"Cinayet, canilerin değil, kanunlara itaat eden insanların işlediği bir suçtur."
-Emmanuel TeneyLİAM
Burnumu kaşıyarak, "Bu kusursuz bir plandı." dedim. "Siz beyinsiz hergelelerin işi tamamlamanız için her şeyi en ince ayrıntısına kadar planlamıştım. Hatta elinize harita bile vermiştim. Şimdi nasıl olupta fiyasko sonuçlanmasını sağladığınızı anlatın bakalım."
Silahımı birer birer Neal, Antonio, Eric ve Jinx'in suratlarına doğrulttum. Bu gerizekalı, ahmaklar işi berbat etmişlerdi ve beyinlerini dağıtmamak için kendimi zor tutuyordum.
"Amory'i Lincoln Havalimanı'nda yakaladık. biz Avusturya'ya gidiyor olduğunu düşündük ama o zaten günlerdir Avusturya'daymış ve bir şeyler döndüğünü sezip dönmüş. Tuzağımız hazırdı ve zamanlamamız da mükemmeldi ama lanet olası İtalyanlar, bize onun geri döndüğüne dair uyarıda bulunmadılar."
Eric bu sözleri yüzünü gözünü dağıtmamak için kendini zor tutuyor gibi bir ifadeyle kendisine dikmiş olan Antonio'ya bakarak söyledi.
"Seni İrlandalı orospu çocuğu.."
"Yeter!" diye bağırarak onlara doğru yürüdüm. Sesim çatı kirişlerinin an yankılanıyordu. "Aranızda adamlarımızı nasıl kaybettiğimizi açıklayacak biri var mı? O lanet olası düğmeye mi bastınız yoksa?"
Neal parlaklığını yitirmiş gözleriyle bana bakıp, "Amory tuzak tellerini bulmuş ve güvenli bölgeye gelecek şekilde yeniden düzenlemiş." dedi. Lanet olası herifin kafasını kırmak istiyordum. tam beş adamımızı kaybetmiştik. Üç İrlandalı, iki İtalyan.Hepsi de bu ahmakların beceriksizliği yüzünden paramparça olmuşlardı.
Neal'ın yanına giderek ölümcül bakışlarımı gözlerine diktim. "Bu senin ilk işin mi? ailenin yüz karası oldun, Neal! Beni utandırdın ve şimdi de mahcup bir kız çocuğu gibi ne yapacağını bilemez halde kıvırıp duruyorsun."
Derin bir nefes alıp, yazı masasının arkasındaki deri sandalyede oturan ve gözlerini ayırmadan, bombok haldeki adamlara bakan karıma döndüm. Üzerindeki yaka ve kol ağızları dantelle süslü, göz alıcı mavi bir elbise, ayaklarında beyaz ayakkabıları vardı. sakinliğini koruyor olmasına rağmen, onunda benim gibi gözünün döndüğünü biliyordum. Son dokuz gün boyunca sürekli sevişmiş, tartışmış, konuşmuştuk ve birbirimizi yeteri kadar tanımış olduğumuzu düşünüyordum.
Gelgelelim adamlarımız bizim gibi organize olamamışlardı ve sonuç beş ölüydü.Evimin bodrumundaydık, etrafımız emirimizdeki adamlarla çevriliydi ve acıdır ki hiçbirinin ağzını bıçak açmıyordu. Mel sakin bir tavırla silahını çıkarıp masaya koydu ve bir kurşunu da silahın yanına bıraktı. Gözünü kan bürümüştü; ben de onun gibi hissediyordum.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ACIMASIZLAR +18
Teen FictionLiam Callahan ve Melody Giovannai ezeli birer rakip ve Amerika'nın iki büyük mafya ailesinin liderleridir. Biri İrlandalı, diğeri İtalyan bu iki ailenin arasındaki amansız düşmanlığınsa, babaları tarafından ayarlanan evlilikleriyle sona ermesini bek...