6

30 10 2
                                    

İstanbul,Sol Atölyesi

Titrek adımlarım içeriyle tanışırken garip bir utangaçlık hali hakim oluyor önce bedenime.'Alışık mıyım ben bu hisse?'diye sorguluyorum önce,sonraysa bu bulanıklıkta karar veremeyeceğime emin oluyorum.

Cümleler sıralamalıyım öyle değil mi?

Önce tatlı bir merhaba vermeliyim ona.Bana istediğimin ne olduğunu sormalı mesela.Bense bir yeri seçip orada uzun uzun anlatmalıyım ona sebebiyle beraberinde gelen isteğimi.

Oysa adımlarım?Adımlarım tamamen tersi yönde.Hemde yalnızca mecazi bir terslik değil bu.Düpedüz geriye atılmış sarsak bir adım ve camın parçalara ayrılış sesi.

İçimdekini aratmayan bir curcunayı boyalıya da hissettirmiş olsam gerek artık.Bu tatlı bir merhabaya dahil mi?Onun için öyle olmasını umuyorum.

"Merhaba."

Bu cılız ses ve yamuk sırıtış,evet bu bana ait.Tutuklu kalmış bakışların toparlanması ise neyseki onlar tarafından geliyor.

•••

Yerdeki kırıkları toplamaya çalışmam,toplatılmaması ve bir köşeye zorla oturtulmamın üzerinden geçen 12.dakikadayım.

Randevu saatimi ıskasız şekilde tutturuyor boyalı.Küçük bir tebrik veriyorum önce içimden sonraysa yanına adımlıyorum fakat bana sorarsanız o öyle sessiz ki beni bile lâl hale çeviriyor.

"Aklında yaptırmak istediğin bir görsel var mı?"

Sesi tüm sessizliğine tezat bir şekilde oldukça gür ama yinede ondan bir parça taşıdığını belli edercesine bir sakinliğe sahip.Ben mi?Hiiç,öylesine geldim ben.Ne demek Guzman'ın anısı?Ne demek yeni bir maddeyi bitiriş?

"Bir defter yaptırmak istiyorum,kaburgamın sol orta noktasına.Üzerinde isim yazan eskitme defterin içinden birkaç parça şakayık,papatya ve dal sarksın mesela."

Birkaç dakika isteyip yanımdan ayrılışıyla gözlerim sonunda ondan kopup etrafı tarama fırsatı edindi.Ne büyük başarı(!)Sonucunda tek çıkarımım burada yaşadığı oldu,üst katta balkon kısmından gözüken o yatağı fark eden herkes için oldukça kolay bir çıkarımdı pek tabii bu.

Gelişini takip eden çizime başlayışı,siyah saçlarından düşen perçemleri kenara çekmemek için avuçlarımı sıktığım vakitlerde bitmişti.

Dövme koltuğunda yatar konuma geldiğim sıralar bir facia gibiydi.Benim burada ne işim vardı!?Bu romantik gerzeklik çok mu gerekliydi ha!?

Rengim bembeyaz olduğundan mıdır bilmem lakaptan terfisini edinen Cesur bir süre kadar sakinleşmemi bekledi.

İşe başladığı vakitlerde cızırtı,onun kokusu ve tenime değen saçları arasında ikinci bir hapis vakası yaşamışa dönüverdim.

"Cesur'dan kaynaklı kalpte küçük çarpıntılara sebep olan bir hapis deneyimi."yapıldı.

Pekâla öyle diyebiliriz değil mi?Zira Guzman bile olsa kesinlikle böyle bir maddeyi ekleyip işaretlemeseydim beni paralayabilirdi.

Unuttuğum bir ayrıntıyı eklemeden geçemeyeceğim,sol kaburgam yerini sol kolumun içine terfi ettirdi.Sebebini sorar gibisin.Sormadıysan bile bil isterim.Kesinlikle dayımın görmesi riskini alma sebebim bu boyalı oğlanın sözleri-belki birazcık da o iki kara zeytin tanesini andıran gözleri- oldu.

Bana canımın acıyacağı ve bu acının en azından ilk seferim için daha az olması gerektiğiyle ilgili koca bir nutuk çekti öyle ki bir an beni yapmamam için ikna etmenin yolundan bile döndü.Karşımda böyle uzun ve güzel konuşurken ona ne diyebilirdim ki.

Mete'den bahsetmeliyim biraz da değil mi?Çünkü bilmeyen biri için onu çok çabuk silmiş gibiyim.Beni ajanlığım esnasında fark edip uyuşturucu satılan bir partiye bile isteye yönlendirmesinden sonra tamamiyle kayıplara karıştı kendisi.Belki de karışmasa ajanlıktan terfi edeceğim konumdan korkmuştur.Kim bilir?

"Bitti.Aynadan bakmak ister misin?Bende sana sürmen gereken kremleri getireyim."

Ayna'nın karşısında yerimi aldığım anlarda tenimin aldığı en güzel yara ile göz göze geliyorum.Bunun için diyebileceğim,sahip olabildiğim tek sözler olabilir belki de.

"Dövme yaptır."yapıldı.

"Bir maddeyi Guzman aracılığıyla yap."yapıldı.

Kapıya ceketimi giyip ilerlerken aklıma gelen şey ile duraksadım.

"Borcum ne kadar?"

"Borcun yok."

"Neden?"

"Canın yandı."

Bir süre zihnimde tarttım söylediklerini.Canımın yanışının ne önemi vardı?İlk seferi olmasına rağmen canım acımasın diye verdiği çaba yetmiyor muydu?Dahası bu çabayı neden veriyordu?

"Normal değil mi?"

"Canını yakan şeyler mi?Olmamalı."

Sol Atölyesi'nin PrensiHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin