* kitabın playlistinin linkini hesapta bulabilirsiniz *
"Louiiss! Naber bebişim?" içeri neredeyse koşarak giren esmer oğlan dolayısıyla dikkatleri kendine topladı ve neşeyle arkadaşının yanına ulaştı.
"Ne var yine Zayn? Senin sevgilin yok mu ya git onunla takıl."
"Noldu kıskandın mı?" Louis gözlerini devirince devam etti. "O prova yapıyor şu an. Sana kaldım yani." diyerek Louis'ye göz kırptı. Bu en sevdiği şeylerden biriydi: Louis'yi sinir etmek.
"Hem hemen kovma beni, sana ihtiyacım var. Annen bir sonraki ders sınav yapacağını söyledi ve bil bakalım kimin edebiyatı bok gibi?" konuşmaya devam ederek kendini açıkladı Zayn.
"Tahmin etmeme gerek yok, senin hiçbir dersin iyi değil zaten."
"Kalbimi kırıyorsun ama yakışıklı."
"Zayn uzatma, antrenman yapmam lazım şu an sana yardım edemem."
"Daha ne istediğimi söylemedim ki."
"Sanki seni tanımıyorum, kopya isteyeceksin işte. Oksijen harcama bile. Çalış geç şu sınavları bir kere de." dedi Louis ve önüne döndü. Futbol takımı, antrenmana hazırlıklı bir şekilde kaptanın komut vermesini bekliyordu, bu yüzden Louis onlara "Çalışmaya başlayabilirsiniz gençler." dedi. Hemen arkasında ona acıyan gözlerle bakmaya çekinmeyen Zayn ise "Aslında biliyor musun? Sana birini ayarlasak tüm bu gıcık, sessiz, tüm hayatı futbol olan çocuk havaların da dağılır." dedi.
Louis ona susacağından emin olduğu okkalı bir cevap verecekken, spor salonu kapısı büyük bir gürültüyle açıldı ve içeriye okulun müzik kulübü üyeleri teker teker doluştu.
"Bunların burada ne işi var şimdi?" dedi artık sinirleri tepesinde olan Louis.
"Ne işleri var bilemem ama benim bir tanesiyle önemli bir işim var, izninle." Zayn Louis'nin yanından geldiği hızla ayrılıp elinde bateri çubuklarıyla kalabalığın içinde dikilen erkek arkadaşı Liam'ın dudaklarına uzun bir öpücük kondurdu. Louis gözlerini devirerek sevgilisiyle hasret gideren Zayn'in peşinden topluluğun yanına gitti. Elinde çeşit çeşit enstrümanlarla karşısında duran öğrenci grubuna baktı. En önlerinde liderleri gibi duran kıvırcık saçlı çocuğa doğru ilerledi. Annesinin dersinde birkaç kez yüzünü görmüş olsa da adını bile bilmiyordu.
"Neden geldiniz?" Ellerini göğüsünde kavuşturarak mavi gözlerini diktiği yeşillerin sahibine imalı bir tonda sordu. Sağ elinde çello, sol elinde arşe tutan çocuk kararlı bir tonda cevapladı Louis'yi.
"Yirmi sekiz kişiyiz ve müzik odası on beş kişiyi ancak alıyor. Kliması da bozuk. O yüzden Bayan Perry burada çalışabileceğimizi söyledi. Koç Corden da izin vermiş. Sanat ciddi bir konudur, o yüzden isteseniz de istemeseniz de saha bizim." Elindeki çellonun biraz açık pikini yere dayayarak salyangozundan tuttu.
"Sanat ciddi bir konu da spor değil mi? Burada antrenman yapıyoruz görmüyor musunuz? Bahçede falan çalışın burada yeriniz yok." Kıvırcık çocuk Louis'nin yükselmeye başlayan sesine karşın arkasını dönerek diğerlerine baktı. Destek istediği belliydi. Boynuna astığı gitarla birkaç adım arkada duran sarışın çocuk, ağır bir İrlanda aksanıyla konuşmaya dahil oldu.
"Bence Koç Corden'ı çağıralım arkadaşlar kavga çıkmasın boş yere."
"İyi fikir sarışın. Malik, iki dakika şu çocuğu rahat bırak da koçu çağır." diyen Louis, Zayn'e alaycı bir ifadeyle bakıyordu.
"Tek yaptığın şey bana karışmak zaten. Diyorum bir sevgili yap diye ama nerde."
"Zayn sırası değil siktir git bul koçu sinir etme beni." Harry, dişleri arasından konuşarak küfür eden Louis'ye iğreniyormuş gibi baktı sonra da kafasını iki yana sallayarak Louis'nin Zayn'e küfür etmesine gayet alışık olduğu için rahat olan Liam'a baktı. İşini halledip buradan bir an önce çıkmak istiyordu. Zayn ise her zamanki gibi soyunma odasında uyuklayan koçu çağırmaya gidiyordu.
Sarışın İrlandalı tekrar oluşan sessizliği bozarak kendini tanıttı.
"Bu arada tanışalım, ben Niall. Kaptanımız da Harry. Sen de Louis olmalısın, namını duymuştum."
"Evet evet. Bunlara gerek yok. Koç nerede kaldı?" soyunma odasına doğru dönerek aranan bakışlarla etrafını taradı. Kısa süre sonra yumruk yaptığı elleriyle gözlerini ovuşturarak onlara doğru gelen tombul koçu ve yanında yürüyen bayık bakışlı Zayn'i gördü. Bir iç çekerek tekrar önündeki müzisyen kalabalığına döndü.
"Beni uykumdan uyandıracak kadar neyi paylaşamadınız çocuklar?" Koçun esneyerek söylediği şeye cevap vermek için Liam atıldı.
"Burada çalışabileceğimizi söylemiştiniz ama takımınız müsaade etmiyor."
"Ah, hatırladım. Bir karışıklık olmuş olmalı. Bayan Perry de burada çalışacağınızın haberini vermişti. Meleklerim, sizin işiniz acil mi?" Sarı saçlarını savurdu koç, üstündeki Corden'ın Melekleri formasıyla kontrast oluşturan mavi gözlerini takım kaptanına dikerek.
"Evet. Festival haftasına az kaldı. Rezil olamayız. Özellikle de diğer okullara karşı."
"O zaman bölüşeceğiz. Beni uyandırdığınız için cezalısınız. Bir saat müzik grubu bir saat de futbol takımı burada çalışacak. İkiniz de birbirinizi izleyeceksiniz. Cezanız bu olsun. Gözüm üstünüzde." İki parmağını önce gözlerine sonra da çocuklara götürerek gözdağı vermekten de çekinmemişti koç. Tekrar soyunma odasındaki yerine dönerken arkasında bıraktığı şaşkın kalabalığı umursuyor gibi bir hali yoktu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
In Case You Need Me
Hayran KurguCW: smut, argo, içki... w/ @larrylovebot28 Hayatı futbol olan bir Doncaster çocuğu ve çellosundan başka bir şeyle ilgilenmeyen bir Cheshirelı. Yolları kesişince en güçlü iki duyguyu da hissedecekler, nefret ve aşk. Diğer bir elde de destekçi bir İr...