Gözlerimi araladığımda kaşlarımı çatarak etrafıma bakındım. Yattığım yer de dikleşirken etrafıma bakındım. Bir odadaydım. Küçük bir odaydı. Etraf da boya kutuları duruyordu.
"Hayatındaki tek eksik kaçırılmaktı İrem..." dedim kendi kendime elim arka cebime giderken. "Telefonun burada. Kaçıran mal değilse kaçırılmamışsın." Bravo zeka küpü.
18 cevapsız arama 43 mesaj
"Hasiktir..."
İlke: Niye motoru istedin? (21.15)
İlke: Kuşum iyi misin? (21.32)
İlke: Lan telefon niye açılmıyor? (22.11)
İlke: İrem endişeleniyorum. (22.38)
İlke: Yeliz Teyze de haber alamıyormuş. (23.57)
İlke: Kocaman kadına yalan söyletiyorsun amına koyayım. (23.59)
İlke: Ağzına sıçayım elime geçme. (00.00)
Yeliz Sultan: Anneciğim nerede kaldın? (23.30)
Yeliz Sultan: İlke'yle konuştum. (23.56)
Yeliz Sultan: Uyuyakaldı dedi. (23.56)
Yeliz Sultan: Yarın sabah konuşuruz annem. (23.57)
Mesajların devamını okumayı bırakıp başımı ovuşturarak odadan çıktım. İnce uzun karanlık koridor vardı.
"Kamera şakası mı bu?" dedim sola dönerken. İçeriden gelen bardak sesleriyle kaşlarımı çattım. Bir çocuk bardakları siliyordu. "Pardon?"
"Uyandın mı ablam?" dedi benim yaşlarımdaki çocuk. "Abim! Uyanmış!"
Nereye bağırdığını anlamak için etrafıma bakındım.
"Burası neresi?" dedim çocuğun cevap vermesini umarak.
"Bar ablam, neye benziyor?" dedi çocuk alayla. Attığım bakıştan olsa gerek gülen yüzü ciddileşerek devam etti. "Pazartesi açılacak olan bar var ya ablam-"
"İrem."
"Anlamadım?"
"Adım İrem. Abla diyip durma."
"Günaydın." dedi arkamdan gelen ses. Arkamı döndüğümde kaşlarımı çattım.
"Emre?"
"İrem?"
Anlamsızca Sümüklü Emre'nin yüzüne bakıyordum.
"Burada ne işim var?"
"Kafamı dağıtmaya geziniyordum. Tepedeyken ağlama sesi duydum. Bir baktım, sen... Yanına gelecektim ama hiç birine katlanabilecek gibi durmuyordun. Ben de biraz bekledim. Ağlarken uyuyakaldın ben de buraya getirdim."
"Teşekkür ederim." dedim kaşlarımı çatarken. "Uyandırsaydın keşke."
"Denedim ama uyanmadın."
"Pazartesi açılıyormuş..." dedim konuyu dağıtmak için. "Hayırlı olsun. Ortakmışsın sanırım."
"Biraz sektör değiştirelim dedik." Alayla güldü. "Pazartesi bekliyorum. Doruk'la konuştuk."
"Biliyorum..." dedim telefonu cebimden çıkarırken. "Çantam?"
"Semih yukarıdan İrem'in çantasını getirsene."
Az önce abla diyip duran çocuk yukarı koşturarak elinde çantamla döndü.
"Teşekkürler tekrardan." dedim çıkışa yürürken.
"Ne demek İrem." dedi gülümseyerek.
Bardan çıktığım gibi derin bir nefes çektim içime. Telefonumu çıkarıp İlke'yi aradım.
"Lan neredesin sen? Amına koyacağım senin. Ne kadar meraklandım haberin var mı? Tek ayak üstünde annene elli tane yalan söyledim. Yok kızlarlayız. Kız gecesi yapacağız... Kadın aşağı inerse diye Nazlardayız dedim amına koyayım. Kadın ben hariç birini arasa patlayacağız. Mal mısın sen?"
"Nefes al kankam." dedim araya girerek. "Anlatacağım. Sahile gelsene."
"5 dakikaya oradayım. Belan geliyor aptal İrem."
Telefonu yüzüme kapattığında gülerek sahile doğru yürüdüm. İlke olmasa şu an ne durumda olurdum bilmiyorum...
Simitçiden iki simit alıp banka oturdum. İlke'yi beklerken bir sigara yaktım. Aç karnına içtiğim için midemde bıraktığı tatla yüzümü buruşturdum.
"Aptal!" İlke sinirle kafama geçirdi. "Ne kadar korktum tüm gece! Gözüme uyku girmedi."
"Simit aldım."
"Sikeceğim simidini." Gözlerini belertti. "Nimete ettirdiğin lafa bak! Dengemi bozdun."
"Anlatacağım be! Bir mideme yemek girsin."
"Midene birazdan başka bir şey sokacağım... Açtırma ağzımı!"
Simidin tekini ona uzatırken kendiminkinden kocaman bir ısırık aldım.
"Babam aramış dün." dedim üstümdeki susamları silkelerken.
"Ne diye aramış puşt?"
"Hastalığı ağırlaşıyormuş. Beni görmek istiyormuş."
"İrem hızlı hızlı anlat şunu be!"
"Ben de istemediğimi söyledim. Annem de gideceksin diye üsteledi. Ben de sinirlendim evden çıktım. Dağr-" Söyleyeceğimden vazgeçtim. "Tepeye gittim. İçiyordum. Uyuyakalmışım."
"Lan tepede mi uyudun amına koyayım?"
"Yok hikayenin ilginç kısmı burada başlıyor. Sabah bir uyandım küçücük odadayım. Götüm tutuştu korkudan. Bir çıktım bardayım amına koyayım. Bizim Sümüklü Emre bulmuş beni... Bara getirmiş."
"Emre ne alaka lan?"
"Ben de anlamadım. Başım ağrıyordu. Teşekkür ettim, çıktım ben de."
"İyi bari. En azından tanıdık biri görmüş. Allah'ın unuttuğu tepede elin sarhoşu da bulabilirdi." Kollarını uzattı. "Tüylerim diken diken oldu bak düşününce. Bir daha haber vermeden git bir yere de sikeyim belanı."
"Sinirlenme çitlembik." dedim burnunu sıkarken. "Pazartesi bekliyorum dedi. Doruk'la konuştum falan dedi. Ben de geleceğiz dedim."
"Ulan senelerdir çocuk ortalıkta yoktu. Sürpriz yumurta gibi nereden çıktı birden? Her muhabbette adı geçiyor."
"Ne bileyim be..." dedim omuzlarımı silkerken.
Şu an düşüneceğim son şey Sümüklü Emre'yle yıllar sonra böyle saçma bir olayla karşılaşmam olabilirdi. Hayatım çok normalmiş gibi bir de buna mı kafa yoracağım...
*düzenlendi*