11

235 45 12
                                    



Tırnaklarımı kemirirken fasulye kıran annemi izliyordum. Odamda ders çalışırken salondan beni yanına çağırmış ve yanına gelmiştim. Fakat yaklaşık beş dakikadır annemi izliyordum ve o sanki beni hiç çağırmamış gibi fasulyelerini kırmaya devam ediyordu.

"Çek elini ağzından, tırnağını yeme Jongin."

Şaşkınlıkla elimi ağzımdan çekerken "Yüzüme bile bakmıyordun?" diye hayretle sordum. Bazen annemin üçüncü gözü olduğuna inanıyordum.

"Ben görürüm."

"Her neyse." deyip konuyu değiştirdim. "Anne beni niye çağırdın yanına? Konuşmuyorsun da. Bak gideceğim, ders çalışmam lazım."

Annem gözlerini devirip "Bekle şu fasulyelerin bitmesini bekliyorum." dedi. "Fasulye kırarken de konuşabilirsin anne."

Annem beni umursamayıp, fasulyeleri kırmaya devam ederken bitirmesini bekledim. Sonunda biterken sabırsızca yerimde kıpırdandım. Merak etmemiş değildim ne konuşacağını.

En sonunda annem gözlerini benimle buluştururken konuşmaya başlamıştı.

"Jongin, bak annecim sana güvenim sonsuz biliyorsun. Bunca zaman kimlerle arkadaşlık ettiğini, arkadaşlarınla nerelere gittiğine hiç karışmadım ve bunun hakkında endişe etmedim. Çünkü yanlış bir şey yapmayacağını biliyorum."

Annemin bu cümleleri bir yandan beni gururlandırıp bir yandan daha da meraklandırırken tırnaklarımı tekrar kemirmeye başlamıştım.

"Şimdi soracağım soruyu senden şüphe edip güvenmediğim için sorduğumu düşünme sakın. Sadece hiç bahsetmeyince meraklanmadın değil. Ayrıca evlerine de gidip zaman geçiriyormuşsun ve benim bunlardan asla haberim olma- Jongin bak kaçıncı bu, çek elini ağzından!" Annemin uyarısıyla tekrardan elimi ağzımdan çekerken bir daha yapmayayım diye ellerimi birleştirdim.

Az çok neyden bahsettiğini anlasam da umarım o konu değildir diyerek sordum. "Neyi merak ediyorsun anne?"

Annem uyarısını bitirip soruma cevap verdi. "Şu Sehun denen çocuğu ve anneannesi-" Konuşmasını yarıda kesip hatırlamaya çalışır gibi kafasını kaşıdı. "Mersedes hanım mıydı neydi...Garip bir adı vardı işte sen bilirsin."

Şaşkınlıkla anneme bakarken yutkundum. Tamam, annemin bana Sehun'u soracağını tahmin etmiştim ama mersedes hanımı soracağı aklımın ucundan geçmemişti. Annem nerde öğrenmişti ki hem!?

"Sen nerden biliyorsun anne onları?"

"Minseok'tan öğrendim. Ay pardon Minseok benim adımı söyleme demişti. Yixing, Yixing söyledi ondan öğrendim."

Gözlerimi devirirken o minik sincabın bir güzel kuyruğunu çekmem gerektiğini aklıma not ettim.

"Sehun okuldan arkadaşım anne." Bu cümle her ne kadar bana bir tane çarpsa da sorun yok Jongin, dedim. Bu günler de geçer aslanım. "Mersedes hanım da Sehun'un anneannesi."

Annem kaşlarını kaldırıp "Anneannesini bile tanıdığına göre Sehun çok yakın arkadaşın olmalı. Yixing ve Minseok dışında yakın arkadaşın yok diye biliyordum." dedi.

"Hayır anne, Sehun çok yakın arkadaşım değil aksine Sehun'la mersedes hanım sayesinde arkadaş olduk." Bundan sonrası ise hikâyeyi tamamen baştan anlatmamla devam etti. Böylece annem Sehun'u ve anneannesini tanımış oldu.

"Aranızda ayarlayın, Sehun ve anneannesini yemeğe davet etmek istiyorum Jongin. Sana o kadar evini açtıklarına göre tanışıp bir teşekkür etmek gerekir." Tam ağzımı açıp inkar edecektim ki annemin bakışlarıyla olduğum yere geri sindim.

sen kokuyor yüzeyi bedenimin her gözeneği | sekai Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin