İyi okumalar :)
Victoria
Zaman hızla uçup gidiyordu. Bu tamamen deliceydi. Yarın gidiyorlardı. Ve ben bunun için hazır değildim. İlk önce geçen birkaç ay hakkında konuşalım.
Öncelikle inanması ne kadar zor olsada 2014 yılındaydık. Geçen birkaç ayda çok bir şey olmamıştı. Jess ve ben hala okula gidiyorduk. Luke ve Calum turları duyurulduktan sonra okulu bırakmışlardı. Jess ve Calum hala çıkmıyorlardı. Jess sadece bana ilişkileri hakkında kesinlikle bilmek istemediğim şeyler anlatıyordu. Luke ve ben -bu kadar aydan sonra- hayranlara çıktığımızla ilgili bilgi vermemiştik ama çoğu öyle varsayıyordu. Yani öyle düşünüyordum.
Çocuklar Jess ve bana onlarla birlikte gitmemizi teklif etmişlerdi ama okulu bitirmemiz gerekiyordu. Öylece tası tarağı toplayıp gidemezdik. Demek istediğim onların gitmek için haklı sebepleri vardı ama benim yoktu. 'Luke'a aşığım bu yüzden hayatımı geride bırakıp onlarla birlikte tura gideceğim.' demek işe yaramayacaktı.
Hala Luke ile ilgili ne yapmam gerektiğini bilmiyordum.. Her gün olabilecek şeyleri düşünüyordum. Bu çok zordu. Bugün hepimiz birlikte olacaktık. Bu günün uzun bir süre için birlikte geçireceğimiz son gün olduğuna inanmak oldukça zordu.
Hazırlanmam bitince Luke'a birkaç dakika içinde onda olacağımı belirten bir mesaj attım.
Luke'un evine yürürken tek dileğim zamanın yavaşlamasıydı. Kendimi yarın için hazırlamaya çalışıyordum ve hala hazır değildim.
Aylarca onlarsız olacağımı düşünmek çok zordu.
Luke'un evine gelince kapıyı açtı ve yaptığı ilk şey kollarını sıkıca bana sarıp sarılmak oldu.
"Yarın gideceğimize inanamıyorum." diye fısıldadı saçlarıma doğru.
Böyle giderse beni ağlatacaktı. Sadece bu kötü şeyi düşünmek bile beni böyle yaparken yarın havaalanında nasıl olacağımı hayal edemiyordum.
"Bende gitmeni istemiyorum.. ama mecbursun." diye sessizce cevapladım.
"Bizimle gelme teklifi hala geçerli." diye beni ikna etmeye çalışarak.
"Luke yapamayacağımı biliyorsun.." dedim.
İç çekti "Yanımda olmadığını düşünemiyorum."
"Bugünü üzgün geçirmeyelim yarına kadar az vaktimiz kaldı." dedim ve içeri Ashton, Michael, Calum ve Jess'in olduğu salona gittim.
Luke beni kucağına çekip oturdu.
"İşte oluyor. Yarın gidiyoruz." dedi Ashton.
Hepsi tüm bu olanlardan dolayı hala şoktaymış gibi görünüyorlardı.
"Bugün depresif olmamaya çalışabilirmiyiz lütfen?" dedi Jess.
"Hiç kimse gitmeyle ilgili bir şey düşünmesin. Bunun ne kadar inanılmaz fırsatlar getireceğini düşünmeniz lazım. Siz bunları hakettiniz." dedim.
Ashton dalga geçercesine gözlerini devirirken Calum ve Michael kıkırdadı.
Birkaç dakika sessizce oturduk.
"Hayır bunu yapamam." dedi Calum biraz önce dediklerimi ima ederek. "Herkesi özleyeceğim ve bu çok berbat bir şey."
"Evet, herkesi burada arkada bırakmak berbat bir şey." dedi Michael.
"Çok uzun süreliğine gidiyoruz." dedi Ashton.
Günün geri kalanını hep birlikte yaptığımız her şeyi konuşarak geçirdik.
Aslında günün çoğunu öyle geçirmiştik ve neredeyse yarını gideceklerini bile unutmuştuk.
"Pekala gitmem gerek, Calum ve Jess sizi götürmemi ister misiniz?" dedi Michael ayağa kalkarken.
İkiside kafalarını sallayıp onun arkasından dışarı çıktılar.
Ashton, Luke ve ben arkalarından güle güle diye bağırdık.
"Hala yarın gideceğimize inanamıyorum!" diye yakındı Ashton.
"En azından sen heyecanlısın." deyip kıkırdadım.
"Pekala tabiki inanılmaz olacak sadece güle güle demek işin zor kısmı." diye cevapladı.
"Güle güle çok boktan bir kelime." diye sessizce konuştu Luke.
"Bu 'güle güle' olmak zorunda değil 'yakında görüşürüz' veya 'sonra görüşürüz' de olabilir." dedim.
İkisi de iç çekti.
"Bende gidiyorum. Erkek kardeşim gitmeden önce benimle vakit geçirmek istedi." dedi Ash.
"Aaa. Bay Ashton." gülümsedim.
Ashton giderken Luke el salladı.
Luke burnunu boynuma sürtünce bende gülümsedim.
"Seni seviyorum Vicky." diye mırıldandı.
Ona bakmak için kafamı çevirdim.
"Seni seviyorum Luke." diye cevapladım.
Dudaklarıma bir öpücük kondurup gülümsememi sağladı.
"Önümüzdeki birkaç ay sensiz ne yapacağım.." diye fısıldadı.
İç çektim ve onu kendime çekip sarıldım.
"Bende senin sarılmalarını özleyeceğim." dedim.
Kıkırdayarak alnıma bir öpücük kondurdu.
Birbirimize yaklaşarak bir süre daha sarılarak oturduk.
"Luke birazdan gitmem gerek." dedim üzgünce.
"Bebeğim beni bırakma.." diye mızmızlandı.
Bu sadece ondan ayrılmayla ilgili olan düşüncelerimi hatırlatıyordu.
"Gitmeden önce ailenle de vakit geçirmelisin." diyip kıkırdadım.
"İyi." deyip gücendiğini belli etti.
Üzgünce gülümsedim "Yarın görüşürüz."
İç çekti "Yarın.."
Ayağa kalktım ve kapıya yürüdüm.
"Bay Vicky." gülümsedi.
"Görüşürüz Luke." diye cevap verdim dışarı çıktım.
Eve vardım ve düşünmek içim yatağa uzandım.
Her şeyim olan Luke'u kaybetmek istemiyordum. Ondan ayrılsamda ayrılmasam da onu kaybedecekmiş gibi hissediyordum.
Sanırım sadece bekleyip yarının getirdiklerini görecektik.
Umarım beğenmişsinizdir. Diğer bölüm final olucak oy ve yorumlarınızı bekliyorum :)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Friends or More? // Luke Hemmings (Türkçe)
FanfictionBu kitap 5sosidk adlı yazarın Luke Hemmings ile ilgili 3 kitaptan birincisi. Yazarın kendisinden izin aldım. Eğer beğenirseniz devam etmek isterim. İyi eğlenceler :)