Alarmın sesi beynimin içine kadar işlerken hızla kalkıp cebimde kalan telefonumu çıkararak alarmı kapattım. Saat sabahın beşiydi. Telefonu yatağa bırakarak lavaboya gittim. Elimi yüzümü yıkayarak çıktım ve dolabı açarak yiyecek birşeyler bulmaya çalıştım. Ama pek bir şey yoktu. Bende hazır bir sandviç yapmaya karar verdim ve ekmeğin arasına ne bulduysam koymaya başladım. Ardından da masama oturup bir yandan sandviçimi yerken bir yandan da dünk derslerin tekrarını yapıyordum.
Bir saat süren bir tekrardan sonra çantamı hazırlayarak üstümü değiştirdim. Çantamı da alarak evden çıktım.
***
Bu sefer onunla bahçede karşılaştık. Okulun önündeki banklardan birinde oturuyordu. Ona yakın olan banklardan birine oturarak çantamdan defterimi çıkardım.
Bir süre sonra vücudunun hatlarını bitirmiş yüzünü çiziyorken saçında durdum. Saçları çok güzeldi ama ben saçındaki o küçük sarı tutamı siyah kalemle çizmeye çalıştığım için güzel durmuyordu. Sildim ve çantamdan sarı birşeyler bulmaya çalıştım. Bulduğum sarı fosforlu kalem işe yarayabilirdi. Siyah bir tükenmez kalem ile siyah kısımları tekrar çizip fosforlu kalemle sarı tutamı çizerek üzerine siyahla şekil verdim.
Uzun uğraş sonucu çizmeyi bitirince resmi kaldırarak bir göz attım. Defteri indirip banka baktım ama San yoktu. Etrafa bakındım ana aslında kimse yoktu. Zil çalmış olmalıydı. Hızla toparlanıp yukarı çıktım. Hoca girmeden derse girdim. Sırama geçtim ve dün yaptığımı yapmaya devam ettim. Yani kafamı sıraya koyarak onu izlemeye.
Derslerin çoğu bitmiş ve öğleden önceki tenefüse girmiştik. Lavaboya gitmek için hızla sınıftan çıktım. Erkekler lavabosuna dalarak kabinlerden birine girdim. İşim bitince tam çıkacaktım ki gelen seslerle elimi kapının kilit kısmında durdurdum. Birinin yere düşme ve acıyla inleme sesi gelirken bir iki gülme sesi duydum. Sanırım çıkmamam daha mantıklı olurdu.
"Gitmene çok üzüldük. Peki gitmeden önce yerine geçecek olan kişiyi seçtin mi Lee?"
Bu bizim sınıftaki Dehun'un sesiydi. O ve zorba arkadaşları yan sınıftaki Lee'ye yapmadıkları kalmamıştı ve şimdi onlardan kaçmak isterken yerini dolduracak birilerini mi istiyorlardı? Bunlar cidden fazla iğrenç insanlardı.
"Lütfen rahat bırakın artık beni. Size hiç kötü bir şey yapmadım bile bunu bana neden yapıyorsunuz?"
Dehun'un pis gülümsemesi kulaklarımı doldururken söylediği sözler ile ondan daha fazla iğrenmiştim.
"Eğlence için"
Sırf kendi eğlencesi için insanların hayatlarını mahvediyorlardı. Şaşkınlıkla geriye adımlarken ayağımın klozete çarpmasıyla sessizliğin içinde küçük bir ses yankılandı.
Şimdi mahvoldum.
"Kim var lan orda? Çık hemen."
Deli gibi kapıya vurulunca korkuyla daha fazla gerilemiştim. Açmak istemiyordum ama şu an bu kapıyı açmazsam kapıyı kırıp kafamı bu klozete sokma ihtimalleri çok yüksekti. Elimi klide götürerek kapıyı açtım ve dışarı çıktım.
"Wooyoung. İnsanların gizli gizli dinlememen gerektiğini sana kimse öğretmedi mi?"
Omzuma attığı elini olduğunca sıkarken geriye çıkmaya çalışmış ama becerememiştim. Benden uzun boyu ile tepeden bana gülğmserken acıyla yüzümü ekşittim. Yerde yatan Lee'ye bir bakış attım. Sanırım onu dövülmekten kurtarmış oluyordum. Ama karşılığında dövülen kişi ben olacaktım sanırım. Dehun bir bana bir Lee'ye bakarak daha fazla gülümsedi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Hidden Screet / Woosan
FanficWooyoung onu kitap okuduğu her anda izlerdi. Yani her gün. Çok sessizdi ve gizemliydi. Wooyoung onun bu duruluğuna aşık olmuştu. Gizli aşkıydı. Choi San onun gizli aşkıydı. Ama bu hikayede bir şeyler saklayan tek kişi Wooyoung değildi. _____ -Wo...