Bıcırık-101

3K 219 70
                                    

Hastane sınırları içerisinde içki içmemin yasak olduğunu bilmeme rağmen elimdeki şarap şişesini kafama dikerken gözlerimi çatıdan çok rahat bir şekilde gözüken yıldızlara doğru çevirdim. Başarısızlığımı tek başıma kutlama kararı almış olmama rağmen yıldızları gördüğümde bu kararımdan vazgeçip elimdeki şişeyi gökyüzüne kaldırıp yıldızları da minik kutlamama dahil ettim.

"Pansumana gitmemişsin." gözlerim gökyüzündeki yıldızlarda baygın bir şekilde gezinirken aniden duyduğum Efkan'ın sesiyle birlikte elimdeki şişeyi arkama gizleyip gözlerimi yıldızlardan çekerek bana doğru yaklaşmakta olan Efkan'a döndüm. Ona döner dönmez bakışlarımız kesiştiğindeyse sertçe yutkunup saniyeler önce söylemiş olduğu şeyi yeni algılayarak bakışlarımı elime çevirdim ve inceden inceye avuç içimden hala kan sızdığını fark ederek gözlerimi devirdim. Ne doktordum ama daha kendimle bile ilgilenemiyordum.

"Ver şu elini!" kendi içimde kendi doktorluğuma saydırırken aniden kucağımdaki elimin çekilmesiyle birlikte odağını şaşırmış bakışlarım tekrar elimi tutup kendine çeken Efkan'a çevirdim ve daha önceden fark etmediğim elindeki pansuman malzemelerini görerek hafifçe gülümsedim.

O beni mi düşünmüş Fridevs?

Mal bu çocuk.

Hiçte bile çok tatlı.

Lan! Adamın başı bağlı sahip çık kendine.

Bana ne ya? Benim o!

Senin mi o?

Evet benim o. O benim o, Kimseye vermem benim o.

Ay şu cırtlak sesini duymak istemiyorum içinden şarkı söyleyip durma.

Kes be.

"Cerrah olmuşsun ama hala bir çocuk gibi davranıyorsun! Seni şikayet edersem ceza alacağının farkında mısın? Neydi o ameliyattaki halin?" elimi oksijenli suyla ıslattığı pamuğu dikkatli bir şekilde süren Efkan bir yandan işini yapıp bir yandan da beni azarlamaya devam ederken sert bir şekilde yutkunup gözlerimi kırpıştırdım. Gözlerimi defalarca kez kapatıp açmama rağmen görüş açım bir türlü netleşmediğindeyse boşa çabalamaktan vazgeçip bulanık görmeme rağmen Efkan'ın yüzüne dikkatle bakmaya başladım.

"Şikayet edecek misin beni?" sesim umduğumdan çok daha masum bir şekilde çıkarken Efkan'da benim gibi benden bu ses tonunu beklemediğini gösterircesine hafif bir şaşkınlıkla bana dönüp gözlerimizin hızlıca birleşmesini sağladı. Aramızdaki mesafenin gereğinden fazla azaldığını fark ettikten sonra ise kendini biraz geriye çekip başını yavaşça iki yana salladı.

"İlk başarısız olduğum ameliyatta bende benzer bir tepkiyi vermiştim o yüzden seni anlıyorum ama bunu tekrarlamayacaksın. Hastanın hayatını riske attın farkındasın değil mi?" yaramı temizleyen Efkan elindeki kanıma bulanmış pamuğu kucağıma bırakıp sargı bezini alarak dikkatle elime sarmaya başlarken başımı uysal bir şekilde aşağı yukarı sallayarak ona onay verdim. Verdiğim onayla birlikte aramıza derin bir sessizlik çöktüğündeyse sessizliği dinleyerek Efkan'ın elimi sarışını izledim. Dakikalar sonunda Efkan işini bitirdiğinde de ayaklanıp yanımdan gitmeye çalıştığını fark ederek sardığı elimle birlikte sol elini hafif bir şekilde tuttum.

"Teşekkür ederim." neden Efkan'ın elini tuttuğumu bilmediğim için aklıma ilk gelen şeyi söyleyip büyük bir ciddiyetle Efkan'ın yüzünü tararken Efkan bana tepki vermeyip başını sallayarak elini elimden çekti ve tekrar gitmek için hareketlendi ancak bu sefer iki elimle tek bir kolunu sarınca tekrar durmak zorunda kaldı. "Ne yapıyorsun Ada?"

"Biraz kalsan." Efkan'ın büyük bir bıkkınlıkla sorduğu soruya oldukça hüzünlü bir sesle yanıt verirken bu derece dağılmış olmamı beklemeyen Efkan ellerimin arasından kolunu kurtarıp aramıza belirgin b ir mesafe koyarak yanıma oturdu.

"Başarısız olan bendim. Bebeği kurtarma konusunda başarısız olan bendim sen gayet iyi idare ettin." bu kadar çok üzülmüş olmamın sebebini başarısızlığıma bağlayan Efkan meslektaşını teselli edebilmek amacıyla belki de doğru olan şeyleri söylerken başımı hafif bir alayla gülüp iki yana doğru salladım. Benim derdim başarısız olmam değildi. Benim derdim bir bebeğin daha ölümüne sebep olmuş olmamdı. Bu yüzden Efkan bana ne derse desin kendimi iyi hissetmeyecektim. Kendimi iyi hissetmemi sağlayabilecek tek şey vardı o da benim için fazlaca imkansızdı.

İmkansızdı değil mi Fridevs?

Evet Ada imkansız. Sakın saçma sapan bir şey yapma.

Ama ben sarhoşum. Sarhoşlar saçma sapan şeyler yapar.

Sen ayıkken saçma sapan şey yapıyorsun zaten bari sarhoşken yapma!

Sanırım sarhoşken de yapacağım.

"Efkan?" Fridevs'le giriştiğim kavganın sonucunda her zaman olduğu gibi Fridevs'i dinleyip kendi bildiğimi yapma kararı alırken Efkan adını seslenmemle birlikte bana doğru dönüp sorgularcasına yüzüme baktı. Onun sorgulayıcı bakışlarına karşılık bende sarılı elimi soğuk betonun üzerine koyup vücudumu ona doğru eğdim ve ne yaptığımı sorgulayan bakışlarını umursamadan hızlı bir şekilde dudaklarımı dudaklarına bastırdım. Efkan'ın şaşkınlığından yararlanıp uzun bir süre dudaklarını öptükten sonra ise aniden omuzlarımdan geriye itilmemle birlikte kesik nefesler eşliğinde gözlerimi Efkan'a çıkarıp ne zaman yüzüne çıkardığımı bilmediğim ellerimle birlikte yavaşça yüzünü okşadım.

"Bir kere öp beni. Söz veriyorum bir daha hayatına hiçbir şekilde dahil olmayacağım. Sadece bir kere öp." neredeyse yalvarırcasına Efkan'a bakıp bakışlarımdaki yalvarışı sesime de yansıtırken Efkan saçmaladığımı söyleyerek geriye çekilmeye çalıştı ancak tekrar dudaklarımı dudaklarına kapayınca beklemediğim bir şekilde başımı tek eliyle kavrayıp beni eskiden olduğu gibi başımı döndürecek bir şekilde öpmeye başladı. Önce dolgun dudaklarıyla iki dudağımı da ezdi sonra da dilini dudaklarımda gezdirerek yavaşça dudaklarımın arasından itip dilimle buluşturdu. Dillerimizin değmesiyle eş zamanlı olarak kucağına oturduğumdaysa bir elini belime sarıp beni sertçe kendine çekerek ağzının içine inlememi sağladı. Ardından da hiç ummadığım kadar hızlı ve sert bir şekilde benimle sevişmeye başladı. Oldukça sert ve hoyrat olduğu için sevişmemiz eskisinden çok daha kısa sürdüğündeyse kollarına titreyerek yığıldığım zamanlarda hep yaptığı gibi beni sarıp sarmalamak yerine bedenimi kucağından indirdi. Düğmelerini açtığı gömleğimi ve eteğimi de düzelttikten sonra ise ayağa kalkarak buğulu bakışlarıma bakıp cebinden çıkardığı oldukça kalın bir para destesini yavaşça kucağıma bıraktı. Gözlerim parayla onun arasında bir kaç kez gidip geldikten sonra ise yüzüme hafif bir gülümseme yerleşti ve kaşlarım yavaşça havaya kalktı.

"Ne bu şimdi?" kafamın tamamen iyi olmasına rağmen Efkan'ın amacını anlayıp gülümserken Efkan gülümsememe hafif bir alayla gülümseyerek karşılık verdi.

"Bekarlığa veda partimi güzelleştirdiğin için küçük bir jest." tam da beklediğim cümleler Efkan'ın dudaklarından büyük bir rahatlıkla çıkarken yüzümdeki gülümsemeyi biraz daha artırıp kucağıma bıraktığı parayı alarak eteğimin cebine sıkıştırdım. Ardından da oturduğum soğuk betondan kalkıp Efkan'ın tam karşısına geçerek gözlerime ulaşan gülümsememi yakından görmesini sağladım.

"Hadi ya. Sanki eksik ama bu. Bir dahakine bir bu kadar daha isterim. Elin alışsın diye indirim yapmış olayım." en az Efkan'ın yüzündeki gülümseme kadar alaylı bir şekilde konuşup Efkan'a göz kırparken karşımdaki adamın beklediği tepkiyi alamadığı için tek kaşını havaya kaldırdığını gördüm ama bunu umursamadan arkamı dönüp sarhoş olduğum için sarsak adımlarla birlikte çatının çıkış kapısına kadar ilerledim. Tam kapıdan çıkmadan önce de geriye dönüp Efkan'a doğru gayet samimi bir şey söyleyiverdim.

"Çok özlemişim."

Bıcırık&Bacaksız (Texting)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin