Kayıp Mutluluk -8-

156 34 2
                                    

-"Jack Anlatıyor..."

"Kimsin sen. Neden burdasın. Beni neden hayata bir kez daha bağladın." Bunları şuan karşımda kesik kesik nefes alan kızın yüzüne bağırarak söylemek isterdim. Yumuşak koltuğa sırtımı yaslayarak ona baktım. Ay ışığı teninin üzerinde parlıyordu. Şu an ki sakin ve kontrollü hali onu mahsun bir çocuğa dönüştürmüş herşeyden soyutlamıştı. Ayağa kalkıp ona doğru ilerledim. Her adım anlayamadığım bir bağımlılığa sürüklüyordu beni. Yaklaştıkça uzaklaşamayacağım bir bağımlılık. Saçları pürüzsüz yüzünün üstüne düşmüş. Anlında küçük terler birikmişti. Ona dokunmak ateşte yanmak gibi olacaktı ve buna rağmen elimi saçlarına götürüp ona dokundum. Beni ilk gördüğünde ona nasıl zarar verdiğimi fark ettiği halde benden vazgeçmemesi nasıl bir aptal olduğunu kanıtlıyordu zaten. Şimdi ona dokunurken onun hissettiği acının fazlasını hissediyorum. O yanlış insan değil, bende doğru insan değilim. Hala insanlığını kaybetmememiş ve ona bundan benim için vazgeçmesini isteyemem. Elimi saçlarından ayırırken bende yarattığı bu duyguya lanet okudum...

"Aptal kız! Duvara yumruk atarak ne kanıtlamayı düşünüyordu acaba! Herşeyiyle bu kadar şapşal olmayı çok iyi beceriyor. Küçük bir çocuktan hiçbir farkı yok. Tatlı küçük bir kız çocuğunun verdiği o garip mutluluğu veriyor olmasına da anlam veremiyorum. Sinirli olduğunu zannediyor. Evet sinirli ve kontrolsüz. Üstelik sigara kullanıyor. Dik kafalının da biri aynı zamanda. Pespembeyken aynı zamanda karanlık. Bana karşı bişeyler hissediyor olması çok hiçten. Ona asla düşündüğü gibi yaklaşmam. O ne kadar karanlık olursa olsun, içinde onu kendine çevirecek gücü var ve biz ona hazır olana kadar hiç birşey anlatmayacağız." Dedim karşımda beni izleyen Alice'e. Bu pek duymak istediği şeyler değildi.
"Kendinde söylüyorsun jack. O bir kontrolsüz. Her an herşeyi öğrenebilir." Dedi. Onu kıskanıyor olması ona zarar vermediği sürece umurumda değildi.
"Böyle birşeyi kendisi dışında öğrenirse bunun sorumlusu tek bir kişi olacaktır."
"Ne yani, ona benim söyleyeceğimi falan mı sanıyorsun.?" Diye bağırdı.
"Ses tonun için seni bir kez daha uyarmayacağım." Dedim, ona zarar vermek olmasada korkutmak zorundayım. Konuşmak yerine dün geceden beri oturduğum koltuğun üzerine oturup bakışlarını onun üzerine çevirdi.
"Ona dikkat et." Diyip çıktım odadan.

Garip bir sabah. Grinin en albenili tonu. Serin havada insanların uçuşan etekleri, kravatları bile bana dönüp bakmalarına engel olmuyordu. Çoğunun hissettiklerini öğrenmek için özel bir gücünüzün olmasına gerek kalmıyor.
"Günaydın jack." Diye bir ses geldi arkamdan.
"Ne işin var burda."
"Dün senden haber alamadım." Diye ciyakladı. Bu kız neyine güveniyor anlamıyorum.
"Bana bak hemen git burdan."
"Neyim ben senin tek gecelik kadının mı?" Diye bağırdı sokak ortasında. Bileğinden tuttum ve onu ara bir sokağa çekip duvara yasladım. Dudağımı ona yaklaştırdıkça inlemesi midemi bulandırmıştı. Iyice sokulduktan sonra yön değiştirip kulaklarına ulaştım ve sessizce fısıldadım.
"Eğer bunu bir daha yaparsan sana ikinci bir şans vermem." Sesi kesilmişti. Nefes aldığını bile sanmıyorum. Geri çekildiğimde koşarak uzaklaştı. Ellerimi tekrar duvara yaslayıp gözlerimi sımsıkı kapattım.
"Ona bunu yapamazdın." Gözlerimi açtığımda karşımda Alice duruyordu. Onun haklı olması hissedeceğim en berbat duyguydu. Elimi cebime sokup güldüm.
"O kız umrumda bile değil. Onun diğerlerinden hiçbir farkı yok. Senin gibi." Diyip yürümeye başladım. Havanın bütün griliği, simsiyah olup içime girmişti. Yağmur yağıyordu ve ilk defa üşüyordum. Sokaklar boşaldı, kapılar kapalı. Adımlarım gittikçe daha çok yavaşlıyordu.
"Asla, asla ve asla. O benim olmayacak. Bunun için herşeyi yapacağım."diye bağırdım.
Asla...

Kayıp MutlulukHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin