bölüm 35

2.1K 97 15
                                    

Buğra:seni çok seviyorum miniğim...

Alnımı koklayarak son kez öptü ve beni vurguna uğratarak odada tek bıraktı.

Elimi kalbime götürdüm

Nehir:kalbimin bu kadar hızlı atması normal mi?
----------------------------------------------------------------------

Nehirden devam

Buğra  odadan çıkınca düşünmeye başladım. Yaşanılanları, anılarımı, geçmişi, bugünümü ve kendimi... kimim ben. Koca bir yalanın icinde yıllarca ordan oraya savruldum. Başta baba bildiğim ama aslında akrabam bile olmayan bir yabancıdan şiddet gördüm. Annem yıllar öncesinde kendini öldü gösterip  beni tek başıma bıraktı. Biliyorum bunu isteyerek yapmadı ama terketti.
Gerçek  babam desem öyle biri hiç hayatıma dahil olmadı.
Aras abim o olmasa belki ben şuanda yasamıyordum bile. Oydu benim kahramanım, sığındığım limanım. Ben bu hayatım boyunca kimseye sığınamadım, kimseyi sevemedim. Hep bir sevgi, huzur aradım. Bunu hayatım boyunca bana sadece Aras abim verdi. Belkide sırtımı güvenle dayanabileceğim tek dostum o olduğu için olabilir. Gerçek abilerim... Ates, Ege, Akın, Poyraz...

Ates abim benim olmayan babam gibi. O bana abilikten çok baba oldu. Aras abimden sonra sırtımı yasladığım ikinci dağım o benim. Kardeş kelimesinden daha çok şey ifade ediyor.

Ege abim bana kendini ifade eden ilk abim. Benim  abim olmak  benimle vakit geçirmek için çok dil dökmüştü. O zamanlar olaylar olmasına rağmen abimle konuşmuş onu ikna etmişti. O benim için güveni  ifade ediyor.

Akın abim  benim diğer yarım gibi. Ruh ikizim, hatta ne ikizi direk ruh öküzüm gibi. Onunla aylarca bir yerde  tıkılı kalsam sesimi bile çıkarmam. En çok da tatlı  atışmalarımızı seviyorum. Onun göğsü benim huzurum.

Poyraz abim. Belkide canımı en çok acıtan ruhuma en çok zararı veren oydu. Benim kalbimdeki yaraların birçoğunu o açtı. Abim olarak değilde hep bir yabancı olarak saydı beni. Hep en uzak, en kötü bendim onun gözünde... Şimdi o zamanlardan dolayı çok pişman ve pişmanlığının da farkındayım. Hatta birçok kez özür de diledi. Hepsini de kabul ettim ama insan yaşadığı birşeyi unutamaz. Hani hep derler ya bir bardak kırılınca eski haline nasıl ki dönemez, kalp kırıklığı da onun gibi işte. O bardağı ne kadar yapıştırsanda asla ilk hali gibi olmaz. Belki çatlaklar belli olur kırıldığı da anlaşılır ama bir şekilde düzelir. Ama kalp kırılınca özellikle de tanıdığın en yakınında biri kırınca geri düzelmiyor. O benim hep bir adım uzağımda kalacak, evet abim diye seviyorum,  değer de veriyorum ama benim hep bir adım uzağımda  olacak. Ona diğerleri gibi kalbimi vermeyeceğim,canımı acıtmasına izin vermeyeceğim. Belki benim dayandığım bir limanım da olamayacak. Ama abim olarak saygı duyduğum biri olarak kalacak.
Kısacası Poyraz abim saygıyı ifade ediyor. Belki bir gün şimdi değil ama ilerde, bir adım bile olsa atmak isterim...

Ve son olarak Buğra... O çok farklı biri. Ona karşı icimde oluşan duyguyu bilmiyorum. Yanında kasılıp duruyorum. Beni öpmesi güzel sözler söylemesi karnıma ağrılar girmesine neden oluyor. Onu tanımıyorum ve bana ne olduğunu da bilmiyorum. Tek bildiğim onu kaybetmekten deli gibi korktuğum. Ne bir adım atmaya cesaretim var ne de uzak durmaya... benimle ilgilenmesi, her başım sıkıştığında, canım yandığında veya sinirlendiğimde yanımda olması onun nasıl bir insan olduğunu belli ediyor. Ege abim ondan sürekli kardeşim diye söz ediyor. Ege abimin kardeşi benim kalbim olabilir mi? Işte bunu bilmiyorum.

...

Bu ve benzeri düşüncelerden kapının çalınmasıyla uzaklaştım.

Ege:bacumsu hadi gel yemek hazır.

MAFYALARIN KARDESI Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin