"Hara kızım bıraksana! " Jia kızının elinden kapmaya çalıştığı abur cubur için ağlayacak raddeye gelmişti."Bak şimdi izle de öğren bir çocuk nasıl tavlanır! " Jia'yı kenara ittirip elinde abur cubura salyasını bulaştırmaya çalışan küçük yeğenminin yanına gidip yüzümü şekilden şekile sokmuştum.
Hara da buna inanıp elinden jelibon düşürünce Jia kaplan gibi jelibon paketini yerden almış ve anında bitirmişti.
"Şu kadarcık paket için uğraştığın zamana bak. Bu kadar uğraşacağına markete gitseydin bundan 10 tane alırdın be! " Hoseok söylene söylene gelip telefondan oyun oynayan Yugyeom'un kucağına oturmuştu.
Liseden bu zamana kadar Yoongi ve Jimin Fransa'da, Namjoon ve Jin ise Hollanda'da nişanlanmıştı. Hoseok da Yugyeom ile sevgili olmuştu. Jia Hara adında 1 yaşındaki küçük bir bebeğin eblatlık edinmiş ve ona kendi başına bakacağını söylemişti. Ben ise Jia'ya yardım ediyordum.
Ressim çizmekten kopamadığım için ünlü bir mangaka olmuştum. Aynı zamanda da mimarlık yapıyordum. Günlük hayatım bunlarla çok doluydu ve ben herhangi bir ilişki aramıyordum.
Namjoon ve Jin de sonunda içeriden geldiğinde hep birlikte puflara oturmuş ve gökyüzünü izlemeye başlamıştık. Bugün Hara'nın doğum günüydü.
"Sizce de Jia milf değil mi? " Jimin'in bi anda ortaya attığı soruyla hepimiz kahkaha atmıştık.
"Tae de dilf oldu. Hepimiz yaşlandık, şaka gibi... " Jimin iç çeke çeke devam ederken bu durum beni de üzüyordu.
"Ne olacaktı gerizekalı 17 yaşında pipin havada mı gezecektin hep? " Jin'in dedikleri daha büyük kahkaha attırırken Jimin omuz silkti.
"En azından sikim kalkıyordu yakında o da kalkmayacak." yüzümü buruşturup iç çektim.
"Lise güzeldi. " hepsi sessiz kalıp bakışlarını endişeyle bana döndürdüklerinde öylece gülümseyip kafamı iki yana salladım.
Çalan kapı ile şaşkınca ayaklandım ve ilk kalkan kişi olduğum için her zamanki gibi kapıyı ben açtım.
Bugün ayrılık yıldönümümüzdü. Her yıl olduğu gibi bugün de bir buket papatya göndermiş ve yanında da özene özene uzuncs yazdığı bir mektup yazmıştı. Her zamanki gibi, bugün de okumadan çöp kutusuna atacaktım.
Tam çöpe ilerliyordum ki Namjoon beni mutfaktayken yakalamıştı.
"Kimmiş? " suyu kafasına dikip elimdekine göz atınca saklama ihtiyacı hissettim ve elimi arkama götürdüm.
"Hiç, önemli bir şey değil. " Namjoon iç çekip elimdeki mektuba uzandı.
"O yine, değil mi? " kafamı sallayıp dolu gözlerimi uzaklaştırdım.
"Taehyung 5 yıl geçti ve adam hala inatla sana yazıyor. Hiç mi merak etmiyorsun? " ediyordum. Ancak eğer öğrenirsem affederim diye korkuyordum.
"Affederim diye korkuyorsun. Evet biliyorum ama 5 sene geçti. 5 sene içerisinde görüşmeseydik biz bile birbirimize mektup yazmazdık ama adam her ayrılık yıldönümünüzde sana mektup yazıyor. Oku artık. " kafamı onaylar anlamda salladım ve iç çekerek mektubu açtım.
Namjoon bahçenin girişine yönelmiş ve güven verici bir şekilde gülümseyerek bana destek olmuştu.
Yalnız kaldığımda derin bir nefes alarak ondan gelen mektubu ilk kez okumaya başladım.
Selam sevgilim,
Böyle dersem kızar mısın bana?
Nasılsın bugünlerde? Gönderdiğim onlarca mektubu okudun mu? Yoksa hepsini okulda yaptığın gibi çöp kutusuna mı attın? O hallerin bile öyle güzel geliyordu ki bana... Keşke daha önceden hikayemi anlatsaydım diye içim içimi yiyor senelerdir.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Zoom - TK
FanficFizikçi Jungcook: Merhaba Taehyung ben Fizik öğretmenin Jungkook, mümkünse mikrofonunu kapatır mısın yoksa müsait bir yerine mi sokayım?