Sabah uyandığımda kendi yatağımda tek başımaydım.
Ne yani her şey birer rüya mıydı? Peki San ile öpüşmem ve ona sarılarak uyumam? Ama hâlâ onun kokusunu alıyordum. Emin olmak için masama döndüm. Duvar ile arasına sıkıştırdığım kağıtlar yoktu. Yanımdaki duvarda ise bir iki çizimim eksikti. Aldığım yemek kokusu ile mutfak masasındaki tepsiyi fark ettim.
San?
Yataktan kalkarak tepsiye ilerledim. Dışardan söylediği belli olan yemeği tabaklara koymuştu. Su doldurduğu bardağa yasladığı kağıdı elime aldım.
'Günaydın'
Yüzümde kocaman bir gülümseme yer alırken tepsiyi alarak küçük koltuğa oturdum. Hâlâ ikimiz hakkında kafamda birçok soru işareti varken bunları umursamadım ve benim için aldığı yemeği yemeye başladım. İştahla bütün yemeği bitirdim. Tepsiyi mutfak masasına bıraktım ve benim için bıraktığı notu onun resimlerini yapıştırdığım duvara yapıştırdım. Yüzümdeki kocaman gülümseme ile bir süre resimlere baktım. Elim istemsizce dudaklarıma giderken dün onun dudakları tarafından mesken edilen dudaklarımda parmaklarımı gezdirdim. Bunu düşünürken vücut ısımın yükselmesine engel olamamış ve utançla yüzümü yatağa yaslamıştım. Ellerimi saçlarıma attım ve çekiştirerek hâlâ rüya da mı olup olmadığımı öğrenmeye çalıştım. Ama canımın yanması ile ellerimi saçlarımdan çekerek tamamen yatağa uzandım. Sırt üstü yatakta uzanırken cebimde dünden beri ezilen telefonumu çıkardım. Saat sabahın altısıydı. Bugün hafta sonuydu ve işim dokuz gibi başlıyordu.
Bir süre durduğum pozisyondan çıkarak yataktan kalktım. Kendime gelmek adına kısa bir duşa girdim. Üzerime basit bir tişört ve bol pantolon giyerek çalışma masama oturdum. Dünkü anılar tekrar zihnimi ele geçirirken elimi yanağıma yaslayarak önüme koyduğum defterime baktım. Hızla atan kalbimin üzerine ellerimi koydum ve gözlerimi kapattım.
"Sakin ol Woo. Sakin."
Derin bir nefes alarak gözlerimi açtım. Dün ki öpüşmemiz, sarılarak uyumamız, elimi tutması ve başımı göğsüne yaslaması...
İki saat boyunca resim çizmekle uğraşmıştım. Çizdiğim resimleri duvara yapıştırdım ve yüzümdeki salak gülümseme ile izledim. Bir süre sonra kendimi toparladım. Üzerime siyah bir ceket giydim ve telefonumu da alarak lokantaya gitmek üzere evden çıktım.
****
"Bunlar 4 numaralı masaya."
Hızla elime verilen tabaklar ile masaların olduğu tarafa geçtim ve 4 numaralı masaya ilerledim. Tabakları masaya bırakıp 'afiyet olsun' diyerek müşteriye baktım. Bana gülümseyerek önüne bıraktığım tabağına dönerken gözüm arkasında bakışlarını bana kitlemiş olan adama çarptı. Bu dün lokanta kapanana kadar beni izleyen adamdı. Yine beni izliyordu. Bakışlarımı ondan çekip arkamı döndüm ve mutfağa ilerledim.
Umursama!
Derin bir nefes alırken sadece kendi kendime paranoyaklaşmaya başladığıma inanmak istedim. Dün San benimle birlikteydi. Ama bugün çıkışta tek başımaydım. Kafamı iki yana saklarken daha fazla düşünmemeye çalıştım. Sadece normal bir şekilde çalışacak ve güvenle evime gidecektim. Bunda hiçbir sıkıntı yok.
Gün boyu üzerimde olan bakışlardan rahatsız bir şekilde oradan oraya koşturmuştum. Bazen kesişen gözlerimiz ile korkuyla gözlerimi ondan çekiyordum. Hava kararmış ve müşteriler de azalmıştı. Boş bir masada bulunan kirli tabakları alırken adam dışındaki son müşterilere baktım. Tabakları hızla mutfağa götürüp geri döndüm ve masalarına yaklaşarak önlerindeki kirli tabakları onlar konuşmaya devam ederken aldım. Hızla onları da mutfağa götürdüm.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Hidden Screet / Woosan
FanfictionWooyoung onu kitap okuduğu her anda izlerdi. Yani her gün. Çok sessizdi ve gizemliydi. Wooyoung onun bu duruluğuna aşık olmuştu. Gizli aşkıydı. Choi San onun gizli aşkıydı. Ama bu hikayede bir şeyler saklayan tek kişi Wooyoung değildi. _____ -Wo...