separate exemplary orchestra, remembrance
20.12.1887 - 20.00, Buckingham Sarayı, Britanya
"Başlangıçta Söz vardı. Söz Tanrı'yla birlikteydi ve söz Tanrı'ydı. Başlangıçta O, Tanrıyla birlikteydi. Her şey O'nun aracılığıyla var oldu, var olan hiçbir şey O'nsuz olmazdı."
Yuhanna:1
Westminster sokakları bugün olağanın dışında hareketli bir güne ev sahipliği yapmaktaydı; sokaklar her zamankinden daha temiz, rüzgar daha ıssız, çocuklar ise şaşırtıcı derecede sessizdi o gün. Kasımın sonlarına doğru şiddetini arttıran kış yerini daha güneşli bir güne bırakmış gibiydi. Yağan kar zarafetle iniyordu yeryüzüne öyle ki bir fırtınadan çok şölen gibiydi izlemesi. Britanya'nın kasvetli bulutları dahi terk etmişti gökyüzünü. Buckingham Sarayı ise tüm bu sessizlik ve huzur içerisinde oldukça hareketli bir güne uyanmıştı. Sarayın bahçesindeki karlar temizlenmiş ve hala daha temizlenmeye devam etmekteydi. Görevli askerler ellerindeki kar kürekleri ile soğuktan kızarmış burunları eşliğinde nöbet tutmaktaydılar. Kar ne zaman zemin üzerine şiddetle düşmeye başlasa ve taşlar görünmeyecek derecede yer hızla kar ile kaplansa askerler koordine bir şekilde hareket ediyor ve sarayın gösterişli bahçesini temiz tutuyorlardı. Ön bahçenin mermer taşları üzerindeki yol takip edildiğinde sarayın büyük giriş kapısı parlaklığıyla misafirleri karşılardı. Yerlere serilmiş kırmızı halılar merdivenleri takip eder, sarayın farklı odalarına çıkardı. Sol taraftan yansıyan sarı ışıklar büyük davet odasının kapısından sızmaktaydı. Kraliçe'nin önemli misafirleri bu odada ağırlanır, önemli anlaşmalar yine bu odada imzalanırdı. Mimarisi öylesine güzeldi ki bir rüyayı anımsatırdı ziyaretçisine. Yüksek tavanlar işleme resimlerle kaplıyken, odanın duvarları önemli ressamların eserleri ile doluydu, geniş yemek masası altın işlemeleri ile uzanırdı boylu boyunca, yemek masasının tam üstüne düşen avize ise gerçek elmaslarla kaplı bir şaheserdi. Kraliçe Victoria'nın sihirli odası olarak anılmasının en büyük sebeplerinden birisi de tüm bu ihtişam ve güzellikti elbette. Rivayet edilirdi ki bu odada kağıt savaşları asla kaybedilmezdi.
Misafirlerin arabaları sırayla sarayın ön bahçesine giriş yaparken civarda ki evlerin balkonlarından sarkan kadın ve çocuklar bu ihtişamı hayretle izliyorlardı. Arabaların üzerinde ki bayrakların bazıları yabancıydı halka, kim olduklarını bilmediklerinden ilgileri hızlıca kayboluyordu lakin bir araba sokağın başından görüldüğünde tüm hepsini büyük bir sessizlik kuşatmıştı. Kocaman açtıkları gözleriyle kırmızı ejderhanın ev sahipliğinde dalgalanan küçük bayrağı izliyorlardı. Siyah arabanın içerisi şeffaf camlardan ötürü açıkça gözüküyordu, arabanın içerisini dolduran bedenler etraflarını izlerken Leydi Lalisa şoförlerine doğru eğilmişti:
"Edmund arabayı yavaşlat lütfen, insanlar bizi görmek istiyorlar onlara güzel bir şölen sunmalıyız." leydi emir verirken dahi öylesine kibardı ki sesi büyülüyordu dinleyeni, o an Edmund için ölüm fermanı vermiş olsa adam tereddüt etmeden giyotine doğru emin adımlarla yürürdü. Lord Harold kardeşinin gereksiz isteğine çatılmış kaşlarıyla bakarken Gytha abisinin tepkisine omuz silkmiş ve kıkırdayarak kendisini izleyenlere doğru kraliyete has o selamı vermişti.
Wessex Hanedanlığına ait araba sarayın ön girişinde durduğunda, hizmetliler telaşla koşarak lord ve leydinin kapılarını açmış ardından bakışları yere düşerken saygıyla selam vermişlerdi. Leydi Gytha açılan kapının önünde lordu beklemiş, yanına yaklaşan abisinin koluna girmişti. Godwinson kardeşler sarayın tüm havasını birdenbire daha da zarif kılmışlardı. Hizmetliler yasak olmasına rağmen bu iki kardeşin ihtişamını izlemeye dalmışlardı. Lord Harold, davete özel dikilmiş olan siyah işlemeli kraliyet üniformasının içerisinde öyle güçlü gözüküyordu ki, onu tanımayan bir kasabalı dahi bu adamın soylu olduğunu anlayabilirdi. Yakasına iliştirilmiş altın haç ve yanına dizilmiş askeri nişanesi madalyalarıyla tüm kudreti uzaktan dahi göz almaktaydı. Abisinin kolunda ilerlemekte olan leydi, beyaz altın işlemeli elbisesi ve büyük beyaz tören şapkası ile her zaman ki zarafetine yakışır bir şekilde göz kamaştırıyordu. Öyle ki kar küremekle görevli askerler dahi bu güzelliğin karşısında güçsüz düşmüşlerdi. Özellikle Gytha üzerlerinde gezinen gözlerden zevk almaktaydı, hele ki leydi koordine bir şekilde kar küremekte olan askerlere göz kırptığında koca adamların birbirlerine takılmasına vesile olunca aldığı zevk daha da katlanmış ve boştaki elini ağzına götürerek küçük bir kahkaha atmıştı ta ki abisi beline küçük bir çimdik atana kadar:
ŞİMDİ OKUDUĞUN
QUERENCIA [sekai]
Ficción históricaTanrı yukarıdan çocuğunu izliyor, zamanın akrebini avuçları içerisinde paramparça ediyor, Tanrı yukarıdan çocuklarını izliyor, aynı hatanın ateşine düşmeleri için gün sayıyor. Gök tüm şiddeti ile sarsılıp gri bulutlarını yeryüzüne doğru indiriyor, T...