2.Bölüm: DOĞU'NUN ŞEYTANI

721 39 5
                                    

"Cinayet işlerken bile görgü kurallarını göz ardı etmeyin."
- Confucius

MELODY

Kabin memuru nazik bir sesle, "Ya-yarım saat içinde inmiş olacağız, Ba-baa-yan Giovanni." diye kekeledi.

Başımı sallayıp kadehimi kaldırdım. Ama geri zekâlı herif öyle korkmuştu ki titreyen elleriyle şarabı koyarken etrafa sıçrattı. Gözlerimi kısıp gözlerine dikmeden önce yeni Armani ceketimdeki kırmızı lekerde dolaştırdım ve öfkeyle elindeki şişeyi kaptım.

"Ben.. ben çok.."
Buz gibi bir sesle, "Bana üzgünüm masalı anlatma sakın." diyerek sözünü kestim. "Sen henüz üzülmenin eşeğine bile gelmedin."

Adam silahını kafasına doğrultmuş Fedel'e doğru geri geri adımlar atarken gözlerini korkudan fal taşı gibi açılmıştı.

Fedel kısaca, "Tek ihtiyacımız olan pilot hanımefendi." dedi.
Ceketimi çıkartırken dokuz milimetreliğin ucundaki geri zekalıya baktım. Gençti, sanırım benden bir kaç yaş büyüktü. Nasıl olmuştu da benim özel jetimde kabin memuru olabilmişti acaba? Aslında soruyu kim ona kefil oldu da benim özel jetimde kabin memuru olabildi diye sormam daha doğru olurdu. Buradaki konuşmalar Watergate kasetlerinden bile daha hassas ve gizli konulardı.

Watergate: Yazar 1972'de Demokrat Parti'nin Washington'daki Watergate adlı binadan sızıp ofisine dinleme cihazı yerleştirmeye çalışan beş kişinin yakalanmasıyla patlak veren skandala atıfla bulunmaktadır.

Monte'nin bana uzattığı dosyayı alırken, "Fedel, bu aptal herifin benim jetimde ne işi var?" diye sordum.

Vur emri vermemi dört gözle bekleyen Fedel, "Kız kardeşi bize yüklü bir borç taktı. Sanırım bu borcu ödemeye çalışıyor." diye yanıtladı. Tetiği çekmek en büyük zevklerinden biriydi.

"Burada olmanın nedeni bu mu? Kız kardeşin kokain bağımlısı bir fahişe mi yani?"

Adam kaşlarını çattı, bir kaç kez yutkunduktan sonra, "Kristal met." diye kekeledi.

Kan dökmek için çok erken bir saat. Henüz sabahın körü.

Fedel'e döndüm ve başımı olumsuz anlamda iki yana salladım. Bir an için yüzü asılan Fedel verilen emri yerine getirip sikahını indirdi.

Korkudan beti benzi atmış olan adama, "Eğer kardeşinin borcunu ödemek istiyorsan hayatta kalman, yani Romanee Conti'min tek bir yudumunu bile ziyan etmemen ve 900 dolarlık ceketleri mahvetmemen akıllıca olur." dedikten sonra önümdeki dosyaya döndüm.

"Tabii.. ta-ta-tabii Bayan Giovanni. Bir daha.. a-a-asla böyle bir şe-şe-şey olmayacak." Sesi sanki son nefesini vermek üzere bir köpeğin hırıltıları gibiydi. Kız kardeşine acıdım doğrusu. Yardımına koşacak tek kişi bu zavallı mıydı?

"Hadi yine şanslı günündesin Nelson Reed, 997-00-4279, Blue Ridge sokağı, 1705." Fedel'in bu sözlerinin amaçlı, ahmağı sadece adını değil, sosyal güvenlik numarası ve adresini de bildiğimizi anlamasını sağlamaktı. Bugün canını bağışlamış olmamız yarın hayatını mahvetmeyeceğimiz anlamına gelmiyordu.

Fedel önümdeki koltuğa oturmadan önce derin bir iç çekip, "Çok güzel bir ceketti. Onu gebertmeme izin vermeliydiniz." diye sitem etti.

ACIMASIZLAR +18Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin