"Günaydın uyuyan güzel." yorgunluktan birbirine yapışmış olan kirpiklerimi aralamak için giriştiğim bir kaç çabam sonunda sonuç vermeye başlarken kulaklarıma dolan sesin kime ait olduğunu algılayarak yüzüme geniş bir gülümseme yerleştirdim. Gülümsemem yüzüme yerleşir yerleşmez dudaklarıma minik bir öpücük kondurulduğundaysa gözlerimi son bir gayretle tamamen aralayıp irislerimi yavaşça Efkan'ın yüzüne çevirdim.
"Günaydın. Ne zamandır uyuyorum ben?" uykuya daldığım anı tam olarak anımsayamadığım için Efkan'ın yüzüne bakmama rağmen gözlerimi hafifçe kısıp uykuya daldığım o anı hatırlamaya çalıştım ancak hatırladığım tek şey beni havaalanından almaya gelen Efkan'a doğru koşup dudaklarına kapandığım an olunca çokta zorlamamaya karar verdim. Beynim gereksiz anıları siliyordu sanırım. Hatta beynim Efkan'la öpüşmediğim her anı siliyor bile olabilirdi.
"Yola uyuyakaldın. Uçağın çok erken saatteydi zaten bekliyordum senden böyle bir şey." uyuyakalmamdan pek hoşnut olmadığını ses tonuyla bana kanıtlayan Efkan aklımdaki soruyu sakince yanıtlarken gözlerimin önünden belli belirsiz bir araba anısının geçtiğini hatırlayıp hafifçe iç çektim. Gerçekten de arabaya biner binmez uyumuştum sanırım. Öpüşmek uykumu mu getiriyordu acaba? Öyle olmalıydı çünkü ders çalıştığımız süre boyunca her öpüşmemiz de uykum gelmişti.
O dersten kaçmak içindi Ada!
Yalan.
Değil.
Yalan. Ders çalışmak istiyordum.
Sen ve ders çalışmak istemek?
Evet, ben ve ders çalışmak istemek. Efkan'ı öpmemi sağlıyordu o dersler istememem mümkün mü?
Yollu olacağım derken doktor oluyor kız şu düştüğümüz hallere bak.
Kes kes. Doktor oluyor muyum oluyorum. Hatice'ye değil neticeye bak lütfen.
İlk defa mantıklı bir şey dedin. Ama yine de salaksın.
"Kıskanıyorum." iç sesime vereceğim cevap Efkan'ın konuşmasıyla birlikte içimde bir yerlerde takılı kalırken daldığım hayal dünyasından çıkıp Efkan'a doğru dönerek kaşlarımı yavaşça çattım. "Neyi? Uyumamı mı?"
"Paşinyan'ı. Sürekli seni kızdırmayı başarıyor ama her ne olursa olsun sürekli onunla konuşmaya devam ediyorsun. Benim yanımda bile." Efkan söylediklerinde ciddi olmadığını gösterircesine eğlenen bir tınıyla benimle konuşurken dişlerimi yavaşça alt dudağıma geçirip kirpiklerimi bir kaç kere birbirine vurdum.
"En çok senin yanında onunla konuşuyorum zaten ama inan bana konuştuklarımızı bilsen kıskanmak yerine beni arsızlıkla suçlarsın." en az Efkan kadar dalga geçercesine konuşup saf gerçeği söylerken Efkan şakamın altındaki gerçeği algılayıp yarım ağız bir şekilde gülerek dudaklarını hızlıca açıkta ki boynuma bastırdı.
"Bir gün iç sesinle olan konuşmana dahil olmak isterim ama sanırım bugün bizim baş başa bir konuşma yapmamız gerekiyor. Şimdi mi konuşalım yoksa daha sonra mı?" başta son derece imalı konuşan Efkan sona doğru giderek ciddileşirken sonunda malum konuları konuşmamızın zamanın geldiğini fark ederek yattığım yerden kalkıp oturur pozisyona geçtim. Efkan ayağa kalkmamdan şimdi konuşmak istediğimi anladığındaysa gözlerimi yavaşça tekrar onun yüzüne çıkarıp belirgin bir şekilde yutkunarak yalandan boğazımı temizlemek adına iki kere peş peşe öksürdüm. "Şimdi konuşalım. Önce Faruk olayını ama."
"Faruk hakkında konuşabileceğimiz pek bir şey yok. Sana anlattıklarım dışında onunla bir şey konuşmadım. Hala çok kızgın." Efkan benden gizlemeye çalıştığı bir hüzünle sanki bu olan olaylar pekte umurunda değilmiş gibi yapmaya çalışırken dilimi dişlerimin arasına alıp hafifçe ısırdım. Dilimi ısırmamla yüzüm refleks olarak buruştuğundaysa bu ifademi Efkan'dan gizleyemeyeceğimi bildiğim için hafifçe gülümseyip durumu toparlamaya çalıştım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Bıcırık&Bacaksız (Texting)
ChickLit"Karar verdiğimiz kişiyi üç ay içinde etkileyeceksin o zaman. Eğer etkileyemezsen...." gözlerime büyük bir parıltıyla bakan Bilge iddianın ödülünü bulmakta kararsız kalmış gibi Alisa'ya dönerken Alisa hafifçe kıkırdayıp gülen gözlerini bana çevirdi...