1.9

607 62 25
                                    

Burnuma gelen tanıdık kokuyla gözlerimi araladım. Dağra ellerini belime dolamış, küçük bir çocuk gibi kafasını göğsümün üzerine koyup uyumuştu. Hareketlerimden uyanmaması için yavaşça kafamı eğip saçlarını kokladım.

"Dağra bu haline ne!"

"Sema Teyze, Dağra'nın suçu yok."

Sema Teyze beni duymamış gibi bağırıp Dağra'yı koltuktan hızla kaldırıp banyoya götürdü. Hala ona laf anlatmaya çalışıyordum. Banyonun kapısına ulaşmadan kenarda durup konuşmaya devam ettim.

"Ben topu kaçırınca koşmayayım diye koşturunca çamura düştü yanlışlıkla."

"Soğuk!" 

Dağra'nın bağırma sesiyle yüzümü buruşturup salona geri döndüm.

Bir süre sonra Dağra bornozuna sarılı şekilde koltukta yanıma oturduğunda Sema Teyze mutfağa girdi.

"Çok güzel kokuyorsun." dedim kafamı Dağra'nın saçlarına yaklaştırıp. "Çikolata gibi."

"Hala çikolata mı kokuyorum?"

Dağra'nın sesiyle kendime gelip hızla yatakta dikleştim.

"Ne?"

Dağra gülerek yana kayıp yanımda dikleşti.

"Hala çikolata mı kokuyorum?"

"Ne bileyim ben Dağra?" dedim yataktan çıkarken. Telefonu elime aldım. "Lan saat 2 olmuş."

"Olmuş mu o kadar ya?" dedi telefonunu eline alırken. "Ben sabah uyandım. Aşağı indim motor tamiri için. Kadın çağırdı tamirci, adam 12-1 gibi gel abi dedi. Ben de odaya geri çıktım. Sen uyuyor olunca yatayım geri dedim."

"Yapışmışsın belli."

Dağra mimiksizce yüzüme baktığında hareket çekip ayakkabılarımı giydim. 

"Hadi çık şu yataktan."

Dağra oflayarak yataktan çıkarken üzerine tişörtünü giydi. Odayı kitleyip aşağı indiğimizde lobide dün biz geldiğimizde duran kadın vardı. 

"Günaydın." dedim gülümseyerek.

"Tünaydın küçük hanım." Kadın bana gülümserken Dağra'ya döndü. "Motorun olmuş. Arayıp haber verdiler. Odayı aradım ama açmayınca işiniz vardır diye zorlamadım."

"Ne işimiz olacak ya? Uyuyorduk!" 

Hızlı savunmamdan olacak ki kadın gülmemek için dudaklarını birbirine bastırdı.

"Dışarıda bekliyorum." dedim Dağra'ya dönerken. "İyi günler size de."

"Sana da kızım." 

Dışarı çıkıp sigaramı yaktım Dağra'yı beklerken. Cebimden çalan telefonumu çıkarıp kulağıma götürdüm.

"Efendim?"

"Annem neredesin? Kızlar burada."

"Anne dün yazacaktım da çok geç diye yazmayayım dedim. Dağra'nın motoru bozuldu. Burada kaldık Dağra'yla."

"Meraklandım birden evde seni göremeyince. Dağra yanındaymış en azından. Ne zaman dönüyorsunuz?"

Seni yerim kadın vallahi.

"Motoru tamire götürdü sabah. Alınca geleceğiz hemen."

"Tamam anneciğim. Dikkat edin kendinize. Dağra oğlumu da öp."

"He anne öperim kesin." dedim göz belertirken. "Hadi görüşürüz."

"Ben olsam annenin sözünü dinlerdim."

Olduğum yerde zıplarken baş parmağımı damağıma bastırdım. "Beni mi dinliyorsun?"

"Sonuna yetiştim." dedi kocaman sırıtırken.

"Sınama beni." dedim arkasından yürümeye başladığımda.

Tamircinin önüne geldiğimizde Dağra adamla konuşup motoru aldı.

"Hallolmuş mu?"

"Bazen saçma sorular soruyorsun güzelim."

"Bozon soçmo sorolor soroyorson gozolom." diye taklit ettiğimde umursamazca kaskı uzattı. Kaskı takıp arkasına bindiğimde çalmaya başlayan telefonumla sırtına vurdum.

"Bekle. Telefon çalıyor."

Ekranda gördüğüm baba yazısıyla ekranı kapatıp telefonu çantama geri koydum.

"Devam et."

"Açmadın."

"Açmayacağım biri arıyormuş demek ki."

Dağra başını sen bilirsin der gibi sallayarak motoru çalıştırmıştı ki telefonun tekrar çalmasıyla küfrederek çantadan geri çıkardım. baba.

"Açmıyorum amına koyayım. AÇMIYORUM!"

Telefonu komple sessize alıp çantama koyduğumda Dağra motoru çalıştırdı. 

Dağra benzin istasyonuna girdiğinde kaskımı çıkarıp saçlarımı savurdum.

"Su alacağım, bir şey istiyor musun?"

Kafasını iki yana salladı. 

"Sen bilirsin." dedim markete doğru yürürken. Dolaptan su alıp kasaya geçtim. "Bir pakette winston slender blue alayım."

"Yaşın tutuyor mu?"

Sıkıntıyla oflayıp cüzdanımdan kimliğimi çıkarıp uzattım.

"Tutuyormuş İrem'ciğim." 

"Ağzını sikerim senin." 

Yine olduğum yerde zıplarken sinirle Dağra'ya döndüm.

"Sana noluyor acaba paşam?"

"Ne demek sana noluyor lan, gevşeğe bak nereden İrem'ciği oluyorsun lan sen!"

Dağra hışımla kasanın üzerine zıplayıp adamın yakasına yapıştı.

"Dağra, bırak adamı."

Dağra umursamadan bir kafa daha attığında sinirle kolunu tutup geri çektim.

"Çekil şuradan." Dağra adamdan gözlerini ayırmadan geri çekilirken elimdeki parayı yerde yatan adamın yüzüne fırlatıp konuştum. 

"En azından benden önce araya o girdi. Yoksa zarar sadece fiziksel olmazdı."

Dağra'nın elini tutup çekiştirerek zorla marketten çıkarttığımda motorun yanına geldik.

"Gevşeğe bak ya!"

Sinirle Dağra'nın yanağına sertçe bir tokat yapıştırdığımda şaşkınca bakışlarını benimle kesiştirdi.

"Bir daha sakın böyle bir şey yapma. Ben senin koruman gereken biri değilim. Haddini bil. Benim senin korumana ihtiyacım yok." Yutkundum. "Hayatımda yeri olmayan birisin sadece."

*düzenlendi*

LAVANTA | STABİLHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin