XVIII

48 2 0
                                    

  Sesini alçaltan Lady Bradshaw, Mrs. Dalloway'i ortak bir dişiliğin yuvasına çekti, kocaların ünlü nitelikleri ve aşırı çalışma merakları nedeniyle duyulan ortak gururu paylaşmaya çağırdı, (zavallı şaşkın – ondan hoşlanmazlık edemiyordunuz) "tam yemeğe oturduğumuzda kocama telefon geldi, çok üzücü bir vaka," diye mırıldandı. "Genç bir adam (Sir William da Mr. Dalloway'e bunu anlatıyor) intihar etmiş. Ordu üyesiymiş." Ah, partimin tam orta yerinde bir ölüm, diye düşündü Clarissa.

    Başbakan'ın Lady Bruton'la birlikte girdiği küçük salona geçti. Orada birisi olabilirdi. Ama kimse yoktu. Koltuklarda hâlâ Başbakan'la Lady Bruton'un izi duruyordu, Lady Bruton saygıyla Başbakan'a dönüyor, Başbakansa otoriter bir tavırla dimdik oturuyordu. Hindistan'dan söz etmişlerdi. İçeride kimse yoktu. Partinin pırıltısı dökülmüştü, böyle süslü püslü tek başına içeri girmesi ne tuhaftı.

    Bradshaw'lar onun partisinde ne demeye ölümden söz ediyorlardı? Genç bir adam intihar etmiş. Onlar da Clarissa'nın partisinde bundan söz ediyorlardı – Bradshaw'lar ölümden söz etmişlerdi. Adam intihar etmiş, ama nasıl? Ne zaman Clarissa'ya bir kazadan söz edilse, bedeni, ilk başta, ansızın, onun içinden geçerdi; elbisesi tutuşur, bedeni yanardı. Kendini pencereden atmıştı genç adam. Zemin yukarıya doğru birden parlamıştı; sivri uçlu, paslı demirler yaralar açarak geçmişlerdi adamın içinden. Orada beyni zonklayarak yatmıştı, sonra da karanlık boğmuştu onu. Clarissa böyle görüyordu olayı. Ama neden yapmıştı bunu genç adam? Bradshaw'lar da kalkmış partisinde anlatıyorlardı olanları!

    Bir keresinde Serpentine'e bir şilin atmıştı, bir daha da başka bir şey atmamıştı. Oysa genç adam boşa harcamıştı. Onlar yaşamaya devam etmişlerdi (geri dönmeliydi; salonlar hâlâ kalabalıktı; insanlar gelmeye devam ediyorlardı). Onlar (bütün gün Bourton'u, Peter'i, Sally'yi düşünmüştü) yaşlanacaklardı. Önemli olan bir şey vardı; Clarissa'nın yaşamında gevezeliğe boğulan, çirkinleşen, karanlığa gömülen, soysuzlaşan, yalanlara, gevezeliklere gömülen bir şey. Bunu kendinde tutabilmişti genç adam. Ölüm, bir meydan okuyuştu. Ölüm, iletişim kurma çabasıydı, insanlar, nedense kendilerinden kaçan öze ulaşmanın olanaksızlığını hissediyorlardı; yakınlık uzağa düşüyordu; daha az kendinden geçiyordu insan, yalnız kalıyordu. Ölüm bir kucaklaşmaydı.

    Ama şu intihar eden genç adam – hazinesini elinde tutarak mı atlamıştı aşağı? "Eğer şimdi ölecek olsaydım, en büyük mutluluğu şimdi yaşardım," demişti Clarissa bir keresinde kendi kendine, beyazlar içinde aşağı inerken.

    Ya da şairler ve düşünürler vardı. Varsayalım ki o genç adamın böyle bir tutkusu vardı ve Sir William'a gitmişti, büyük bir doktor, ama Clarissa'nın gözünde nedense kötücül, cinsellikten ya da şehvetten uzak, kadınlara karşı aşırı kibar, ama tanımsız bir zorbalığa da muktedir –insanın ruhuna baskı yapıyordu, evet öyleydi– eğer bu genç adam ona gitseydi ve Sir William onu etkileseydi, öyle işte, gücüyle, o zaman o genç adam (Clarissa gerçekten hissediyordu bunu şimdi) hayat dayanılmaz oldu, demez miydi; onun gibi adamlar hayatı dayanılmaz kılıyorlar, demez miydi?

    Sonra insanın içinde (daha bu sabah hissetmişti) korku oluyordu, kahredici bir yetersizlik; insanın ana-babası bu hayatı eline sonuna kadar yaşansın, serinkanlılıkla yaşansın diye veriyorlardı; yüreğinin ta içinde büyük bir korku vardı. Şimdi bile, sıklıkla, Richard orada olup the Times 'ı okumasaydı, Clarissa kuş gibi sokulup yavaş yavaş neşelenmeseydi, değnekleri birbirine sürtmenin, olayları birbirine eklemenin verdiği o sınırsız zevki zincirlerinden boşaltmasaydı, ölürdü. Kurtulmuştu Clarissa. Ama o genç adam intihar etmişti.

    Bir bakıma onun felaketiydi bu – utancıydı. Bu koyu karanlıkta burada bir adamın, şurada bir kadının çöküp kaybolduğunu görmek onun çektiği cezaydı, o da gece elbisesi içinde burada durmak zorundaydı. Hile yapmıştı; çalmıştı. Asla kusursuz biri olmamıştı. Başarıyı arzulamıştı, Lady Bexborough'yu ve ötekileri. Bir keresinde Bourton'da terasta gezinmişti.

Mrs. DallowayHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin