19

109 13 6
                                    




İnsan zamanla yaş alıyordu ve yaşanmışlıklarla büyüyordu. Bu yaşanmışlıklar iyi ya da kötü olsun karakterimize bir iz bırakıyordu. Bence bu izlerin en kalıcısını bırakan zor zamanlarda yaşanmışlıklarımızdı. En çok zor zamanlarımızda sınırlarımızı çiziyorduk ve dayanma gücümüzü sınıyorduk. Sınırlarımızı çizdikçe güçleniyorduk ve bir dahaki yaşadığımız zorlukta daha tecrübeli oluyorduk artık. Zor zamanlarda güçlü olmak insanın canını acıtabiliyordu ama tıpkı bir kas gibi daha güçlü olabilmek için egzersiz yapmak gerekiyordu.

Sevgilimin yaptığı da buydu. O gece babasının ölümünü öğrenip kollarımın arasında ağladıktan sonra tek bir gözyaşı dahi dökmemişti. Cenazeyi alırken, yapmamız gerekenleri yaparken tüm soğukkanlılığını korumuş ve  gece ağlayan o değilmiş gibi ifadesiz kalmıştı. Yalnızca çok zorlandığını hissettiğim zamanlar elimi sıkıca tutmuş ve devam etmişti. O geceki gözyaşlarıyla tüm acısını doyurmuştu.

Şimdi ise evimize döneli üç haftayı geçmişti. Sehun hâlen tam olarak toparlayabilmiş değildi. Bazen onların evinde kalırken bazen de Sehun bize gelip kalıyordu ve tüm vaktimi onunla geçiriyordum. Bazen Minseok, Yixing ve Chanyeol de bize katılıyordu. Tek isteğim iyi olmasıydı. Başka hiçbir şey istemiyordum.

Gözlerim yavaşça aralanırken, karanlığın ortasında Sehun'un çıplak sırtına baktım. Son zamanlarda sık sık olduğu gibi uyuyamamıştı. Sırtı bana dönük, dirseklerini dizlerine dayamış sessizce oturuyordu. En çok da bu sessiz halleri canımı acıtıyordu. Çünkü böyle sessiz kaldıkça neler düşündüğünü, kafasında hangi tilkilerin fısıltılarının onu uykusundan uyandırdığını bilmiyordum. Yerimde yavaşça doğrulurken ona yaklaşmış ve sırtına sarılmıştım. Sıcacık teni bana huzur veren tek şeydi. Sırtındaki benlerden birini öpüp yanağımı yaslarken "Canım." diye seslendim. Kafasını hafifçe bana doğru çevirirken "Uyandırdım mı?" diye sordu. Ses çıkarmadan kafamı sağa sola salladım. "Sen neden uyuyamadın?" Bedenini tamamen bana çevirirken, omuzlarından tutup beni geri yatağa yatırdı. "Seni o kadar çok seviyorum ki bazen sevgin beni uyutmuyor." Gülümseyerek söylerken ben de güldüm. Tabi ki yalan değildi ama bunun sebep olmadığını biliyordum. Yine de bir şey demedim. Onun da toparlamaya çalıştığının farkındaydım. Bu yüzden ona takılıp "O zaman ömrünün sonuna kadar uyuyamayacaksın gibi gözüküyor." dedim. Gülümsemesi büyüdü, gönlüme çiçek açtırdı. "Bundan şikayetçi olmam."

Kolunu yatağa yaslamış üzerimde eğili dururken, elimi kaldırıp kısa saçlarının arasından geçirdim. Karanlıkta zor da olsa birbirimizin yüzlerini görebiliyorduk. Yüzümdeki ifadeden ne düşündüğümü anlamış olacak ki "Ben iyiyim Jongin." dedi. "Yanımda olduğun sürece ben hep çok iyi olacağım." Dudaklarını yanağıma sürterken öptü. "Bu son defa ağlayışlarımız olacak aşkım. Bundan sonra ne sen ne de ben böyle ağlayacağız. Buna sen de izin vermeyeceksin ben de." Dudaklarını boynumdan köprücük kemiklerimin birleştiği kısma uzunca bastırırken ellerimle saçlarını okşamaya devam ettim. "Tek uğraşım senin mutluluğun artık. Bir daha böylesine hırpalanmana, üzülmene izin vermeyeceğim. Benim için bile." Söylediği şeyle birlikte kafasını boynumdan kaldırıp gözlerime bakmasını sağladım. "Sakın böyle bir şey dile getirme, düşünme bile Sehun. Bunca zaman senin yanında olmam ne hırpalanmama sebep oldu ne de üzülmeme. Asıl benimle birlikte gitmeyip tüm bunları tek başına sırtlansaydın işte o zaman üzülecektim. Bir daha asla böyle bir şey söyleme." Gülümseyen gözleriyle yüzüme bakıp dudaklarıma öpücük kondururken "Seni seviyorum." dedi. "Sen olmasan ben ne yapardım Jongin, ne yapardım?" Kollarımı boynuna sararken, kendime doğru çekip sıkıca sarıldım. Her şeyimdi o benim.

Bir müddet öylece sarılmış dururken, düzene giren nefes alıp vermelerinden uyuduğunu anlamıştım. Elimi sırtında yavaşça gezindirirken mersedes hanımı düşündüm. Bugün Sehun evimde kaldığı için yalnızdı. Sehun'un babasının öldüğünü öğrenince sessiz kalmış, herhangi bir şey dememişti. İstemeden de olsa kızını öldüren adam için ne hissedebilirdi ki? Yalnızca Sehun'un bu durumu için çok üzülmüş ve şefkatini torunundan biraz olsun eksiltmemişti. Mersedes hanım Sehun için bir anneanneden daha fazlasıydı. Bir anne, bir baba, bir arkadaş...Sehun'un hayatındaki varlığından dolayı minnettardım. Sevdiğimi ne anne şefkatinden eksik etmişti ne de baba sevgisinden.

sen kokuyor yüzeyi bedenimin her gözeneği | sekai Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin