini tutarsk olmayacağını anladığında hızla kollarını Jeno'nun beline atmıştı. Biraz çekinerek sarılmıştı ancak saniyeler sonra sırtında hissettiği ellerle tutuşunu sıkılaştırmıştı. Jeno'nun ağlayacak gibi olan ifadesi hiç hoşuna gitmemişti. Biraz da olsa düşüncelerini dağıtmak istiyordu.

O Sole Mio | NoHyuck Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin