❇️-23-❇️

309 40 20
                                    

"Hava çok güzel bahçede oturalım mı?"

San söylediğim ile kafasını gülümseyerek sallamış ve önümdeki boş tabağı alarak kalkmıştı. Tabağı lavaboya koyarken ben de ayağı kalktım. Yanıma gelirken kaşlarını çatarak üzerime bakmıştı.

"Hâlâ bu kıyafetlerle mi duruyorsun? Önce yukarı çıkıp üzerini değiştirelim."

Kafamı salladım ve onunla birlikte merdivenlere yöneldim. Odasına girer girmez dolabının kapaklarını açmış ve bana dönmüştü.

"İstediğin bir tarz var mı?"

"Aslında salaş giyinmeyi severim. Rahat oluyor."

Dediklerime uyarak bol bir tişört ve siyah bir şort vermişti. Elime verdiği kıyafetlere ve dolabına bir bakış atarak ona döndüm.

"Neden çoğunlukla koyu tonlar var? Gri, siyah, biraz beyaz, lacivert ve kahverengi."

Dolaba bir bakış atarak bana döndü.

"Bu renkler benim için daha iyi."

"Açık renkler deneyebilirsin. Sende güzel durur. Mesela mavi çok yakışır. Açık mavi."

"Öyle mi dersin?"

"Evet."

"Peki o zaman aşağıda benimle birlikte birkaç kıyafet siparişi vermek ister misin?"

"Olur"

"Sen üzerini değiştir ben soğuk birşeyler hazırlayacağım."

Kafamı heyecanla sallarken saçlarımı okşadı ve odadan çıktı. İlk önce bol eşofmandan kurtularak şortu giydim. Daha sonra da omuzuma dikkat ederek üzerimdeki tişörtü çıkarmıştım. Ama diğer tişörtü giymekte zorlanıyordum. Kolumu yukarı kaldırarak giymeliydim ama kaldıramıyorum. Kafamdan geri çıkararak ilk kolumdan geçirdim ama bu defa da kafamdan geçiremiyordum. Pes ederek tişörtü üzerimden çıkardım ve dolaba ilerledim. Bir gömlek giymek daha rahat olabilirdi. Dolaptan kısa kollu beyaz bir gömlek çıkardım. Rahatça giydim ama bu defa düğmeleri kapatamıyordum. Kolumu hareket ettirmek omzumu ağrıtıyordu ve elim ağrıdan düğmelere gitmiyordu. Sinirle nefesimi dışarı verdim ve odadan çıkarak aşağı indim. Mutfakta olan San'ın yanına gittim. Dolaptan çıkardığı soğuk çayı bardaklara koymuş içine buz ekliyordu. Çatık kaşlarımla karşısında dikilince şaşkınlıkla bana baktı.

"Noldu?"

"Tişörtü giyemedim. Gömleğinde düğmelerini kapatamıyorum. Yardım eder misin?"

Diğer elimle vücudum görünmesin diye gömleği kapalı tutarken sitemime karşı gülümsedi ve yanıma geldi. Baştaki düğmeyi atlayarak teker teker hepsini kapattı.

"Hâlâ mı ağrıyor?"

"Evet. Sanırım dün uyurken üstüne fazla yattım."

"Aslında bazen kontrol etmiştim ama yine de yüklenmiş olmalısın."

Söyledikleri ile bir şey fark etmiştim. Dolabı kaldığım odadaydı. Yani onun odasında uyumuştum. O da benimle aynı yatakta mı uyumuştu?

"Benim yanımda mı uyudun?"

Kafasını sallayarak masadaki bardakları eline aldı ve önden ilerlemeye başladı.

"Hadi gel."

Onun ardından ilerleyerek mutfağın içindeki camlı kapıdan çıkmış ve büyük bir bahçeye çıkmıştık. İleride çiçeklerin arasında gördüğüm salıncak ile oraya doğru ilerledim.

"Burada oturalım mı?"

Büyük hasır salıncağa oturdum. Yanıma geldi ve bardaklardan birini bana vererek oturdu. Bir kolunu arkaya doğru gerdirdi ve daha sonra benim arkama doğru attı. Bu hareketi ile daha çok gülümsedim ve göğsüne doğru yaklaştım. İçeceğimden bir yudum alırken etrafa bakındım. Hafif esen rüzgar, muhteşem bir yeşilliğe sahip kocaman bahçe ve renk renk çiçekler. Özellikle de yanımda olan San. Şu an huzuru yaşıyordum. Hayatımda ilk defa. Gülümsemekten yanaklarım bile ağrıyordu.

Hidden Screet / Woosan Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin