Geldi sonunda..
Destan genç adama anlamsızca bakarken Hebun tebessüm ederek elini uzattı.
"Hoş geldin Destan ben Hebun." Destan uzatılan eli sıkarak kendini tanıttı. Daha sonrada Dersimle tanıştı. Gözleri fotoğraflardaki adamı aradı ama o gelmemişti karşılamaya..
"Abimin işleri vardı gelemedi." Dersim sanki anlamış gibi açıklamayı hemen yapmıştı.
Destan gülümsemekle yetinmişti. Daha sonra yolu kıza göstererek havaalanından çıktılar. Hebun valizleri bagaja yerleştirirken Aver ağa Destanla arka koltuklara binmişti.
Hebun direksiyon başına geçmiş Dersimde yanına oturmuştu. Arabanın içine göz atıp herkesin hazır olduğunu görünce arabayı çalıştırdı.
Yol boyunca bakışları dışarda olan genç kız büyülenmişti sokakları evleri izlerken. çok başka bir havası vardı. Sokakta oynayan çocuklar mı dersin evin önünde oturmuş sohbet eden kadınlar mı dersin.
Avzer ağa ışıldayan gözlerle sokakları izleyen kıza gülümsedi. Beğendiği o kadar belli oluyordu ki.
"Beğendin mi?" Diye sorarken Destan yaşlı adama döndü usulca.
"Çok çok güzel." Dediğinde Dersim ön koltuktan başını çevirip arkada oturan yengesine baktı.
"Daha hiçbir şey görmedin yenge." Destan sadece yenge kısmına takılmıştı. Tuhaf ama kulağa hoş geliyordu. Gözlerini kırpıştırdı bakışlarını tekrar dışarı çevirdi.
İstanbul gibi değildi. Kalabalık değildi sokakları ama çok daha güzel ve sıcaktı insan bakarken yüzünden istemsizce gülümsemeler peyda oluyordu..
Dar sokaklardan geçip nihayet Koçbar konağına gelmeleriyle araba durmuş arabanın arka kapısı açılmıştı. Destanı heyacan ve birazda korku sarmıştı.
Ya bu insanlar onu sevmezse?
Ya onlara ayak uyduramazsa?
"Hadi kızım." Duyduğu sesle kendine gelen genç kız arabadan indiğinde diğerleri de hemen inmiş valizleri çıkartmışlardı.
Kapının önünde duran iki korumaya başıyla selam verirken Konağın kapısı açılmış önce Avzer ağa girmiş daha sonrada Destan davet edilmişti içeri..
Gözleri kocaman olmuş beğeni dolu bakışlarla konağı inceliyordu. Taştan olan bu ev dizilerden gördüğünden çok daha güzel ve havalıydı ve çok büyüktü.
Bakışları Merdivenlerden inen kadına döndü. Ağır kendine has bir havası çenesinde deq(dövme) üzerinde yöresel kıyafetleri başında şalı olan kadın kendisine doğru geliyordu.
Seslice yutkunurken Hevidar hanım yanına gelmiş kara sürmeli gözleri gelini olacak kızın üzerinde gezindi.
Elbisenin boyunu hiç sevmemişti onun dışında gayet güzel ve hoş bir kızdı. Beğenmişti.
"Tu bi xêr hatî keçamın( sen hoş geldin kızım."
Destan yüzünü ekşitip pür dikkat kadına baktı.
"Ben anlamadım ama." Anlamamıştı ne demek istediğini. Saf saf Hevidar hanımın yüzüne bakarken Dersim yengesinin yanına geçip hemen tercüme etmişti."Hoş geldin diyor yenge."
Destan yüzünde beliren tebessümle başını aşağı yukarı salladı. Kadının görüşüne nazaran sesi çok güzeldi ve yumuşaktı.
"Hoş buldum efendim." diyerek kendisine uzatılan eli öptü. Hevidar hanım beğeni dolu bakışlarını genç kızın üzerinde almadı.
Seyran geri çekilen kıza bir iki adım attı. Narin sesiyle araladı dudaklarını. "Hoş geldin ailemize." Diyerek sarıldı bu sarılma karşılıksız kalmamıştı Destan da aynı sıcaklıkla karşılık verdi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
DESTAN/TÖRE
General Fiction"Sen benim Kürtçe öğretmenim ol." Genç adam tek kaşını kaldırdı. "Karşılığında sen bana ne vereceksin?"diyen adam ile genç kadın her iki elini kocasının göğsüne koydu. Dudakları hafif yukarı kıvrıldı. "Ne istersen onu." Avaz çapkın bir gülüş ile...