"Jia yeter sıktı artık ergen ergen tavırların söyle ne olduğunu sorunu çözelim kaç aydır gözüme bakmıyorsun!" yüksek sesim, annemi mutfaktan telaşla çıkartırken kavga ettiğimizi gördüğü halde geri çekilmesinden bize müdahale etmek istemediği belliydi.
2 buçuk aydır her şeyim saydığım kız kardeşim gözümün içine bakmıyordu ve bu bir süre sonra katlanılmaz bir hal almıştı. Öyle ki artık koridorda gördüğünde bile odasından çıkmaktan vazgeçiyor ve akşam televizyon izlemek için yanlarına gittiğimde odasına çekiliyordu.
"Bağırma bana! Ben istemez miyim eskisi gibi olmak, gözünün içine vicdan azabı çekmeden bakmak istemez miyim sanıyorsun?! Bana zaman vermeni istedim-" sinirden saçlarımı yolacak raddeye gelmiştim.
"Sana zaman verdim zaten! Her kavganın kırgınlığın sonunda gece sarılarak barışırdık biz! Ne yaptığımı bile bilmiyorum Jia... 2 buçuk ay oldu kafayı yemek üzereyim Namjoon bile biliyor ama bana söylemiyorsun!" Jia ağzını açmayıp yere çöktü ve hıçkıra hıçkıra ağlamaya başladı.
2 buçuk ay önce bunu yapsa benim de anında gözlerim dolar ve yanına oturup ona destek olurdum. Ama artık bu ağlamaları bile konuyu kapatmak için rol yapıyormuş gibi hissettiriyordu.
" Jia çok sıkıldım bu durumdan. Sorun gerçekten beni kıskanman mı? Sana iki buçuk aydır ne yaparsan yap seni seveceğimi söylüyorum, her şeyinle seni kabulleneceğimi söylüyorum. Ama sen ben hariç herkese anlatıyorsun! Sorun Jungkook mu? Sana bir şey mi yaptı söylesene Jia! " Jia ağzını açmadan zangır zangır titreyerek ağlıyordu.
Jungkook'un ona zarar vereceğini düşündüğümden değildi ama artık düşüncelerim ateş gibi her bir yana sıçramış, kontrol edilemez hal almıştı.
" Anlamıyorsun. Beni ne kadar zora soktuğunu bilmiyorsun. Konuşamam abi. Sana yapamam bunu nolur anla beni yalvarırım sana! " Elim ayağım sinirden boşalırken gözlerimi kapattım.
Ardından sakin olamayacağımı anlayıp hızla telefonumu kaptım ve evin kapısını sertçe çekip çıktım.
Üzülüyordum. Kardeşim gözlerim önünde eriyordu ve tutamıyordum, tutunacağı bir dal bile olamıyordum.
Eğer başına kötü bir şey gelseydi bunu Namjoon da bana anlatırdı biliyordum ama kafamda dönen cevapsız sorular beni çıldırtıyordu.
Telefonum çaldığında az önceki kavganın verdiği sinirle ve üzüntüyle açtım. Kim olduğuna bile bakmamıştım ama arkada oyun oynarken küfür eden Yoongi'nin sesini duyduğuma göre bizimkilerden biri olmalıydı.
"Tae, bebişim çok özlemişsin bizi ölüyormuşsun kahrından öyle dediler bana." Arkada devamlı bağırarak küfür eden Yoongi sustuğunda merakla bizi dinlediğini anlamıştım.
"Çoook özledim ya ne demezsin az sonra kaldırıma düşüp bayılacağım sana olan aşkımdan birtanem benim. " Her ikimiz de ironi yaptığımı biliyorduk ama birkaç cızırtıdan sonra sinirle telefonu eline alan Yoongi bunu anlamamış olmalıydı.
"Ne diyosun lan dalyarak" keko ağzıyla konuşması normalde beni kahkahalara boğarken şu an sadece ufak bir kıkırdama bırakmıştım.
"Jimin noldu lan buna yine ekmek aldı diye triplere mi girdi?" Yoongi duymadığımı düşünerek telefonu kendisinden uzaklaştırıp Jimin'e seslendiğinde bu sefer kahkaha atmıştım.
"Jia'yla tartıştık moralim bozuk biraz." kendimi açıkladığımda Jimin telefonu eline almış ve o da birkaç hışırtının ardından konuşmaya başlamıştı.
"Bizde toplanalım gel hadi oradan da lüneparka geçeriz bize yakın." Jimin heyecanla konuştuğunda gözlerimi havada gezdirip derin bir nefes aldım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Zoom - TK
FanfictionFizikçi Jungcook: Merhaba Taehyung ben Fizik öğretmenin Jungkook, mümkünse mikrofonunu kapatır mısın yoksa müsait bir yerine mi sokayım?