Wooyoung'un boynuna birkaç öpücük daha koymaya devam ederken mızmızlanmış ve benden uzaklaşmıştı.
"San birşey kokuyor."
Söyledikleri ile ondan ayrılmış ve kokuya odaklanmıştım. Anlamam ile hızla yanımızdaki ocağa dönmüş ve tam olarak altını kısamadığım için iyice pişerek yanan yemeğe ve nedensizce tencerenin etrafını saran alevler ile tutuşan mutfak bezine baktım. Hızla ocağın altını kapatarak Wooyoung'ı sıkıca belinden kavrayarak kucağıma almış ve mutfaktan çıkarken çaresizce Seonghwa'ya seslenmiştim.
"Seonghwa. Nerdesin lan?"
Kokuyu ve sesimi alan Seonghwa hızla bahçe kapısından içeri girerek bana ve kucağımdaki Wooyoung'a bakmıştı.
"Mutfak yanıyor."
Söylediklerim ile şaşkınca ve hızla mutfağa ilerlemişti. Bir süre sonra yangın alarmı çalmaya başlamış ve hafif hafif dumanlar çıkmaya başlamıştı. Wooyoung korkuyla bana sarılırken Mingi ve Yunho gelmişti. Şaşkınca bana bir bakış atarak mutfağa girmişlerdi. Bir süre sonra öksürerek mutfaktan çıkan Seonghwa'yı görünce rahatladım.
"Senin yapacağın işe tüküreyim San."
"Ne var?"
"Bir daha sakın mutfağa girme. Yemek falan isteyen yok senden."
"Sadece Wooyoung ile birlikte güzel bir yemek yapmak istemiştim."
"Yanında Wooyoung varken yemek yapmayı mı düşündün? Sonucu böyle olur işte. Wooyoung'a dalıp gidersin ve mutfak yanana kadar yemeği ocağın üzerinde unutursun."
"Tamam. Çok konuşma."
"Deliricem cidden."
Seonghwa sinirle ellerini saçlarından geçirirken biraz daha konuşursam o çok sevdiği silah koleksiyonu ile tek tek vücudumda delikler açabilirdi. Kucağımdaki Wooyoung'u koltuklardan birine oturturken etrafa göz attım.
Mingi ve Yunho ellerinde yanmış eşyalarla mutfaktan çıkmışlardı. Birlikte yaptığımız yemeğe Wooyoung hüzünle bakarken saçlarını okşayarak yanına oturdum.
"Üzülme güzel birşeyler sipariş ederiz."
"Ama onu birlikte yapmıştık."
"Daha sonra tekrar yaparız."
Salonda ötüp duran yangın alarmını susturmak için bir sandalyeye çıkarak tavandaki alarma uzanan Seonghwa en korkunç ses tonu ile "Deneme bile" demesi üzerine Wooyoung'a dönerek "Daha sonra da sipariş veririz" demiştim. Wooyoung kıkırdayarak kafasını sallamış ve yemek seçimini bana bırakmıştı. Mutfak kısmı hafif yanık olduğu için akşam için bol bol yemek sipariş etmiştim.
***
Orta sehpaya sipariş ettiğimiz tavukları bir güzel açmıştık. Wooyoung koltuk yerine altına bir yastık alarak sehpanın önünde yerde oturmayı seçerken ben de yanına yerleşmiştim. Kolasını açarak önüne koymuş ve elime kendi kolamı almıştım. O sırada mutfağı temizleme ve tamir etme işini üstlenen Mingi ve Yunho yorgunlukla kendilerini koltuklara atmıştı.
"Cidden yoruldum. Şimdi yemek yiyebilirim."
Mingi kollarını sıvayarak tavuklara dalmıştı resmen. Her iki eline aldığı tavukları bir ondan bir ondan yemeye başlarken Yunho koluna vurmuş ve "Yavaş ye önünden alan yok" diyerek sitem etmişti. Mingi de ona karşı dolu ağzıyla cevap vermeye çalışmış ama tek yaptığı ağzındaki tavukları saçmak olmuştu. Onlar öylece tartışmaya devam ederken yanımda usul usul tavuğunu yiyen Wooyoung'a baktım. Gülümseyerek ben de yemeye devam etmiştim.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Hidden Screet / Woosan
FanfictionWooyoung onu kitap okuduğu her anda izlerdi. Yani her gün. Çok sessizdi ve gizemliydi. Wooyoung onun bu duruluğuna aşık olmuştu. Gizli aşkıydı. Choi San onun gizli aşkıydı. Ama bu hikayede bir şeyler saklayan tek kişi Wooyoung değildi. _____ -Wo...