çook uzun bir aradan sonra merhabalar umarım iyisinizdir ve umarım hikayeyi unutmamışsınızdır. Uzun bir aradan sonra yazmaya çalıştım o yüzden bölümü yayımlarken aşırı gerginim umarım keyifle okursunuz. yazmayı cidden çok özlemişim iyi okumalar💗💘💖Bir ilişkiye sahip olmak güzel bir şeydi. Hele ki bu tüm kalbiniz ve ruhunuzla sevdiğiniz bir insanlaysa çok daha güzeldi.
Sehun'la arkadaşlık dışındaki ilişkimize başlayalı tam 1 hafta olmuştu. Göz devirmeyin lütfen, evet her geçen günü özenle sayıyor ve herbir geçirdiğimiz anı zihnime kazımaya çalışıyordum. Sehun'la birlikte olmanın elbette ki dünyanın en mükemmel olayı olacağını biliyordum fakat bu kadar güzel olacağını bilseydim yemin ederim ki çok daha erken davranıp açılırdım. Her daim yüzümde küçük öpücüklerini hissetmek, her elimi tutuşunda avucumu okşaması -ki sebebini bildiğim için her bunu yaptığında ağlayacak gibi oluyorum- bunlar gibi birçok sebep kalbimdeki sevginin daha da çok büyümesine sebep oluyordu. Tabi öte yandan Minseok ve Yixing ise bu hallerimizi görünce "Kalkın gidin ulan burdan!" diye bağırıyorlardı.
Minseok ve Yixing demişken, Sehun'la birbirimize itiraflarımızdan hemen bir gün sonra ikisi de yüzümdeki aptal sırıtıştan bir şeyler olduğunu anlamışlar ve her şeyi anlattığımda ilk başta inanmasalar da daha sonra kabullenip aramızdan ilk ilişki sahibi olduğum için tebrik etmişlerdi. Darısı onların başınaydı artık. Şaka şaka hiç de darısı onların başına olmasındı ikisi de yalnız kalsın.
Ben kafeteryada oturmuş yüzümdeki gülümsemeyle bunları düşünürken yanağıma bir öpücük kondurulmuştu.
"Ne yapıyor benim fıstığım burada?"
Geçmeden söyleyeyim şu 1 hafta içinde fark etmiştim ki Sehun'un kuruyemişlere ayrı bir sevgisi olmalıydı. Fındığım, fıstığım, bademim...Bugünlük fıstık olmuştum artık yarın ne olurum tahmin edemiyordum. Belki bir meyve veya bir sebze? Yanağımdaki öpüşe gülümserken "Selam." dedim. "Birazdan dersim başlayacak onu bekliyorum."
Karşımdaki sandalyeyi çekip otururken "Daha dersin var mıydı ki? Ben bitti zannediyordum." diye sordu.
"Zaten son dersim, ara verildi sadece. Senin dersin bittiyse gidebilirsin, beni bekleme."
Ayrıca şu kısmı atlamadan geçemeyeceğim hâlâ Sehun'a kendimi tam olarak açamamıştım. Yani biraz biraz da olsa utangaçlığım, çekingenliğim yerini koruyordu ve doğal habitatımda hissetmiyordum. Sehun'la ilişkime alıştıkça umuyordum ki doğal habitatıma döneyim ve tekrardan umarım ki doğal habitatımla tanışan Sehun beni terketmesin. Amin.
"Hayır hayır, kütüphanede birkaç işim var zaten. Ben işimi hallederken o zamana kadar senin dersin de biter birlikte çıkarız." Masanın üzerinde duran elime uzanıp öperken "Hem bugününü benimle geçirmek zorundasın. Hiç görüşemedik. Güneşi birlikte batırmak lazım."
Gülümsemeye devam ederken "Peki." deyip kabul ettim. Aşık olmak insanı gerçekten aptal hale getiriyordu. Bazen Sehun'un beni aptal gibi görüp görmediğini düşünüyordum. Bu düşüncem onun böyle bir şeyi ima ettiğinden değildi, asla. Bu sadece benim saçma sapan bir kuruntumdu. Sonuçta; Sehun'la ne zaman yüz yüze gelsek ortada bir sebep yokken sürekli gülümsüyordum, o bir şeyler anlatırken gülümsüyordum, öylece onu izlerken gülümsüyordum ve bazen gülümsemekten yanaklarım ağrıyordu. Gülümsemek çok güzel bir şeydi elbette fakat ortada hiçbir sebep yokken birisi size sürekli gülümsese garibinize kaçmaz mıydı?
"Ohooo uçmuş bu."
Gözümün önünde sallanan elle birlikte kendime gelirken, Sehun'un yanına sandalye çekip oturan iki yolunmuş tavuk dikkatimi çekti. Geç kalmışlardı zaten. Sehun'la ne zaman yalnız kalsak birkaç dakika içinde - bunu nasıl başarıyorlar hiçbir fikrim yok- hemen yanımızda bulunup özellikle Yixing'in "Bak tak diye nasıl geldik ama." "Bak tak diye burdayım." gibi saçma sapan cümleler kullanıyorlardı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
sen kokuyor yüzeyi bedenimin her gözeneği | sekai
FanfictionAnneannem küçüklüğümden beri dans etmeyi ve aşık olmayı öğrenmemi istedi. Dans etmeyi bir türlü öğrenemedim. Hatta ömrüm boyunca ikisini de öğrenemeyeceğimi düşünüyordum fakat Jongin, artık aşık olmayı biliyorum. Hem de mükemmel bir adam sayesinde.