"Herkesi öldürüceğiz tatlım, bazılarını kurşunla bazılarını sözlerimizle öldürürken, diğerlerinin işini de verdiğimiz emirlerle bitireceğiz. Hiç görmeden farkında bile olmadan herkesi öbür dünyaya yollayacağız."
- Maxim GorkyMELODY
Adriana lanet olası İrlanda klanıyla karşılaşacağım ilk gün giyeceğim iki camgöbeği elbiseye havaya kaldırarak, "Hangisi olsun hanımefendi?" diye sordu.
Ne giyeceğim umrumda bile değil. Tek derdim şu lanet günü bir an önce atlatabilmek.
Sargı beziyle bileğimi saran yaşlı adama dönerek, "Doktor Anderson, sizce hangisini giymeliyim?" diye sordum. Doktor Anderson bana dokunmasına izin verdiğim, beni dünyaya getiren bir çok kez de sorgusuz sualsiz beni tedavi eden tek doktordu.
Doktor burnunun ucuna düşmüş kalın camlı gözlüklerini eliyle düzeltip işini bitirdikten sonra başını kaldırıp elbiselere baktı. "Uzun kollu olan bileğindeki yaraları da saklar. Ayak bileğindeki örtmeyecek elbette ama o yara el bileğindeki kadar kötü değil."
Haklıydı. Plastik şezlongun kolunu kırmak için gerçekten çok uğraşmış ve el bileğimde derin bir kesik oluşmasına sebep olmuştum. Ahmak herif Kelepçeleri güçlendirilmiş Çelik'ten yaptırmış ama bu güçlü metalin plastik keseceği aklına bile gelmemişti. Tabii ben onun gibi ahmak değilim. Evet, kurtulmuştum ama yaram feci acıyordu. Sevimsiz bir iz bırakacağını da biliyordum.
Adriana beklenti dolu gözlerle bana bakarak, "Beyaz topuklu ayakkabılarınızı mı giyeceksinz hanımefendi?" diye sordu. Başımda onayladım ve bileğimi ovuşturdum. Elime her bakışımda gözüme takılan şu iğrenç pırlanta yüzüğü parmağımdan çıkarıp tuvalete atmak için öyle güçlü bir arzu duyuyordum ki kendime engel olamamaktan korkuyordum.
Fedel işini bitiren doktora, uzun bir süre çalışmasına gerek kalmayacak kadar dolgun bir zarf uzatıp dışarı çıkması için kapıyı açtı. Sonra da "Hanımefendi, Bay Callahan'la yapacağınız evlilikle ilgili sizinle görüşmek isteyen birkaç muhabir, yardım kuruluşu görevlisi ve televizyon kanalı çalışanı var." dedi.
Paravanın arkasına geçip Adriana'nın verdiği elbiseyi giyerken, "Fedel, ben Martha Stewart gibi mi görünüyorum sence?" diye sordum.
"Hayır hanımefendi, Martha Stewart'la ufacık bir benzerliğiniz dahi yok."
Paravanın arkasına geçip Adriana'nın verdiği elbiseyi giyerken, "O zaman onlara cehenneme gitmelerini söyle." dedim.
"Bu hiç akıllıca olmaz, mia bambino dolce." babam hemşiresinin ittiği tekerlekli sandalyesiyle odaya girdi. Hemen yanına gidip ona sarıldım ve yanağına bir öpücük kondurdum.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ACIMASIZLAR +18
Teen FictionLiam Callahan ve Melody Giovannai ezeli birer rakip ve Amerika'nın iki büyük mafya ailesinin liderleridir. Biri İrlandalı, diğeri İtalyan bu iki ailenin arasındaki amansız düşmanlığınsa, babaları tarafından ayarlanan evlilikleriyle sona ermesini bek...