Liam Callahan ve Melody Giovannai ezeli birer rakip ve Amerika'nın iki büyük mafya ailesinin liderleridir. Biri İrlandalı, diğeri İtalyan bu iki ailenin arasındaki amansız düşmanlığınsa, babaları tarafından ayarlanan evlilikleriyle sona ermesini bek...
{Yorumlarınızı belirtip Oy atmayı unutmayın lütfen. Hikaye hakkında düşüncelerinizi yazın.}
Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
LİAM
St.Peter Katedrali'nde beklerken, Neal belki binince kez, "Eee, anlat bakalım, o teknede meler oldu, kuzucuk?" diye sordu.
"Sen kendi işine bak lanet olası pislik! Bir daha da bana kuzucuk dersen, seni gebertip bu kilisenin altına gömerim."
"Küçük beyimiz çok heyecanlı olmalı. Baksana, beni nasıl öldürüceğini detaylarıyla anlatmadın. Yoksa o teknede.."
Fırsat vermeden yumruğunu burnuna indirdim.
"Seni adi hergele!"
Kravatımı düzeltirken, "Bu son şansın kardeşim. Bunuda iyi kullanmazsan, gerçekten tepem atacak haberin olsun." dedim.
Declan, Neal'e burnuna koyması için buz gibi bir içki şişesi verip bana döndü. "Damatlığın kan lekesi içinde kalmadan sakinleş, Liam. Melody'nin kan lekelerine aldırmayacağından eminim ama basın için aynı şeyi söylemem."
Bela dişlerinin arasından öfkeyle bir şeyler mırıldanarak yanımızdan uzaklaştı.
Declan onaylamaz bir ifadeyle bana bakıp, "Bir gün büyüyüp aranızdaki sorunları konuşarak halletmeyi öğrenmeniz gerek." dedi.
Belki bir gün ama bugün değil..
Hiçbir ley söylemeden mihraba doğru yürüdüm ve dönüp davetlilere baktım. Annem gel bir kişiyi atmadan, Servet yüz milyon doların üzerinde olan herkesi davet etmeyi ihmal etmemişti.
Konuklar davetli listesinde olmaktan ötürü mutlu ve heyecanlı görünüyordu. Gözlerim Vance'ın gözleriyle buluştuğunda damarlarımda akan kanın hızlandığını hissettim.
Piç herif sanki benim adıma seviniyormuş gibi başını sallayıp gülümsedi. Yanında oturan Amory olan bitenin farkında bile değildi ve bir kadının boynunu öpmeye dalmıştı. Bu kadının kim olduğunu anladığımdaysa, bi an şaşkınlıktan dona kaldım.
Anlaşılan Natasha sürtüğü taraf değiştirmişti. İkisini de oracıkta gebertmemek için kendime hakim olmaya çalışırken, Natasha utanmadan bana göz kırptı.
"Güvenlik güçleri ne durumda?"
Declan kendinden emin bir tavırla gülümseyip, "Bu işe niyet hemen biri varsa bugün Amerika Birleşik Devletleri başkanı'na zarar vermenin bize zarar vermekten çok daha kolay olacağını bilmesi gerek." dedi.
