"Doktor Ada Küçük!" danışmadan numarasını öğrendiğim odaya gitmek için ilerlediğim boş koridorda adımı duymamla birlikte aniden duraksarken gözlerimi yavaşça bana seslenen arkamdaki kadına çevirdim. Kadını görür görmez kim olduğunu algıladığımdaysa kaşlarımı belli belirsiz bir şekilde çatarak Tuğçe'nin bana doğru gelişini izledim. Sonunda tam karşıma geçtiğindeyse tek kaşımı yavaşça havaya kaldırdım. "Buyurun?"
"Hoş geldiniz demek istemiştim. Ameliyata girmeyi kabul ettiğiniz için teşekkürler." Tuğçe hastayla hiçbir ilişkisi olmamasına rağmen bana kendi adına garip bir şekilde teşekkür ederken kaşlarımı bilinçsizce çatıp yavaşça dilimle dudaklarımı ıslattım. Bu kadın şu an tam olarak niye bana teşekkür etmişti hiçbir fikrim yoktu ancak uzatmaya da pek niyetim yoktu bu yüzden Tuğçe'ye karşılık olarak sadece başımı sallayıp dudaklarımı yukarıya kıvırarak tekrar aradığım odaya gitmek için harekete geçtim.
"Sevinç Hanım'ın odasını arıyorsunuz değil mi? Sizi götürebilirim. Nişanlımda Sevinç Hanım'ın yanındaydı zaten öğle yemeği için onu alacaktım bende." Tuğçe harekete geçmemle birlikte hızlıca peşime takılıp kısa bir süre içinde bana yetişirken söylediklerine karşılık sadece başımı sallayıp boş koridorda ilerlemeye devam ettim.
"Daha konuşkan biri olduğunuzu duymuştum. Bu kadar sessiz ve sakin olmanızı beklemiyordum doğrusu." onunla muhabbet etmeye niyetimin olmadığını anlamasına rağmen Tuğçe benimle konuşma çabalarına devam ederken ona yandan bir bakış atıp sakince yutkundum. "Gireceğim ameliyat yüzünden gerginim kusuruma bakmayın."
"Hiç sorun değil ama sanırım çok fazla gerginsiniz. Konuşkan biri olduğunuzu nereden bildiğimi bile sormadınız çünkü." zihnim fazlaca dolu olduğu için atladığım detayı Tuğçe hızlıca önüme sunarken bakışlarımı ona çevirip adımlarımı durdurarak istediği soruyu sordum. Tuğçe istediği soruyu duyar duymaz gülümsediğindeyse şaşkınlıkla kaşlarımı havaya kaldırdım. Ne yapıyordu bu kadın tam olarak?
Nispet?
Offf sen yine nereden çıktın Fridevs Yöreoğlu?
Ben her an her yerden çıkabilirim Ada.
Hep de en olmadık yerlerde çıkarsın değil mi?
Evet. Huyum kurusun.
"Efkan'dan. Sizden çok bahsetmişti zamanında. Aranızda geçenleri biliyorum." Tuğçe ondan beklediğim gibi bana belirgin bir tavır almak yerine oldukça anlayışlı bir şekilde konuşurken beklemediğim bu hareketi yüzünden istemsizce bir kere öksürdüm. Hemen ardından da hızlıca kendimi toparlayıp tekrar Tuğçe'ye dönerek hafifçe gülümsedim.
"Her ne biliyorsanız geçmiş şeyler. Merak etmeyin buraya sadece işimi yapmaya geldim." karşımdaki kadın bana oldukça ılımlı bir şekilde yaklaştığı için aynı şekilde ona yaklaşmaya çalışırken Tuğçe bana büyük bir şefkatle gülümseyip başını salladı.
"Neden burada olduğunuzu biliyorum. Bu ameliyat sizin için çok önemliymiş Kemal hoca bana öyle söylemişti." Tuğçe'nin sözleri pek bir şey ima etmese de bakışları içime şüphe tohumlarının ekilmesine neden olurken gereksiz kuruntu yaptığıma kendimi inandırıp hafifçe gülümsedim. Gülümsememle birlikte aramıza kısa bir sessizlik çöktüğündeyse aynı anda koridora dönüp yürümeye başladık. İki dakikalık bir yürüyüşün ardından 207 numaralı odaya geldiğimizdeyse duraksadık.
"Siz geçin lütfen. Efkan'a onu odasında beklediğimi söylerseniz sevinirim." duraksamamızla birlikte Tuğçe bana doğru dönüp oldukça kibar bir şekilde ufak bir rica da bulunurken başımla onu onaylayıp karşımda duran kapıyı tıklatarak içeriye girdim. O sırada Tuğçe de gözden kaybolduğundaysa kapıyı kapatıp yavaşça odanın içine doğru adımladım ve altı yıl sonra ilk defa Efkan'ı görerek saliselik bir duraksama yaşadım.
"Ameliyattan önce hastayı görmeye gelmiştim." Efkan'ı gördüğüm için içine düştüğüm duraksama beklediğimden daha kısa sürerken hızlı bir şekilde kendimi toparlayıp gözlerimi onun gözlerine dikerek oldukça normal bir cümle kurdum. Kurduğum oldukça normal cümleme karşılık Efkan başını salladığındaysa bir kaç adımda hastanın Efkan'ın durduğu tarafına değil de diğer tarafına geçtim ve gözlerimi oldukça yorgun gözüken kadına çevirdim.
"Bebeğimi kurtaracak doktor sizsiniz değil mi?" kadın tüm yorgunluğuna rağmen daha ben konuşmadan oldukça güçlü bir sesle gözlerimin içine bakarak onu onaylamam için bana adeta yalvarırken dişlerimi yavaşça birbirine vurup tırnaklarımı avuç içime geçirdim. Yine aynı şey oluyordu işte. Yine kendinden çok bebeğini düşünen bir kadını gördüğüm için sonsuz bir karanlığın içine çekiliyor gibi oluyordum.
"Bebeğinizi kurtarmak için elinden geleni yapacak olan doktorum diyelim." hastaya boşa umut vermemek için içine çekildiğim karanlıktan kurtulup zorlukla konuşurken adının Sevinç olduğunu öğrendiğim kadın bana acıyla bakıp sağ eliyle sol elimi sıkıca kavradı.
"Onu kurtarın. Eğer onu kurtarmayacaksanız beni de kurtarmayın! Söz verin bana." kadın Efkan'dan bu sözü alamadığını bana gösterircesine acı içinde konuşurken dişlerimi daha sert bir şekilde birbirine geçirdim.
Bebeği için kendi canından vazgeçmek istiyor Ada.
Oksitosin yüzünden. Nereden baksan gebeliğinin yedinci ayında. Oksitosin çok yükselmiştir o yüzden böyle. Hormonlar yüzünden.
Ya da sadece annelik ruhunda vardır ha?
Oksitosin yüzünden dedim sana!
"Bakın ben size böyle bir söz veremem. Kimse veremez. Ama inanın bebeğinizi kurtarabilmek için her şeyi yapacağım." iç sesimi susturamasam da duymazdan gelmeyi başararak karşımdaki hastaya ılımlı bir şekilde yaklaşmaya çalıştım ancak benden bu cevabı istemeyen hasta elimi bırakıp acı dolu gözlerle bana bakınca pekte başarılı olamadığımı anladım.
"Daha fazla yormayın kendinizi Sevinç Hanım. Biraz sonra sizi ameliyat için hazırlayacaklar o zaman kadar dinlenin lütfen. Ayrıca merak etmeyin ikimizde hem bebeğinizi hem sizi kurtarmak için çabalayacağız." Efkan hastayla tek başıma başa çıkabilecek bir halde olmadığımı anladığını gösterircesine durumu el atarken Sevinç Hanım yapacak bir şeyi olmadığı için çaresizce başını sallayıp onu onayladı. Bu onayla birlikte Efkan'da hafifçe başını sallayarak odadan çıktı. Onun peşi sıra benden odadan çıktım ve bir kaç adım uzağımdaki adama seslenerek duraksamasına neden oldum. "Doktor Efkan Bey!"
"Evet?" Efkan olduğu yerde durup bana doğru dönerek oldukça sorgulayıcı bir şekilde yüzüme bakarken hafifçe yutkunup özlemden titremeye başlayan dudaklarımı yavaşça araladım.
"Nişanlınız sizi odanızda bekliyormuş iletmemi istedi. İyi günler." Tuğçe'nin benden istediği şeyi yapıp Efkan'a cevap hakkı bile tanımadan hızlıca arkamı dönerek boş koridorda Efkan'ın gittiği yönün tam tersine doğru ilerledim ve attığım her adımda aramızdaki mesafenin daha da fazla açılmasına izin verdim.
Tıpkı 6 yıl önce kürtaj odasına giderken attığın o adımlarla yaptığın gibi Ada.
Evet Fridevs. Tıpkı 6 yıl önce kürtaj odasına giderken attığım adımlarla Efkan'la aramızdaki mesafeyi açtığım gibi.
*Oksitosin: Annelik duygusunun oluşmasını sağlayan hormon.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Bıcırık&Bacaksız (Texting)
Genç Kız Edebiyatı"Karar verdiğimiz kişiyi üç ay içinde etkileyeceksin o zaman. Eğer etkileyemezsen...." gözlerime büyük bir parıltıyla bakan Bilge iddianın ödülünü bulmakta kararsız kalmış gibi Alisa'ya dönerken Alisa hafifçe kıkırdayıp gülen gözlerini bana çevirdi...