Hayat hiç olmadığı kadar berbattı şu an iki kırgın yürek vardı suskunluklarını ilan eden iki yürek..
Destanın sözleriyle geriledi adam yine bir şey demedi diretmedi. Destan şaşkınca baktı kocasına suratındaki şaşkınlık ifadesi büyük boyuta geçti.
Ne yani bu mu hiç mücadele etmeyecek mi ya da ısrar etmeyecek mi? Özür dilemeyecek mi? Yine susarak mı gidecekti?
"Madem beni görmek istemiyorsun görmeyeceksin." Net bir şekilde cevaplandıktan sonda kapıya ilerledi.
Kapıyı açıp odadan çıktı kapıyı sertçe çarptığında Destan gözlerini sıkıca kapattı.
Gözünden bir damla yaş akıp gitti içinde bir
Şeyler koptu adını koyamadığı bir şeyler.Olduğu yere çöktü göz yaşları durmaksızın akıp gitti. Böyle mi olması lazımdı? Bunun için mi onca yol katetmişti. İstanbul'da düzeninden vazgeçmişti bu yüzden miydi.
Şimdi bakıyordu da değiyor mu diye hiçte değiyor gibi değildi. Haklı olduğu halde bir özür çok görülmüştü. Avaz o kadar dengesiz davranıyordu ki artık ne düşüneceğini şaşırmıştı.
Genç adam odadan çıktığı gibi yeri inleten adımlarla merdivenleri inerek çardağa geldi Hevidar hanım kızgın olan oğlunun önünü keserek gitmesine izin vermedi.
Olanların hesabını soracaktı yaptıkları hiç doğru değildi.
"Karından özür diledin mi?" Kara gözlerini oğlunun Ela gözlerine sabitleyerek soğuk bir sesle konuştu.
"Hayır." Dedi kısa ve net bir şekilde Hevidar hanım kaşlarını kaldırıp sinirli ifadesini takınarak bir soru daha yöneltti.
"Neden oğlum hatanın farkında değil misin? yaptıklarını doğru mu buluyorsun." başını hızla iki yana salladı. "Sen hatalısın ve senin şu an karından özür diliyor olman lazımdı kendini affettirmen lazımdı."
Avaz keskin bir nefes vererek annesinin yüzüne tısladı. Gözlerindeki o öfke yaşlı kadını korkutuyordu.
"Hepsi sizin yüzünüzden benden habersiz onları davet ettiniz sen benim nasıl bir tepki vereceğimi bildiğin halde dur demedin bu duruma geleceğimizi bildiğin halde niye izin verdin?"
Yüksek çıkan sesi gecenin karanlığına karalık katarken bütün aile dışarı çıkıp genç adamı izledi.
Yaşlı kadının gözleri boğulandı sustu bir şey demeye kalkıştı Avaz izin vermedi. Hüzünlü gözlerle baktı annesine sesi haddinden fazlasıyla yüksek çıkıyor adam dengesini kaybediyordu.
"Sizin saçma sapan kan davalarınız yüzünden biz yanıyoruz olan çocuklara oluyor siz düşmanlığınızı sürdürmeye devam ediyorsunuz ya lanet olsun kan davalarınıza da düşmanlıklarınıza da törenize de her şeyinize lanet olsun." Diyerek bakışlarını kendisini izleyen bütün ailesinin üzerinde gezdirdi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
DESTAN/TÖRE
General Fiction"Sen benim Kürtçe öğretmenim ol." Genç adam tek kaşını kaldırdı. "Karşılığında sen bana ne vereceksin?"diyen adam ile genç kadın her iki elini kocasının göğsüne koydu. Dudakları hafif yukarı kıvrıldı. "Ne istersen onu." Avaz çapkın bir gülüş ile...