Medyada: Ryan ve lisa olacak D:
Şarkı sözleri: Pinhani-Dön Bak Dünyaya D:"Yalnız kaldıysan.. Kalkıp pencerenden bir bak.. Güneş doğmuş mu? Yağmur düşmüş mü? Dön bak dünyaya..."
"Herkes gitmişse.. Sakince arkanı dön bir bak.. Dostun kalmış mı? Aşkın solmuş mu? Dön bak dünyaya..."
Şarkı sözleri bazen ne kadar da manidar oluyorlar! Çoğu şeyi nede özenerek ifşa ediyorlar. ©
Onu görmeyeli tam 44 gün oldu. Artık ne okuldalar ne de onlara ulaşabiliyorum. Özlemek bile güzel geliyordu bir aralar, artık canımı acıtmaktan başka bişey yapmıyor saçma hatıralar. Hayal bile kuramıyorum onunla ilgili. Yüzünün silinmesinden korkuyorum hafızamdan. Elimde kalan son şey çünkü hafızam. Bu içtiğim kaçıncı uyku hapı bilmiyorum ama şimdi çok daha derin bir uyku için yalvarıyor gözlerim. Gözümü kapatmaktan da korkuyorum. Çünkü her karanlığa yakalandığımda onun acısını görüyorum. Benim yüzümden, bana yaklaştığı için acı çeken onu görüyorum. Zavallının tekiyim. 44 gündür hep aynı kabusu görmekten yoruldum. Bunun böyle sürmeyeceğini biliyorum ve bildiğim bir diğer şeyde uykuya yenik düşen gözlerim...
"Merhaba." diyerek elini uzattı Ryan. Nerden çıkmıştı ki şimdi. Sıkıntılı bir ses tonuyla;
"Merhaba."dedim ona.
"Çok yorgun görünüyorsun." Dedi. Şimdi elimi daha yumuşak tutuyordu.
"Evet, yorgunum." dedim kifayesiz bir tebessümle. Derin bir iç çekti. Sıkılmış gibi. Yada korkuyor gibi veya mecburmuş gibi. Hala ellerimi tutuyordu üstelik.
"Şimdi gidemezsin lisa." Histerik bir kahkaha attım. Gözlerimi devirerek bu acıklı sahnede olduğum için kendime gülüyordum. Ben bunların, bu anların insanı değilim. Ve kendim için çıkıp gitmem gerekirken nasıl olurda onlar için kalabilirim ki.
"Ahh! Ryan. Tabi kii gitmem. Sen nasıl istersen." Elbette ki dalga geçiyorum.
Şimdi sımkısıkı tutuyordu ellerimi. Sıkıyordu ve bu canımı acıtmaya başlamıştı.
"Neyin var senin.?" Bu ondan korktuğum için sorduğum bir soru değildi. O ağlıyordu ve bunu sorma gereği hissettim.
Aniden hava karardı yada belkide odaydı bulunduğumuz yer herneyse o şey veya yer zifirikaranlıktı. Elimdeki hafifliğe bakılırsa Ryan gitmişti. Ben karanlıktan asla korkmam. Bu saçmalıkta beni korkutamamıştı.
"Ryan. Orda mısın?" Diye seslendim nereye gittiğini bilmediğim karanlığa doğru. Sesimin yankısında başka hiçbir halt yoktu etrafta.
Karanlıktı ve kimseyi görmüyordum fakat bu karanlık hislerimide köreltmemişti. Arkamda birinin olduğunu hissettiğim an elim ayağım buz kesildi. Daha da kötüsü ne tür bişey olduğunu sığdıramıyordum hayal dünyama. Bana o kadar yakındı ki nefesi enseme çarpıyordu. Ve çarptıkçada tüylerim korkudan dimdik duruyordu. Gözlerimi kapattım, kapatmasamda çok bir fark olmayacaktı bu siyahın içinde ama yinede kapattım. Sonra aydınlık bir gökyüzü hayal ettim ve jack yanımdaydı. Hava esiyordu ama rahatsız etmiyordu. Çimlerin üzerindeydik ikimizde, bütün mevsim Jack'in kokusunu kıskanıyordu sanki. Elimi tutmak istedi, tam tutacağı sırada yine aynı acıyla irkildi. Bu sefer daha kötüsüydü. Derin derin nefes almaya çalışıyordu. Sonra yüzü soldu ve gözlerini kapattı. Bir dahada hiç açmadı. O gözlerini yumunca mevsim kışa döndü. Rüzgar ve tipi oldu sıcak esinti. Hala donuk gözlerle onun uyanmasını beklerken tüm vücudum titremeye başladı ve içimde büyüyen o dev dalgayla yeri göğü inleten bir çığlık kopardım içimde...
"UYAN ARTIKKK!!"diye aniden bağırdı biri.
Gözlerim yuvalarından uçaçaktı buna yemin edebilirim. Kalbim ağzımdan çıkıp buharlaşacaktı. Daha nefesimin kontrlonü sağlayamamışken Ryan elindeki bir bardak suyu uzattı bana. Titreyen ellerle onu almayı başarmıştım. Gözümden hızlı hızlı akan yaşları silmekle uğraşmazken beynimin içinde yankılanan çığlığı zaptetmeye çalışıyordum.
"Sen aklını mı kaçırdın!!" Dedim sinirle karışık çıkan sesimle. Bağırıyordum.
"Çok korktum seni aptal. Öldün zannettim."diye savunmaya geçince elimde ki su dolu bardağı suratına döktüm.
"Beni bir daha sakın bu şekilde uyandırma. Ölebilirdim."
Suyun verdiği ani şoktan sonra;
"İyi misin?"diye sordu. Cevap vermemem gerekiyor hatta onu kovmalıyım.
"Evet."dedim ani bir kararla.
"Üzgünüm." Zaten tam anlamıyla üzgün olman gerekiyor. Dememek için dilimi ısırdım.
"Herneyse."
"O artık yok. Ve bir daha da dönmeyecekler. Onun için mahvolmana dayanamıyorum." Dedi. Bu çocuk beni deli ediyor. Zaten bildiğim bu saçma gerçeklerin yüzüme vurulması, hemde bunun Ryan gibi zevzek beyinli birinin yapması canımı daha çok sıkıyordu. Üstelik bağırıyorduda. Ve beni DÜŞÜNÜYOR olması çok yoktan birşey.
"Bana ne yapmam gerektiğini söyleme. Bana bir daha onun hakkında yorum yapma. Beni düşünme. Ve bana sakın bir daha bağırma." Sanırım kendimi net bir şekilde ifade edebilmiştim.
"Basit bir kızsın sen. Aptalın tekisin. Senin jack için digerlerinden hiçbir farkın yok. Tek kullanımlık basit Lisa Black'ten başkası olamayacaksın onun için." Bu İğrenç ses tonunu ömrümün sonuna kadar unutmayacağımdan o kadar eminim ki. Gözlerimin alev aldığını hissediyordum. Ve bütün odanın etrafımda döndüğünüde. Kusabilirdim. Bu en doğal hakkımdı da İKi kez gözlerimi açıp kapattıktan sonra yere düştüm. Bilincim hala yerindeydi. İçimden ettiğim son bir dileğim vardı.
ASLA ama ASLA uyanmak istemiyorum..NOT:
----------
➰Desteğiniz benim için çok önemli. D: ➰
Bu bölüm hakkımda neler düşünüyorsunuz?
Lisa uyana bilecek mi?😔
Ryan'ın derdi ne?😳
Jack ve diğerleri nerede?😭Yorum yapmaktan korkmayın lütfen. Siz yorum yapın ki ben bişeyleri yapmaya çalıştığıma inana bileyim. Şuan bu yazdıklarımı hala sadece kendim okuyor olabilirim. Ama umarım beni fark edebilirsiniz.☺️ Teşekkürler.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Kayıp Mutluluk
Misteri / Thriller"Inatçı huzursuz bir kız, sakin sert bir çocuk. Karmaşık bir aşk hikayesi. Umutları, varoluşları ve gerçek kimlikleriyle yeniden doğan iki genç. Ihanet, sağduyu ve aşk." Merhaba! Üzerinde uzun süre çalıştığım hikayemi artık sizlerin huzuruna çıkara...