17

219 12 4
                                    





Uyarı: Cinsel İçerik!

Aralarına mesafe koymuş bir şekilde arkadaşlarının bulunduğu masaya ilerlediler. Elbette ne olacağını kestiremedikleri için ellerini ayırmışlardı ancak yine de gelen ikiliyle masadaki tüm bakışlar onlara dönmüştü. Herkes yüzlerindeki şaşkınlıkla önce Jeno'ya ardından da Donghyuck'a bakıyordu.

"Yok artık." Sessizlik çökmüş ortamda Doyoung'un sesi duyulmuştu sadece.
Donghyuck anlamaz gözlerle önce arkadaşlarının tavırlarına baktı ardından da Jeno'ya döndü. Sarışının yüzündeki mahçup gülümsemeyi gördüğünde ise kaşlarını çattı.

"Ne var?" Merak ve biraz da sinirle sormuştu.

"İki dakika lavaboya gidelim biz."
Daha cevap veremeden kolundan çekiştirilmesiyle kendini bir anda oldukça büyük mekanın tuvaletlerinde bulmuştu.

"Jeno-" daha lafını bitiremeden Jeno'nun arkasından sertçe sarılmasıyla kendini mermere doğru eğilmiş, Jeno tarafından bir nevi sıkıştırılmış buldu.

"Aynaya bak." Ensesinde hissettiği dudakların kıpırtısı ardından arkasındaki bedenin kafasını kaldırdığını hissetti.
Dediği gibi önce bakışlarını karşısındaki aynaya çevirdi, Jeno ile göz teması kurdu. Ardından da bakışlarını oldukça dikkat çeken dudaklarına indirdi.
Kırmızının en koyu tonlarında, hatta biraz da mor karışmış dudakları ve hemen köşesinde de kabuk bağlamaya yüz tutmuş yarayla şok oldu. Bir süre mahvolmuş dudaklarına kilitlendi ve inceledi. Ancak bu sadece birkaç saniye sürdü. Hızla sıkıştığı yerden kurtuldu ve Jeno'nun saçlarını iki eliyle birden kavradı. Üzerine doğru adımlar ve Donghyuck'un yüzündeki korkutucu ifadeyle adımlarını geriyr doğru kaçırdı Jeno.

"Sen..." Daha lafını bitirme gereği duymadan dudaklarını karşısında pişmanlıkla titreyen bedenle birleştirdi. İntikam istiyordu elbette.

Sert tutmaya özen gösterdiği öpücükleri Jeno'nun aksine oldukça dağınıktı. Sadece dudaklarını kullanmıyordu, dili ve dişleri de öpüşmenin içindeydi. Aynı zamanda ellerini Jeno'nun sırtında utanmazca gezdiriyordu.

Birden içeriden gelen yüksek müzik sesiyle ikisi de olduğu yerde zıplamış, dudakları da ayrılmıştı istemsizce. Bunu fırsat bilen Donghyuck, karşısında gözleri kapalı nefeslenmeyr çalışan bedenin kolundan tutmuş ve kabinlerin birine girmişti. Arkasından kitlediği kabinle tekrardan Jeno'ya döndü.

"Müzik sence de çok yüksek değil mi?" Alaycı sesiyle kurduğu cümleyle Jeno gözlerini devirmiş ve Donghyuck'u birden klozetin kapalı kapağına oturtmuştu.

"Sesin duyulmayacağı için mutlu oldun sanırım?" Tek elini çenesinin altına yerleştirip Donghyuck'un aşağıdan kendisine bakmasını sağladı ve o an Jeno için paha biçilemezdi.
Parçalanmış ve şiş dudaklarına tezat yüzündeki masum ifadeyle sanki birkaç saniye önce üzerinde hakimiyet kurmaya çalışan o değilmiş gibiydi. Muhteşemdi.

"Daha önce... ben-" Donghyuck ne diyeceğini bilmiyordu ancak Jeno çoktan anlamış ve yüzüne samimi bir gülümseme kondurmuştu. Boynuna eğildi ve birkaç öpücük bıraktı. Ardından da kulağına fısıldadı.

"Merak etmene gerek yok Donghyuck-ah. Altta olmayacaksın..."

Birkaç saniye ara verdikten ve kendini toparladıktan sonra altında istekle bekleyen bedenin olduğu yerde titremesini sağlayacak sözleri sarf etti.

"Ancak bu benden daha çok zevk alacağın hatta kendini kaybetmişçesine yalvaracağın gerçeğini değiştirmiyor."
Kendinden emin konuşmasının ardından Donghyuck'un parmaklarını kendi kemerinde hissetmişti.
Kısa bir kıkırtıyla isteğini gerçekleştirdi ve ince belini sarmış kemerden kurtuldu. Ancak bir kenara atmak yerine katlamaya koyuldu.

O Sole Mio | NoHyuck Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin