Her gecenin gündüzü olduğunu biliyoruz. Her derdin de bir devası vardır elbet. Yeni bir gecenin gündüzüne kavuştum. Tek değişen karanlığın yerini aydınlığa bırakmasıydı, yoksa boğazımdaki düğüm hala yerini koruyor. Bugün buradaki son gündüzüm. Güneş daha doğru düzgün doğmamış. Etraf beyazın tonlarında çoğu şey hala uyuyor. Yataktan kalkıp camdan dışarıya baktım. Ormanda geçirdiğim ilk gece fena değildi. Saçımı toplayıp dışarı çıktım. Ryan hala bıraktığım yerde uyuyordu. Yanına yaklaşırken aniden uyanıp savunma pozisyonuna girdi. Geri geri gidip;
"Hey, hey, sakin." Dedim.
"Sen miydin? Burada olduğunu unutmuşum. Nasıl rahat uyudun mu?" Dedi gülümseyerek.
"Evet ben iyi uyudum ama sen aynı şeyi söyleyemezsin sanırım." Dedim kaşımı yukarı kaldırarak.
"Ben ormanların adamıyım beni dert etme. Sen burdasın sanırım. Benim gitmem gerekiyor. Akşam güzel bir yemek yiyelim birlikte tamam mı?" Dedi.
"Tamam. Burada olduğumu kimse bilmesin. Lütfen." Dedim. Ve herkesin haberinin olacağınıda çok iyi biliyordum.
"Tabi kii, dikkat et" dedi ve ormanın içinde kayboldu.
Dün oturduğumuz ateşin başına geçip yere çöktüm. Buraya geldiğim ilk günler geldi aklıma Alice, James ikilisi, Jack ve grubu, yeni ev. Bunları bu kadar benimseyeceğime ihtimal bile vermiyordum ama gideceğimi biliyordum. Ve gidiyorum..
Ağlamayacağım söz verdim kendime, ama bir daha güleceğimide zannetmiyorum..Yeterince oturdum yerde. Annem görse çok kızardı bana. Ellerimden destek alarak kalktım ve karavana girip yatağın üzerinde ki çantamı sırtıma takıp hırkamı elime aldım. Karavanın kapısını arkamdan çekip dışarıda ki sandalyelerin birine oturdum. Çantamdan dünden hazırladığım bir mektubu çıkarıp son kez okudum.
"Merhaba Alice. Şuan bana ne kadar kızgın olduğunu biliyorum. Bana kızma Alice. Sen benim tek kız arkadaşım ve kardeşim gibisin. Seni seviyorum. Ve James merhaba adamım seni ve şakalarını çok özleyeceğim. İnan bana sen harikasın. Kendine ve Alice dikkat et. Ryan, duygusal adam. Benim büyük destekçim, anlayışlı dostum. Senide özleyeceğim. Anne ve baba sizi üzdüysem üzgünüm ama bende çok üzüldüm sanırım herşeyin böyle olması gerekiyordu. Kendinize iyi bakın sizi seviyorum.
Selam jack, bu mektup eline geçmişe eğer seni son kez görememişim demektir. Seni bir kez görsem vazgeçmeye hazırdım bu saçma fikrimden. Seni bir daha göremesem de hep hissedeceğimden emin olabilirsin. Sen herzaman hayallerimdeki başrolü oynayacaksın. Özleyeceğim seni, sesini, hep hayal ettiğim gülüşünü sana özenmeyi özleyeceğim. Kendine benim için dikkat et olur mu? Seni seviyorum.."Bu kadar duygu harmonisi bünyeni kötü etkiliyor. Kağıdı özenle katlayıp masanın üzerine koydum üzerine de bir taş koyup kaybolmayacağından emin olamak istedim. Ve zaman geldi. Yürüdükçe ağırlaşıyor bacaklarım, taşıyamıyorum. Her adımımda, her geride kalan dev ağaçlarda mideme ağır sancılar giriyordu. Jackle karşılaşsak ve beni alıp götürse diye düşünürken gittiğim tek yer bir otoyol oldu. Yolun kenarında ağır ve düşünceli düşünceli yürürken yanıma bir araba yaklaştı bir kaç kez korna çalınca dayanamayıp;
"Ne var ne istiyorsun benden!" Diye bağırarak döndüm arkamı dönmemle bir kraliçeyle yada yere indirilmiş bir melekler göz göze geldim. Bu kız insan olamaz. Böyle bir güzellik olamaz. Ben hala şaşkınca ona bakarken oda;
"Gideceğin yere bırakmamı ister misin?" Diye bağırdı.
"Yürüyebilirim, sağol." Dedim ve tekrar yürüdüm. Bu güzellikte bir melek sizi arabanıza davet ediyor ama siz aptallığınızın kurbanı oluyorsunuz.
"Saçmalama öleceksin." Diyince doğru söylediğini ve böylesine bir fırsatı kaçırmam gerektiğini anlayıp arabaya bindim. Çantamı arka koltuğa bırakıp koltuğa yayıldım.
"Gerçekten sadece yürüyor muydun?" Diye sordu. Şimdi ben nasıl bu kraliçe surata annemle tartıştığım için Ryan'ın yanına gittiğimi, Jack'i özlediğim için bu şehirde fazla kalamayacağımı, ilk kez acı çekerek buradan ayrıldığımı, arkadaşlarımı yüzüstü bıraktığımı hangi dille anlatsam anlar ki beni. Anlamaz. Kimse anlamaz.
"Evet" dedim sadece.
"Peki, nereye gidiyoruz?" Çok soru soruyor, çok..
"Bilmiyorum." Dedim.
"Ben Abby."
"Memnun oldum Abby. Bende lisa, lisa black." Dediğim an yüzü ekşidi.
"L I S A B L A C K" diye sertçe tekrarladı iğrenir gibiydi. Adımı sevmemiş olabilir anlarım ama soyadımla ne derdi vardı anlamadım.
Bir daha da konuşmadı. Hava kararırken acabalar artmaya başladı. Acaba Ryan mektubu görmüşmüdür? Acaba beni merak etmişler midir? Acaba jack geri dönmüşmüdür ben gidince? Abby düşünceleri mi okumuş gibi;
"Giden için daha zordur herşey. Geriye kalanlar bütün olur, birleşir unuturlar. Ama gidenin kendinden başka acı hatıraları kalır yanına onunla da nereye giderse gitsin yanlızdır. Unutmaz daha çok yaşar. Senin için şuan herşey daha zor belki ama sende uzun zaman sonra yeni simalara alışacaksın ve bir çok şey yaşatacaklar sana. Hatta belki yaşadığın herşeyden daha zor olacak, kim bilir belkide daha kolay olacak... Hayatla ve onun oyunlarıyla bir kez daha yüzleşip onun kurallarına göre oynayacaksın. Oyunu kazanmana yine tek bir hamle kalırken sen yorulduğunu zannedip bırakacaksın ve 1-0 kaybedeceksin.."dedi.
Evet, bu garip kraliçe suratında dediği gibi 1-0 hayat önde."Şimdi seni bize götüreceğim bu gece benimle kalabilirsin yarında ne olacağına balarız." Dedi gülümseyerek.
Bu kız gülümserse hayır demek imkansız oluyor. Kabul edince evine doğru sürdü arabayı. Karanlık bir mahalleye girip arabayı durdurdu. Abby inince bende indim. Ve arkasından yürüme başladım bir kaç merdivenden sonra kapının önüne geldik. Abby kapıyı açtı sonrada evdeki bütün ışıkları açıp beni içeri davet etti. Utana sıkıla içeri girince bir kez daha şok oldum. Ev dışarıdan harabe içeriden şahane. Bu nasıl bir kız anlamıyorum.
"Hoşgeldin" dedi gülümseyerek.
"Sağol. Herşey için." Dedim.
"Hadi içeri geç bende güzel birşeyler hazırlayacağım." Diyip mutfağa girdi. Bende sakın olduğunu hissettiğim ilk odaya girdim görünüşe göre doğru adresteydim. Etraf mavinin tonlarında, her tarafta çerçeve ve aynı kişinin resimleriyle doluydu. Biri Abbydi ama diger tanrıçayı daha önce hiç görmemiştim. Masanın üzerindekini elime almış bakarken Abby'nin nefesini ensemde hissettim.
"Üzgünüm ben sadece bakıyordum." Rezil olmuştum.
"Önemli değil. Kardeşim Rozalina. O öldü."
"Çok güzel biriymiş, onu tanımayı isterdim." Dedim.
"Evet mükemmeldi. Ona bunu yapanı da onun yanına göndereceğim." Dedi gülümseyerek. Bu kadar mahsumca gülmüş olmasaydı onu ciddiye alabilirdim.
Yemeğimizi yiyip Abby'nin benim için hazırladığı odaya girdim yatak o kadar ilgimi çekiyordu ki hemen yatağa girdim. Yeterince yorgun olduğum için sadece Jack'i düşünebilirdim. Diğerlerinide düşüneceğim elbet fakat daha sonra..
Iyi geceler herşeyden uzak ilk gecem...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Kayıp Mutluluk
Misterio / Suspenso"Inatçı huzursuz bir kız, sakin sert bir çocuk. Karmaşık bir aşk hikayesi. Umutları, varoluşları ve gerçek kimlikleriyle yeniden doğan iki genç. Ihanet, sağduyu ve aşk." Merhaba! Üzerinde uzun süre çalıştığım hikayemi artık sizlerin huzuruna çıkara...