Önceki bölümü okuduğunuzdan emin olun 💜💜
Canlı derse girmek için kurduğum ama yaz tatili gelmesine rağmen hala kapatmadığım alarmım sabahın saat 7 buçuğunda çalınca yerimden zıpladım.
Saat 9'da başlayan canlı dersime 7 buçukta uyanıp Jungkook için süslenmiyordum kesinlikle.
Deli gibi tutulan boynumu ovuşturarak kafamı kaldırdım. Ben Jungcook'un kucağında masaya kafamı dayayarak uyuyakalmıştım o da etrafıma kollarını sararak ve kafamın üstüne yaslanarak uyumuştu.
Kafamı fazla hareket etmeden yana çektiğimde uyuyan yüzünü tekrar ve tekrar inceleme fırsatı bulmuştum.
Benlerine teker teker dokunurken her dokunduğum bende biraz daha gülümsüyordum. Dudaklarımı dudağındaki bene getirip küçük bir öpücük kondurdum ve beni sıkı sıkı sarmalayan kolları arasından zorlukla çıkıp tuvalete girmiştim.
İçeri tekrar girdiğimde Jungkook ortalıkta gözükmüyordu. Etrafa baka baka ilerlerken telefonum çalınca etrafa bakmayı kesip telefonu açtım.
"Güzel meleğim erken çıktığım için çok üzgünüm yeğenimin ateşi çıkmış Lisa da iş görüşmesindeymiş beni aradılar çıkmak zorunda kaldım!" panik olduğu nefes nefese kalan sesinden belliyken ben de endişelenmiştim.
"Tamam sevgilim bir sorun yok beni de haberdar et Jiwoo'nun durumundan." onaylarcasına birkaç mırıltı çıkarttı ve beni sevdiğini söyleyip telefonu kapattı.
Derin bir nefes alarak bir kez daha birlikte kahvaltı yapamadığımız için üzülmüş, ardından prenses Jiwoo'nun durumu kötüyken böyle bir şey düşünmek bencillik olduğu için kendime kızmıştım.
"Sevgilin gitti mi?" Annemin sesini duyduğunda başta sakince arkamı dönmüş, ardından dediklerini fark edip panikle titremiştim
"S-sen-" Annem elindeki çayı küçük sehpaya koyarken bir kere bile bana dönmeden kıkırdamıştı.
"Sen benim salak olduğumu düşündün sanırım oğlum? Üzgünüm bu ailedeki tek saf sensin." Her zamanki gibi anne-kız dayanışmasını yapıp beni gömdüğünde omuz silkmiş ve yalandan trip atmıştım.
"Ne zaman öğrendin? Jia mı söyledi yoksa?" gözlerim kısa bir süreliğine tezgahtaki poşetleri karıştıran kardeşime döndüğünde elini iki yana 'bilmiyorum' dercesine açarak odasına gittiğini gördüm.
"Oğlum kör koklayarak sağır yalayarak anlar Bay Jeon'a karşı ilgin olduğunu! Neyse artık bildiğimi öğrendiğine göre daha çok dikkat edersin eve getirirken." Benim bir şey dememe izin vermeden hızla televizyonu açmış ve sesini de sona getirmişti. Bu bizim evde 'konuşsan da artık sikimde değil' demenin diğer yoluydu.
Üzerimden kocaman bir yük kalkmış gibi hissetmiştim. Annem her ne kadar bana bir şey demese de ilişkimin absürtlüğü konusunda endişeleri olduğunun farkındaydım. Gay olduğumu ortaokuldayken ağzımdan kaçırmam sonucunda, başta şaşırmış ama ardından kabullenmişti.
Aşk konusunda her türlü şeye inandığını ve saygı duyduğunu, aşkın sevginin ve insanın gönlünü hoş eden her şeyin başka bir insanı rahatsız etmemesi gerektiğini de kızarak söylemişti.
Bu konuda herhangi bir sıkıntımız olmasa da öğretmenimle çıkmam ona da büyük bir şok yaşatmış olmalıydı. Belki de Jungkook ile aramızdakileri kısa süreli bir ilişki olarak gördüğünden bize karışmıyordu. Bu konuda ne kadar ciddi olduğumu en yakın zamanda Jungcook da yanımdayken anlatmalıydık. Gerçi, o hala birilerine söyleme konusunda fazla hassastı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Zoom - TK
FanfictionFizikçi Jungcook: Merhaba Taehyung ben Fizik öğretmenin Jungkook, mümkünse mikrofonunu kapatır mısın yoksa müsait bir yerine mi sokayım?