T.S. 165 (TÜREYİŞ'TEN SONRA 165)
Pelerininin başlığını iyice yüzüne indirdi. Onu tanıyanların ne zaman nerede ortaya çıkacağı belli olmuyordu. Tedbiri elden bırakamazdı.
Girişteki bankonun arkasında ondan bir cevap bekleyen satıcı kadın, "Neye karar verdiniz?" diye sordu. Kadın konuşana kadar dakikalardır sustuğunu fark etmemişti. İrkilip kendine geldi.
"Hançer."
"Modellerimize bakmak ister misiniz?"
Satıcının gösterdiği dolaba baktı. Onlarca farklı model silah düzenli bir şekilde dizilmişti. Hançerlerin olduğu rafta parlak taşlarla süslenmiş bir sürü seçenek vardı. İkinci sırada yarı yarıya parlayan taşsız bir hançeri işaret etti. Muhtemelen içlerinde en ucuz olan da yine bu hançerdi. Parelam çeliğinin pürüzsüz yüzeyi dükkânın camlarından yansıyan ışıkta parlıyordu. "Bunu istiyorum."
Karşısındaki onca seçenek arasından böyle basit bir şey seçmesi satıcıya tuhaf geldiyse de kadın tek kelime etmedi. Hançeri dikkatlice alıp deri kılıfına yerleştirdi ve gülümseyerek ona uzattı. "Umarım kullanmak zorunda kalmazsınız."
"Yeryüzünde savaşın olmadığı bir yer söyle," dedi kendine hâkim olamayarak. "Belki o zaman kullanmama gerek kalmaz."
Genç kadın bozulmadı. Aksine, yüzüne anlayışlı bir gülümseme yerleşti. Ah, bu daha kötüydü. Biri size böyle baktığında öğüt vereceğini bilirdiniz. Ama kadın öğüt vermedi. Uzatılan ücreti alırken bakışları dikkatle pelerinin altında gizlenen yüze odaklandı. Bu bakışlardan rahatsız olarak pelerinini biraz daha öne çekti. Belki de kafasına çuval geçirerek gezmeliydi.
"Buralarda harita alabileceğim bir yer bulunur mu?" Nodra'ya daha önce de gelmişti. Uzun yıllar önce. Belki elli yıl kadar önce. Ama bu süre zarfında çok fazla seyahat etmişti. Gitmek istediği yere hangi yoldan ulaşabileceğine emin olamıyordu. Yeni yolları da gösteren bir harita alabilirse her şey daha kolay olacaktı.
Kadın çoktan arkasını dönmüştü. Ok başlarının olduğu rafı düzenliyordu. Arkasına bakmaksızın "Duymadın sanırım," dedi. "Yetkililer bütün haritaları toplattı."
Kaskatı kesilen bedenine söz geçirebilince tezgâha bir adım daha yaklaştı. "Toplattılar mı? Neden?"
Gümüş ok başlarının üzerindeki kabartmalar karışık görünüyordu. Onları yan yana dizmeye ara verip omzunun üstünden arkasına bakan satıcı huzursuz görünüyordu. "Kral Olev öldürülmüş. Sorumlusunu bulana kadar kıtaya dair bütün bilgiler erişime yasaklandı."
Kalbinin sesi kulaklarını uğuldatırken hançer kılıfını beline tutturdu. Kral Olev ölmüş olamazdı. Dükkan kapısının açıldığını haber veren ziller ötünce o tarafa baktı. Kumral saçlarını at kuyruğu yapmış güzel bir kız masmavi gözlerini kırparak tezgâha yaklaştı. Satıcı kadının yüzünde azarlayıcı bir bakış vardı, kaşları çatılmıştı. "Yüzündeki ifadeyi hiç beğenmedim, Felia." Felia diye hitap ettiği kızın üstünde savaşçıların giydiği tarzda uzun kollu dar bir bluz ve dar siyah bir pantolon vardı. Gövdesinin üst kısmını saran silah askıları tehditkâr görünüyordu.
Felia kollarını tezgâhın üstüne yaslayarak öne eğildi ve bu hareketiyle haylaz çocuklara benzedi. "Hiçbir suçum yok! Teğmenin emri."
Satıcıyla kızın konuşmalarına kulak misafiri olurken gerildi. Anlaşılan Felia yerel kuvvetlerin bir üyesiydi. Bu da potansiyel tehdit olduğu anlamına gelirdi. Kaçtığı tehlikelerin başında yerel denetim askerleri geliyordu. Derhâl buradan çıkmalıydı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KÜLKURDU | SYREN EFSANESİ 1
FantasyWattys2021 Yarı Finalist Kazananı! WattpadFantasy TR Okuma Listesinde! Ona birçok isim verilmişti. Ancak uzun yıllar hain damgasıyla yaşadığından kendi adına bile yabancı olmuştu. Onu öldürmek isteyen koca bir kıta ve binlerce yver vardı. Kaçak haya...