BÖLÜM 21

122 17 2
                                    

     Balo, sarayın girişinden başlayıp uçuruma bakan arka bahçeye kadar yayılmıştı. Avena, kalabalığın sürüklemesine kapılıp kendini arka bahçede bulduğunda Ywa'nın ihtişamı ayaklarının altına serilmişti. Şehir soğuk ve gri görünüyordu ama ışıl ışıl parlıyordu. Tıpkı kraliçeleri gibi, dışarıdan bakınca hayat dolu ancak içten içe çürümüş bir ülke.

     Bir garson yanına yaklaşıp ordör masasını önüne itti. "Biraz tart almaz mısınız?"

     Adamla göz teması kurmamaya özen göstererek elini gelişigüzel salladı. "Hayır, teşekkürler," diye kestirip attı. Garson masayı iterek uzaklaştı.

     Avena etrafını inceledi. Davetliler sohbet ediyor, yiyip içiyor ve müziğin ritmine göre sallanıyorlardı. Telli ve üflemeli çalgılardan oluşan müzisyen ekibinin parelam gücüyle arttırılmış sesleri alanda yankılanıyordu. Her şey fazla gösterişli görünüyordu. Ve dışarıda yverler ölürken soyluların böyle rahatça eğlenebilmesi midesini bulandırıyordu. Alanın kenarında dikilirken dikkat çekmemek için ışıklardan uzak durdu. Birileri ona bakıyordu. Bazı lordlar ellerindeki içecekleri havaya kaldırarak ona selam veriyordu. İfşa olduğundan endişeleniyordu ama bu adamların tek istediği genç leydiyle bir kadeh içmekti. Bütün girişimleri görmezden geldi.

     Kraliçe Alcanna, kuyruklu elbisesini peşinde sürükleyerek merdivenlerde belirdiğinde müzik sustu. Herkes kraliçeyi selamlamak için eğildi. Avena eğildiği sırada gözleri saçlarına takıldı. Altın tozu yavaş yavaş havaya karışıyordu. Göğsünde alevlenen panikle, Himme'nin gücünü geri çektiğini anladı. Vakit yaklaşıyordu. Kalabalıkla birlikte titreyerek diklendi. Ya her şeyi mahvedecekti ya da her şeyi düzeltecekti.

     Gücüne uzandığı sırada Kraliçe Alcanna davetlileri selamlıyordu. Sırayla hepsine hâl hatır soruyordu. Adımlarını geri geri atarak sırasını olabildiğince ertelemeye çalıştı. Zaman kazanması gerekiyordu. Külkurdu kimliği her an gözler önüne serilebilirdi. Elinde silah olarak kullanabileceği hiçbir şeyi yoktu. Bu gece sadece parelam olacaktı.

     Balodaki kalabalık Avena'nın işine yarıyordu. Kraliçe, olabilecek en yavaş şekilde ilerliyordu. Devasa bahçenin köşesinde, gittikçe siyaha dönen saçlarını saklamaya çabalarken karanlığa minnettardı. Ve yverlerin bütün ilgisinin kraliçeye odaklanmış olmasına. Aksi takdirde çoktan fark edilmiş olurdu. Ama etrafta sivillerin olması aynı zamanda bir problemdi. Avena gücünü kontrol etmeyi başaramazsa birçok kişiyi öldürebilirdi.

     "İçeri girmeyi başarmışsın."

     Alcanna tam karşısında duruyordu. Uzun kumral saçları kalçasından aşağı uzanacak şekilde açık bırakılmıştı. Kuyruklu elbisesi dökümlü bir kesime sahipti. Açık kahverengi gözlerini direkt olarak Avena'nın üstüne dikmişti. Biraz önce bahçenin diğer ucunda bir grup diplomatla konuşuyordu. Avena bundan emindi. Orada olduğunu nasıl fark etmişti? Anlaşılan Himme'nin gücü tamamen silinip gitmişti. Yverler ona bakıp şaşkınlık, nefret ve hayranlık karışımı sesler çıkarıyordu.

     Rahat bir şekilde gülümseyen kraliçe "Pek konuşmuyorsun," diyerek ellerini kalçasında birleştirdi. "Bir misafir olarak çok görgüsüzsün. Bir selam vermeyecek misin? Karşında bir kraliçe duruyor." İki yanında duran kemperler kılıçlarıyla hazırda bekliyorlardı. Ama kraliçe onlara saldırı emri vermedi. Meraklı bakışları karşısındaki kızı süzmekle meşguldü. Güzel bir kadındı. Avena onun bu kadar güzel olmasını beklemiyordu. Ondan bahsederken genellikle vahşi olduğu söylenirdi. Hiç kimse onun ne kadar güzel olduğundan bahsetmiyordu.

     Güzel de görünse bir kötüydü. Avena'nın mezarını kazanlardan biriydi. Ve bir şekilde fgrenlerle bağlantılıydı. Bu da elini çok fazla kana buladığı anlamına geliyordu.

KÜLKURDU | SYREN EFSANESİ 1Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin