Yavaş adımlarla yaşadığım sokağa doğru yanyana yürürken yol boyunca yüzümdeki küçük gülümseme ile ona bakmıştım. O yanımda olduğu zamanlarda kendime engel olamıyordum. Yüzümdeki gülümsemeyi silemiyordum. Bana bu kadar iyi gelirken ondan uzak durmayı dahi düşünemiyordum.
Arada sırada ona olan bakışlarımı fark ediyor ve o da bana dönerek küçük bir gülümseme sunuyordu. İçimde rahat durmayan güzel bir his vardı. Sanki dışarı taşmayı istiyor gibi kıpır kıpırdı. Onun yanında hep böyleydim.
Adımlarını sokağın girişinde durdurunca durup ona baktım. Gözleri bana bir şeyler anlatmak istiyormuş gibi bakarken sadece ona gülümsedim. O da bana gülümsedi. Her zamankinden daha fazla, güzel ve büyük. Birbirimize dönük olan bedenlerimiz arasındaki boşluğu kapatarak önümde durdu. Yavaş yavaş yüzündeki gülümseme solarken yerine ciddi bakışları aldı. İstemsizce benim de gülümsemem solmuştu.
Şu an ise bakışları bütün yüzümde dolaşıyordu. Her bir noktada. En son dudaklarımda durdu. Bakışları dudaklarımdayken vücudumun sıcaklığının yükseldiğini hissedebiliyordum. Birbirine değen bedenlerimizi daha çok yakınlaştırarak ellerini belime yerleştirdi. Yüzlerimiz arasındaki santimler de yavaş yavaş azalırken kalbim bütün göğsümü delip geçecekmiş gibi hızlanmıştı. Bir eli belimdeylen diğer elini yanağıma yerleştirdi. Baş parmağı ile yanağımı okşarken huzurla gözlerimi kapattım. Kendimi tamamen ona bırakıyordum.
Daha fazla ayakta duracağımı sanmıyordum. Ellerimi omuzlarına çıkardım ve sıkı sıkı tutundum. İşte onun etkisi böyleydi. Ayakta bile durmayacak kadar şehvetli.
Gözlerimi açarak karşımda duran gecenin karanlığından dolayı çarpan ışıkla parlayan dudaklara baktım. Anlını benimkine yasladı. Nefes alışlarım hızlanmış ve omuzlarında ki ellerimi sıkmıştım. Bütün yanağımı kaplayan büyük elini bir anda enseme attı ve kendisine çekerek dudaklarını benimkilerle buluşturdu. Sıcak dudaklarımız bir araya gelir gelmez ilk önce bir iki saniye durdu ve yavaş yavaş hareket ettirerek alt dudağımı emmeye başladı. Ben de dudaklarımı hareket ettirdim ve dudaklarımın arasındaki dudağını yavaşça emerken, onun hareketleri de bundan cesaret alarak hızlandı.
Onunkilerle dans eden dudaklarım alev alev yanarken belimdeki elini daha da sıkışatırdı. Ensemdeki elinide yavaşça saçlarıma çıkarıp okşarken şu an yaşadıklarımın rüya olmamasını diledim. Tabi onun sıcakllığı gerçekliğini oldukça belli ediyordu ama zihnim buna inanamıyordu.
Onca zaman boyunca başıma gelen kötü olaylardan sonra yaşadığım bu ani mutluluk beni sarhoş ediyordu. Bana sadece acıdığı için yardım ettiğini düşündüğüm San şu an beni öpüyordu. Sol gözümden bir damla yaş akıp öpüşen dudaklarımıza doğru yol aldı. Ağzıma tuz tadı gelirken o da bunu hissetmiş olmalı ki nefes nefese bir şekilde dudaklarınızı ayırdı ve alınlarınızı birleştirdi. Bir süre kapalı tuttuğum yaşlı gözlerimi açtığımda endişeli gözleri ile karşılaştım. Ona bir şey olmadığını belirtmek istercesine gülümsedim. Gülümsemem ile rahatlamış ve o da gülümsemişti. Daha fazla dayanamamış ve ona sarılmıştım. Varlığına tutunmak istercesine sıkıca tutunmuştum ona.
Hâlâ olanlara inanamıyordum. Belimdeki ve saçlarımdaki eller beni rahatlarken gözlerimden bir iki damla yaşın daha akmasına izin verdim. Ellerimi sıkı sıkıya boynuna sardım.
"Ağlama"
Söyledikleri ile ondan ayrılarak gözlerimi sildim ve kafamı salladım. Tekrar gülümseyerek ona baktım.
Ona gülümsemekten asla bıkmayacaktım.
Daha sonradan üzerime çöken utanç ile bakışlarımı ondan çekerek bütün sokakta gezdirdim. Dudaklarımı dişlerken az önce olanları düşündüm.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Hidden Screet / Woosan
FanficWooyoung onu kitap okuduğu her anda izlerdi. Yani her gün. Çok sessizdi ve gizemliydi. Wooyoung onun bu duruluğuna aşık olmuştu. Gizli aşkıydı. Choi San onun gizli aşkıydı. Ama bu hikayede bir şeyler saklayan tek kişi Wooyoung değildi. _____ -Wo...