7

160 18 54
                                    







Kendinden asla ödün vermiyordu.

Hareketleri asla değişmemişti Mark'ın. Laf sokmaya çalışmıyor, Jaehyun'u görmezden gelmiyor ya da kötü davranmıyordu. Asla değişmemişti ona karşı olan hareketleri ve belki de en çok bu koyuyordu Jaehyun'a. Ona bağırsa, kızsa, trip atsa hatta yüzüne bakmasa bu kadar acıtmazdı onu. Mark hala aynı Mark'tı, kişiliğini belli ediyordu işte. Hiçbir zaman birileri için değişmemişti ve bunu Jaehyun için bozmayı da düşünmüyordu. En iyi intikamın bu olduğunu düşünüyordu, haklıydı.

"Birkaç dakikaya çıkıyorum." Dedikten sonra telefonunu kapattı Mark. Dolabına ilerledi ve bu akşamki buluşmaları için kıyafet çıkartmaya başladı. Normalde giydiği tatlı, onu oldukça soft gösteren kıyafetlerinin aksine üzerine siyah kotunu, rasgele bir tişörtünü ve deri ceketini geçirdi. Geceleri dışarı çıkarken kendine özenmeyi severdi ancak üniversiteye başladığından beri bunu gerçekleştirememişti. Şimdi acısını çıkartmak istiyordu ve havanın hala daha soğuk olmasını önemsemeden böyle giyinmesini de bu açıklıyordu.

Jaehyun banyodan çıktıktan sonra gördüğü hazır bedenle kaşlarını çatmıştı.
"Yurda girişler kapanacak birazdan. Nereye gidiyorsun bu saatte?" Diye sormadan edemedi. Mark genelde kurallara uyan birisi olduğu için tuhafına gitmişti, biraz da merak ediyordu ancak bu önemli değildi.

"Ailem yurt müdürüyle konuştu." Diyerek kısaca durumu açıkladı ancak nereye gideceğini elbette söylemedi. Bilmesini gerektiren bir durum yoktu sonuçta.
Jaehyun da anladığını belirten bir baş sallamasıyla dolabına ilerledi ve giyinmeye başladı. Mark ona dikkat etme gereği duymadan titreyen telefonuna odaklandı. Mesajda aşağıda onu beklediklerini söylüyorlardı. Odanın anahtarı ve cüzdanını da cebine attıktan sonda yurttan ayrıldı. Odalarının camından onu izleyen Jaehyun'dan habersiz arkadaşlarıyla dolu olan arabaya bindi.

...

Kuzeninin evine geldiğinde içerideki kalabalık tedirgin etse de yanındaki arkadaşları içine su serpiyordu. İçeridekilerin çoğunu tanımıyordu ve çekingen kişiliği kötü hissetmesine sebep oluyordu.

"Selam millet!" Diyerek ortama hemen uyum sağlayan arkadaşlarına o da katıldı ve gördüğü kadarıyla on altı kişilik arkadaş ortamı hemen kaynaşmaya başladı. Geniş koltuklarda sıkışmış oturuyor, bazıları da yerlere serilmiş sohbet ediyordu. Kuzeninin mutfaktan çıktığını gördüğünde elini kaldırdı ve yanına gelmesini sağladı.

"Naber kuzen!" Diye neşeyle şakıyan Jisung, Mark'ı kolunun altına alıp koltukta yayılmıştı. Diğerleriyle de kısaca selamlaşmış kuzenine dönmüştü tekrardan.

"Sen gelir miydin böyle ortamlara?" Dedi alayla Mark'a. Mark da biliyordu ondan beklenmeyen bir hareket olduğunu ancak daha fazla Jaehyun ile o sıkıcı odada oturmak ve hiçbir şey yaşanmamış gibi davranmak istemiyordu. Ona baktıkça sinirleniyor, kırgınlığını iliklerine kadar hissediyordu. Kalbini kırdığı için içindeki nefret her dakika büyüyordı sanki.

"Jaemin ve Donghyuck gelmem için ısrar edince kıramadım. Hem kuzenimi özlemiş olamaz mıyım ha?" Dedi Mark ve şirince gülümsedi. Jisung da özlediğini söyleyip ayaklanmış, diğer arkadaşlarının yanına geçmişti. Çok gürültülü bir ortam değildi ve arkadan kısıkça çalan müzikler tam da Mark'ın sevdiği türden olunca geldiğine pişman olacağına dair olan bütün düşünceleri dağılmış, sohbetlerden keyif almaya başlamıştı. Yanındaki Jaemin ve konuştuğu çocukla olan muhabbete o da dahil olduğunda Jisung'un mutfaktan getirdiği içeceklerle eğlenmeye başlamışlardı çoktan. Mark çekingen biri olarak bu aekadaş grubuna kuzeni olmasa giremeyeceğini fark etti konuşmaları sırasında. Kuzeni ve kuzeni sayesinde yakın arkadaş olduğu Donghyuck, Jaemin ve Renjun'e kesinlikle minnettardı.

Mark geleli birkaç saat olmuştu, asla saatin nasıl geçtiğini fark etmemişti. 17 kişilik ekibin hepsiyle konuşmuş, arkadaş olmuştu çoktan.

Kapının çalması ile Jisung ayaklanmıştı, kapıya ilerlerken kimin geldiğini merak edenlere kısa bir açıklama yaptı.

"Sanırım Assolistlerimiz geldi."
Salondakiler de kısaca onaylamış ve konuşmalar kaldığı yerden devam etmişti. Mark onun dışında herkesin kimin geldiğini anladığını fark etti ancak o bilmiyordu. Johnny dedikleri kişiyi konuşmaları sırasında duymuştu ancak çoğul eki meraklandırmıştı. Yanındaki Taeyong onun kapıya baktığını görünce Mark'a döndü.

"Bunlar her buluşmaya geç geldikleri için öyle dedi. Birazdan tanışırsın dördüyle de." Dedi.

Mark başıyla onayladı ve Jisung'un arkasından salona giren bedenleri inceledi. Dört kişinin arasından en arkadakini fark ettiğinde ise derin bir nefes almaktna başka bir şey yapamadı. Onun da burada olacağını bilmiyordu ancak şaşırmamıştı. Her istemediğinde karşısına çıkmak gibi bi huyu vardı çünkü.

"Tanıştırayım Mark..." diye ayaklandı ve söze girdi Taeyong. Uzun boylu ve diğerlerine göre fazlasıyla rahat kıyafetleriyle gelen bedeni gösterdi.
"Bu Johnny."
Arkasındaki ikiliyi gösterdi bu sefer.
"Bunlar da yapışık ikizlerimiz Ten ve Taeil." Başıyla selam vermiş ve oradan ayrılmıştı ikili. Geriye kalan kişiyi de kolundan tutup yanına çekmişti Taeyong.

"Son olarak da Jaehyun." Dedi ve Mark'ı yerle bir edecek, vicdan azabından süründürecek o cümleyi söyledi.

"Kendisi sevgilim olur."

Mark göz göze geldiği Jaehyun'a minik bir tebessüm verdi.


...

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
No Talk Between Us | JaeMarkHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin