samuel barber, adagio for strings
25.12.1887 – 04.05, Hampshire Limanı, Britanya
"Dar kapıdan girin. Çünkü yıkıma götüren kapı geniş ve yol enlidir. Bu kapıdan girenler çoktur. Oysa yaşama götüren kapı dar, yol da çetindir. Bu yolu bulanlar azdır."
Luka 13:24
"Leydim, lütfen." Genç adamın sesi korkusuyla ve ne yapacağını bilmemenin getirdiği tedirginlikle titriyor, kucağında oturmakta olan kadının etkisiyle bedeni her saniye daha da fazla terliyordu. Zarif eller kollarından yukarıya doğru çıkarken, alnındaki ter damlası yuvarlanarak boynuyla buluşmuş gömleğinin dantelli yakasında eriyerek kaybolmuştu. Deri pantolonun sardığı uylukları kadının varlığıyla tir tir titremekteydi.
"Şşşşşş Victor konuşma lütfen, sadece beni hisset." Kadının sesi öylesine şehvet doluydu ki, genç adam afyon çektiğinde başı nasıl dönüyorsa duyduğu ses başını öyle döndürüyordu, zihnine sisten bir perde inmişti. Yeni yetme oğlanlar gibi ellerini nereye koyacağını bilemiyorken, leydinin kollarına uzanarak kendisini yönlendirmesi sonucu ellerini ince bele yerleştiriyordu. Leydinin elleri kemikli yüze tırmanıp yavaşça çenesine yerleşiyor ve ardından ufak bir baskıyla genç adamı kendisine daha da yaklaştırıyor. Yüzleri arasında santimler varken adamın kirpikleri titreyerek gözlerine iniyor ve maalesef ki o sırada leydinin yüzüne yerleşmekte olan alaycı gülümsemeyi göremiyor. Genç adama doğru eğilen bedenin etkisiyle sarı saçlar esmer tene sürtünüyor ve ardından leydi fısıldıyor kulağına doğru:
"Victor, lütfen. Senden başka gidecek kimsem yok lütfen."
"Leydim gece seyahat etmeniz yasak özellikle de yalnız seyahat etmeniz. Lordun emrini nasıl çiğnerim?" çaresiz sesi gecenin karanlığına yayılıyor.
"Bilmeyecek sana söz veriyorum Harold bilmeyecek. Şafak sökmeden dönmüş olacağız."
"Leydim başınıza bir iş gelirse Lord-" sözleri genç kadının yumuşak dudakları ile bölünürken şaşkın inlemesi odada tınlıyor. Boynuna inen tırnakların acısıyla girdiği hipnozdan sıyrılarak aceleci dudaklara karşılık veriyor genç kaptan. Daha fazlasını isteyerek dudakların hareketine hız verirken kendisinden ayrılan kadının etkisiyle huysuzca mırıldanıyor:
"Sadece iki saat leydim, sessiz adada sadece iki saat geçirecek ve ardından geri döneceğiz." Genç kadın duyduklarıyla oturduğu kucaktan ayağa fırlayıp ellerini birbirine vurarak neşe saçıyor.
"Ah Victor beni nasıl da mutlu ettin. Söz veriyorum hemen geri döneceğiz." Adamın arkasına geçip ellerini kaslı kollarda dolaştırırken devam ediyor, "Güçlü kollarınla kayığın küreklerini çekmek sana zahmet olmayacaktır, göz açıp kapayıncaya kadar yolu bitiririz." Uzanıp adamın ensesine küçük bir öpücük konduruyor, "Kayığı hazırla lütfen, zaman kaybetmeden yola çıkalım." Kaptan Victor odayı terk ederken, Leydi Gytha adamın sandalyesine çöküyor ve odayı şen kahkahası dolduruyor: "Ah cazibeme dayanabilecek tek bir âdem dahi yok bu dünya üzerinde."
Leydi, Lord Godwinson henüz Mısır'da iken Britanya üzerinde adım atılmadık toprak bırakmamış ve onu bulmuştu. Abisinin dönüşünü mektup ile bildirmiş, en kısa sürede kaleye gelmesi gerektiğini yazmış lakin henüz bir cevap alamamıştı. Oturup beklemeyecek, kaderin gerçekleşmesi adına dua etmeyecekti. Her sabah şapelden yükselen yalvarışları, cevapsız kalan duaları ve lordun acı hıçkırıklarını duymaya tahammülü kalmamıştı. Kapalı kapıların ardından eşlik ettiği sabah ayinleri kadının kalbini öylesine kırıyordu ki, abisinin güçsüz fısıltıları gri duvarlara çarparken sessizce ağlıyor ve Tanrı'ya duyduğu öfkesiyle yumruklarını sıkıyordu. Nasıl olur da duymazdı bu aciz kulunu? Nasıl olur da kayıtsız kalabilirdi acılarına? Her sabah bir söz verirdi Lalisa, lordun ağlayışları yankılanırken bir söz verirdi: bedeli ne olursa olsun abisinin yaralarını saracak, yeniden eskisi gibi gülümsemesini sağlayacaktı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
QUERENCIA [sekai]
Historical FictionTanrı yukarıdan çocuğunu izliyor, zamanın akrebini avuçları içerisinde paramparça ediyor, Tanrı yukarıdan çocuklarını izliyor, aynı hatanın ateşine düşmeleri için gün sayıyor. Gök tüm şiddeti ile sarsılıp gri bulutlarını yeryüzüne doğru indiriyor, T...