"Senin konuşmaya hakkın mı var?"
"Onun için yaptım her şeyi!"
"Sikeyim seni. Ona zarar vermek dışında napıyorsun sanki?"
"Bağırma."
"Bağırtma o zaman!"
Gözlerimi araladığımda yatakta olduğumu fark ettim. En son Dağra ile yola çıkmıştık. Başımı ovalayarak yataktan çıktım. Saat öğlene geliyordu. Odamdan çıktığımda İlke tek başına balkonda duruyordu.
"Günaydın." dedim adımlarımı balkona çevirirken.
"Günaydın." dedi İlke yandaki sandalyeye kayarken.
"Sese uyandım. Kimle bağrışıyordun?"
"Sana öyle gelmiştir." dedi İlke gülümseyerek. "Yeliz Teyze alışverişe gitti. Ben de uyanmanı bekliyordum."
"Mal gibiyim şu an. En son arabadaydım. Ne ara geldik ne ara taşındım buraya... Ölüm uykusuna mı yatmışım acaba?"
"9 falandı geldiğinizde." dedi İlke sigarasından bir dal yakarken. "Uyumuşsun yolda. Dağra taşıdı yukarı."
Başımı sallarken İlke'nin önündeki pakete uzandım. Hızla elime vurduğunda acıyla çektim elimi.
"Deli misin amına koyayım? Napıyorsun?"
"Aç karnına içemezsin. Git kahvaltı et."
"Emrin olur anne!" dedim sinirle balkondan çıkarken. Kendime hızlıca tost hazırlarken balkonda oturan İlke'ye de kahve hazırlamıştım.
Elimdeki kupayı İlke'nin önüne koyarken tosttan bir ısırık aldım.
"Nasıl hissediyorsun?"
"Bilmiyorum." dedim İlke'ye dönerken. "Çok kızdım. Babama götürmesi... yani ben görmek istemiyorsam ne haddine ama benim için yaptığını da biliyorum. Haklı gitmezsem pişman olacaktım ileride ama gitmezdim de..."
İlke kupasını masaya bırakıp sandalyemin altından tutarak beni kendine çekti.
"Güzelim benim." dedi başımı omzuna yaslarken. "Babanı görmek nasıl hissettirdi?"
"Bok gibi." dedim elimi peçeteye silerken. "Gittiğinden beri hiç görmemiştim. İlke... Çok kötüydü... Bir görsen, çökmüştü. Vicdan azabı çektim resmen, ettiğim beddualar tuttu diye... Kızı vardı, oradaydı. Ablam mısın dedi, benim diyemedim."
İlke yavaş yavaş hareketlerle saçlarımı okşuyordu.
"Bilseydim asla yalnız yollamazdım seni İstanbul'a. Piç beni de kandırdı."
"Dün," dedim burnumu çekerken. "Dün Dağra seni seviyorum dedi."
"E bildiğimiz bir şeydi zaten."
"Ama ilk defa dile getirdi."
"Sen ne dedin?"
Alayla güldüm.
"Tam o sırada sen aradın."
"Elimin ayarını sikeyim o zaman ben."
İstemsizce boğazımdan kopan kahkahaya engel olamadım.
"Yok sikme de yani iyi oldu. Çünkü cevap vermezdim."
İlke alayla güldü.
"Vermez miydin?"
Başımı olumsuz anlamda iki yana salladım. "Bana hesabını vermesi gereken bir gidişi var, beş yıl var..."
"Haklısın." dedi İlke kupasının dibini sallarken ardından hızla kafasına dikti. "Yine de çözersiniz yani."