❇️-6-❇️

438 61 23
                                    

Kabinlerden birinde biri vardı ve tek umudum bana yardım etmesiydi.

Hâlâ arkamda olan ve bütün vücudunu bana yaslayan kişiden kendimi kurtarmaya çalışıyordum. Ama beni kabinin duvarı ile kendi arasında sıkıştırmaya devam ediyordu. Bir elini saçlarıma atıp geriye doğru çekiştirerek boynumu daha da açarken diğer eli de ceketimin altından gömleğimi çekiştirerek açtığı belimde gezdiriyordu. Yaslandığım yerden elimden destek alarak kendimi itmekten başka bir şey yapamıyorken o ise ayağıyla arkasındaki duvardan destek alarak kendini daha çok bana yaslayarak hareket etmemi engelliyordu.

"Ne bakıyorsun çıksana!" 

Duyduğum sesle çaresizlikle yalvardım.

"Lütfen yardım et!" 

Eğer kim olduğunu bile bilmediğim kişi giderse bütün umudum da giderdi. Birkaç hışırtıdan sonra gelen kapı sesi ile gözlerimden daha fazla yaş akmaya başlarken boğazımdan bir hıçkırık daha kaçtı. Arkamdaki çocuk açıkta olan boynuma bir iki öpücük bırakırken kendimden iğrendim. Daha dün olanların etkisi üzerimden geçememişken tekrar yaşamam canımı çok yakıyordu. Her iki anlamda da.

"Bence eğlenebiliriz."

Arkamdaki bedenin kulağıma fısıldadığı şeylerle koca bir hıçkırık daha koptu boğazımdan. Saçımı daha çok çekiştirmesi ile de küçük çığlık attım. Saçlarımda ki elini çeneme atarak kendine çevirmesi ile yüz yüze gelmiştik. Dudakları boynumdan çeneme doğru öperek ve iğrenç bir şekilde yalayarak çıkarken tam dudaklarıma yaklaştığı sırada duyduğum kapı sesi ile bir anda arkamdan hızla çekilmesi bir olmuştu. Yorgunlukla ve acıyla kendimi yere bıraktım.

"Ne yapıyorsun lan?"

Gelen bir iki sesten sonra tekrar kapı sesi gelmişti ve ben hıçkırıklarımla birlikte lavaboda tek kalmıştım. Kafamı az önce zorla yaslandığım kabinin duvarına koydum ve daha çok ağladım. Gerçekten bunları hak edecek hiçbir şey yapmamıştım. Güçsüzce dizlerime düşen elimi kaldırıp boynuma attım.

Yanıyordu ve acıyordu. Hem de çok.

Ne kadar süre orada oturdum bilmiyordum. Belki dakikalarca. Kalkacak gücü kendimde bulamıyordum. Kalkmak da istemiyordum. Bedenim hafiften titriyordu hem olanların hem de oturduğum soğuk zeminin etkisi ile. Başımda büyük bir ağrı hissediyordum ancak tepki vermiyordum.

Yine bir kapı sesi duydum. Bu defa duyduğum adım sesleri olduğum kabinin önünde durdu. Kabinin kapısı açıktı. Her kim geldiyse daha yeni beni kurtaran kişi olmalıydı. Üzerimdeki omuzlarımdan düşmüş olan ceketi düzeltti ve kapüşonumu kafama taktı. Omuzlarımdan tutarak beni yerden kaldırmaya çalıştı. Bende ona uyarak yerden kalktım. Kafamı kaldırıp yüzüne bakmadım. Bakamadım.

Beni yönlendirerek lavabodan çıkarırken ona ayak uydurdum. Bütün koridor boştu. Ders çoktan başlamış olmalıydı. Ama ben zil sesini bile duyamamıştım. Okuldan çıkıp arka bahçeye daha önce oturduğum banka oturtuldum. Bana yardım eden kişi de yanıma oturdu. Gözlerimden daha çok yaş akarken başımı daha çok eğdim. Sesli bir şekilde ağlamaya devam ettim. Yanımda oturan kişi ise beni kendine çekerek omuzunda ağlamama izin verdi. Yaslandığım omuzunda uzun uzun ağlayarak bütün göz yaşlarımı akıtmıştım. Tükenene kadar. Gömleğinin ıslanmasından bile rahatsız olmayarak sırtımdaki eli ile beni rahatlatmaya çalışmıştı. Bir süre sonra ağlamam iç çekişlere dönünce omuzlarımdan iterek beni kendisinden ayırdı. Elini çeneme atarak ona bakmamı sağladı. İlk bakamadım yüzüne. Ama en azından beni kurtaran kişiyi bilmeliyim diye bir anda gözlerimi karşımdaki kişiye çevirdim.

San?

Beni o mu kurtarmıştı?

Bir yanım buna sevinirken bir yanım daha çok ağlamak istiyordu.

Hidden Screet / Woosan Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin