Ona o günden sonra yaklaşabilmiştim. Dehun itinin onunla uğraşmaya başladığı gün. İlk başta gidip onu direkt öldürmek istedim. Ama bunu yapamazdım. Çünkü onu tanırdım.
Benim gibi bir krallığı yönetecek olan piçin tekiydi. O tamamen ona sunulan hayatı sonuna kadar bütün avantajları ile yaşamayı seçen biriydi. Ben her ne kadar onu tanımış olsam da o beni tanımamıştı. Ta ki yanındaki köpeklerinden birinin Wooyoung'a saldırdığı güne kadar.
Onu her ne kadar küçük bir şekilde tehdit etmiş olsam da o bundan zevk almış ve aklınca oyun oynamak istemişti. Ben Wooyoung için her şeyi yapardım ama onu tehlikeye atacak her şeyden kaçınırdım. Tıpkı yanımda uyuyakaldığı gün tetikçilerden birinin kafasına nişan alması ile hiç riske atmadan ondan uzaklaşmam gibi.
Woo ile çok dikkat çekmeden yavaş yavaş yakınlaşıyor olmamız beni içten içe çok mutlu ederken onun yaşadığı zorluklar benim için babamdan daha büyük bir sorun gibi geliyordu.
Benim onun gibi masum ve savunmasız birine bağlandığımı ve onun zaafım olduğunu öğrenen birçok kişi ona saldırmaya çalışabilirdi. Aynı Dehun gibi. O bunu anlamıştı. Zeki biriydi inkar edemezdim ama benim de yeri geldiğinde sergilediğim davranışlar kendini belli etmişti.
Okulda kimseye dokunmadığımı ve bunu savunmasız olduğum için yapmadığımı düşünen bazı gereksizler yeni geldiğim bu okulu öğrenmişti. Dertleri ise beni döverek benden üstün olduklarını kanıtlamaktı. Ama çok saçmaydı.
Burada okuduğumu söyleyenin ise Dehun olduğuna emindim. İşte o gün her şey ortaya çıkmıştı. Söylemiştim Dehun zeki biriydi. Benimle oynamıştı ve bende onun tuzağına düşmüştüm. O sınıfta Woo'yu korumuş olmam Dehun'a onun benim zayıflığım olduğunu söylemekle eş değerdi.
Bundan sonra Wooyoung öğrenilmişti. Tek yapmam gereken ise her zaman yanında olmak, canım pahasına dahi olsa onu korumaktı ve bir dahakine ona zarar vermeye çalışan herkesi kendimi tutmadan dersini verecektim.
Bunun için buradaydım. Daha önceden ortaya çıkmaması için kovmakla yetindiğim Dehun'un yanında dolaştırdığı köpeğini Wooyoun'a yaşattıkları için onu öldürmem için yalvarana kadar acı çektirecektim. Daha önceden yerinden çıkardığım eli yetmemişti.
Yaşadığım bu hayatta işime gelen tek şey önüme gelen her engeli istediğim şekilde ortadan kaldırabiliyordum. İnsanları öldürmeyi reddediyor ama ölmeyi hak edenlere ölmeyi dileyecek kadar acı çektirmek istiyordum. Bunu yaparken kimse beni durdurmuyordu. Hatta bunu öğrenen babam krallığı tamamen bana bırakma fikrini daha çok benimsiyordu.
Karşımdaki terk edilmiş yarım binaya girdim. Ormanın yakınlarında boş bir arazide olduğu için kimsenin bir şey duyacağını sanmıyordum. İçeri girince karşımdaki sandalyede bağlı şekilde oturan adama sinirle baktım.
Kim ve ya nasıl biri olduğu umurumda değildi. O Wooyoung'un kendine zarar verecek kadar delirmesine neden olan tacizci şerefsizin tekiydi. Wooyoung'un saatlerce hatta gecelerce ağlamasına neden olan bir piç.
Dün göğsümde ağlaması içimde bir şeylerin kopmasına neden olmuştu. Onu o şekilde görmek beni her ne kadar üzse bile en çok sinirlenmeme neden olmuştu.
Karşımda bağlı ağzı yüzünden konuşamayıp sadece debelenen bedene hızla ilerleyerek bir yumruk attım. Attığım yumruk onun sağa doğru dönmesini sağlayınca düzelterek bir yumruk daha attım. Bütün sinirimi ondan çıkarmadan bırakmayacaktım. Bir yumruk daha attım. Ve bir tane daha. Hıncını alana kadar vurmaya devam ettim. Bir kere daha sertçe yumruk attım ve bağlı olduğu sandalye ile birlikte yere düşmesini izledim. Yerde acıyla bağırırken yanına çöktüm ve ağzındaki bezi açtım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Hidden Screet / Woosan
FanficWooyoung onu kitap okuduğu her anda izlerdi. Yani her gün. Çok sessizdi ve gizemliydi. Wooyoung onun bu duruluğuna aşık olmuştu. Gizli aşkıydı. Choi San onun gizli aşkıydı. Ama bu hikayede bir şeyler saklayan tek kişi Wooyoung değildi. _____ -Wo...