X

37 2 0
                                    

    Duvarda asılı resimleri ve değerli mobilyasıyla o gri odada, buzlu camlı çatı penceresinin altında, günahlarının derecesini öğrendiler; koltuklara gömülür, kendisinin bedenine hakim olduğunu, hastanın ise olmadığını (eğer hasta inatçıysa) kanıtlamak üzere Sir William'ın giriştiği tuhaf deneyi izlerlerdi, kollarını önce açar, sonra, sertçe kalçasına doğru çekerdi. O noktada güçsüz olanlar yıkılırlar; hıçkırarak ağlarlar, pes ederlerdi; kim bilir hangi ölçüsüz deliliğin etkisinde olan başkaları, Sir William'ın suratına onun lanet olası bir şarlatan olduğunu haykırır, saygısızlığı daha da ileri götürüp yaşamayı sorgularlardı. Neden yaşıyoruz? diye sorarlardı. Sir William hayatın güzel olduğunu söylerdi. Devekuşu tüyleri içindeki Lady Bradshaw'un tablosu şöminenin üstünde asılı olurdu, doktorun gelirine gelince neredeyse yılda on iki bin sterlindi. Ama bize, diye itiraz ederlerdi, hayat böyle cömert davranmadı. Kabul ederdi Doktor bu sözleri. Onlarda uyum duygusu yoktu. Hem belki Tanrı da yoktu? Omuz silkerdi Sir William. Kısacası, bu yaşamak ya da yaşamamak kendi elimizde değil miydi? İşte o noktada yanılıyorlardı. Sir William'ın Surrey'de bir arkadaşı vardı, orada Sir William'ın açıkça itiraf ettiği gibi zor sayılan bir sanat öğretiyorlardı – uyum algısı. Ayrıca aile sevgisi; onur; cesaret de; ve parlak bir kariyer de vardı. Bütün bunlar kendilerine Sir William'da azimli bir savunucu bulmuşlardı. Eğer bu özellikler aksarsa Sir William polisten destek alırdı, toplumun iyiliği söz konusu olunca da, Surrey'de öncelikle soysuzlar yüzünden çoğalan bu toplum dışı hareketlerin kontrol altında tutulabileceğini sakin sakin söylüyordu. Sonra, kendisine karşı çıkanları ezmeye, başkalarının tapınaklarına kendi kalıcı damgasını vurmaya hevesli o tanrıça saklandığı yerden çıkar ve tahtına otururdu. Çıplak, korunmasız, bitkin, arkadaşsız olanlar Sir William'ın iradesinin damgasını yerlerdi. Ansızın saldırır; bir çırpıda yutardı. İnsanları sustururdu. Sir William'ı kurbanlarının yakınlarına böyle sevdiren, kararlılığıyla insani yanının bu birleşimiydi.

    Ama Harley Sokağı'nda yürürken Rezia Warren Smith o adamdan hoşlanmıyorum, diye bağırdı. Harley Sokağı'ndaki saatler, keserek ve dilimleyerek, bölerek ve tekrar bölerek haziran gününü kemirdiler, itaat önerdiler, otoriteyi desteklediler ve hep birlikte uyum duygusunun üstün yararlarını dile getirdiler, sonunda zamanın öbeği o kadar azaldı ki Oxford Sokağı'ndaki bir mağazanın üstünde asılı reklam amaçlı bir saat, neşeyle ve kardeşlik duygularıyla, sanki Rigby ve Lowndes firması için o bilgiyi bedava vermek bir zevkmiş gibi, saatin bir buçuk olduğunu duyurdu.

    Yukarı bakanlar, o adların her harfinin saatlerden birini gösterdiğini düşünebilirlerdi; Greenwich'in onayladığı bir zamanı duyurduğu için Rigby ve Lowndes'e bilinçaltından minnet duyardı insan; ve bu minnettarlık (vitrinin önünde oyalanan Hugh Whitbread aklından böyle geçiriyordu) daha sonra Rigby ve Lowndes'ten çorap ya da ayakkabı satın almaya dönüşürdü. Böyle geçiriyordu aklından. Böyle bir alışkanlığı vardı. Derine inmezdi. Yüzeydekilerle ilgilenirdi; bir zamanlar ölü diller, yaşayanlar, İstanbul'daki, Paris'teki, Roma'daki hayattı; ata binme, avlanma, tenis çekmişti ilgisini. Kötü niyetliler onun şimdi, ipek çorapları, dizaltı pantolonuyla Buckingham Sarayı'nda nöbet tuttuğunu söylüyorlardı, neyin nöbetini tuttuğunu kimse bilmiyordu. Ama son derece maharetle yapıyordu bunu. Elli beş yıldır İngiliz sosyetesinin kaymak tabakasında dolaşmıştı. Başbakanlar tanımıştı. Derine inen bağlar kurmuştu. Zamanının önemli hareketlerinin hiçbirinde yer almadığı ya da önemli mevkilerde bulunmadığı doğru olsa da yine de bir-iki tane mütevazı reform yazılabilirdi artı hanesine; bunlardan biri sığınakların geliştirilmesiydi; bir diğeri Norfolk'taki baykuşların koruma altına alınmasıydı; hizmetçi kızlar da çok şey borçluydular ona; para toplanması, sigara içilmemesi, çöplerin saklanıp temizlenmesi, parklarda ahlaksızlığa engel olunması için halka çağrıda bulunmak amacıyla Times 'a yazılan mektupların altında yer alan adı saygı uyandırıyordu.

Mrs. DallowayHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin