| Hatırlatma |
"Bu arada ben Anıl." dedi gülümseyerek. Şu an hissettiğim tek şey; bu çocuk gerçekten çok tatlıydı.
İyi okumalar ^^^
Su'dan
"Bunu bana sen mi söylüyorsun?" dedim gülerek.
"Evet ben söylüyorum." dedi o da gülerek.
"Çocuklar konuşmayın."
Hoca'nın bu sözüyle hemen derse odaklandım. Daha doğrusu odaklanmaya çalıştım. Üstümde bir çift göz hissediyordum. Anıl mıydı? Bilmiyordum.
Anıl'dan
Onu seyrediyordum. Gözleri, bakışları, saçları, kişiliği, dudakları, her şeyi çok güzeldi. Şimdi siz 'madem onu seviyorsun niye gıcıklık yapıyorsun' diyeceksiniz ama ben gıcıklık yapmayı çok seviyorum. Tamam. Sevmiyorum. Ama Su'ya gıcıklık yapmak hoşuma gitti.
Nihayet teneffüs zili çaldı. Su yanımdaydı. Dışarı çıkmayı düşünmüyordu belli ki.
"Dışarı çıkalım mı?" dedim sıkılmış gibi.
"Sen çık ben istemiyorum." dedi omuz silkerek.
"Peki. O zaman sen çıkmazsan ben de çıkmıyorum." dedim.
"Neden?" dedi. Bana döndü ve yine gözlerimiz kesişti. Çok güzeldi işte. Her hâliyle.
"Bilmem. Beraber çıkalım." dedim dudağımı büzerek.
"Beraber çıkmazsak başımın etini yemeye devam ediceksin dimi?"
"Evet." dedim gülerek ve kapıya doğru koşmaya başladık.
Su'dan
Çok yorulmuştum. Teneffüs bitene kadar koşmuştuk Anıl'la. Koşarken bile çok tatlıydı.
Acaba o da bana karşı bir şeyler hissediyor mu? İyi de ben ona karşı bir şey hissetmiyorum ki. Sadece tatlı didim. Seviyorum aşığım demedim ki. Tamam. Yine beni tam yerimden vurdunuz. Ama hâlâ aşığım demedim.
Sınıfa girip sıralarımıza oturmuştuk. Bu son dersti. Bir an önce okulun bitmesini istiyordum. Kim istemez ki?
"Eğlendin mi?" dedi Anıl bana bakarak.
"Çok."
"İyi bari. Seni eğlendirdiysem ne mutlu bana."
Gülümsedim. Sadece gülümseyebilmiştim. Onun bu tatlılığı karşısında aklıma gülümsemekten ve onu öpmekten başka bir şey gelmiyordu. Ben az önce öpmek mi dedim! Yok ya o anlamda demedim ama! B-ben sadece yanağından demiştim. Hem tatlı olduğu için demiştim. Uff. Tamam. Yine siz kazandınız.
♣️
Anıl'dan
Okul bitmişti. Sınıf boşalmıştı. Sadece Su ile ben kalmıştık sınıfta.
"İyi akşamlar uyuzcum." dedi ve gülerek kapıya doğru gitti Su.
"İyi akşamlar." dedim gülerek. Su da bana bakıp gülümsedi. Tam kapıdan çıkacakken kapı açıldı ve bizim sınıftakiler ellerinde pasta, bardak, çatal, tabak, kurabiye, poğaça, kanepe, salata, bisküvi ve meyve sularıyla içeri girdi. Su ve ben birbirimize anlamsızca bakıyorduk. Su çok şaşırmış gibiydi. Ben de öyle.
"İyi ki doğdun Anıl! İyi ki doğdun iyi ki doğdun mutlu yıllar sana!" Bizim sınıfın bu şarkısından sonra neler olduğunu anladım sanırım. Bugün benim doğum günümdü. Evet ama onlar nereden biliyordu? Ben söylemiş olabilirim ama senenin başında söylemiştim. Unutmamışlar demek!
Su hâlâ şaşkın gibi duruyordu.
"Bugün doğum günün müydü uyuzcum? Niye bana söylemedin?" dedi.
"Bilmem." dedim ve gülümsedim.
"Doğum günün kutlu olsun uyuzcum yarın hediyeni getiririm." dedi Su.
"Gerek yok ya."
"Saçmalama tabii ki getiricem. Doğum günün." dedi en samimiyetiyle gülerek. En azından bana öyle gelmişti.
"Size de çok teşekkür ederim arkadaşlar unutmamışsınız."
"Hiç unutur muyuz Anıl? Gel de pastanı ye." dediler hep bir ağızdan.
"Su? Gel sen de ye." dedim Su'ya bakarak.
"Yok ya ben gidiyim. Acelem var uyuzcum." dedi ve gülerek sınıftan çıktı.
♠️
Merabaaa yb geldiii umarım beğenmişsinizdir sizi seviyorumm vote ve yorumlarınızı bekliyorum canlarımm ❤️❤️❤️ Multimedia'da Su var. Şarkı olarak istediğinizi dinleyebilirsiniz.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Bay Uyuz. #Wattys2015
RandomAslında uyuzluklarla başladı her şey. Ama sonra bütün uyuzluklar eriyip gitti aralarında. Su, kendi kabuğuna çekilmiş bir kız, Anıl, okulun en popüler erkeği. Okuyunca imkansızmış gibi görünüyor ama değil. Aşk, imkansızmış gibi görünen bir şey değil...