~14~

3.7K 208 4
                                    

| Hatırlatma |

"Evet öyle. Haklısın. Bence de lunapark'a gidelim." dedi ve gülümsedi.

İyi okumalar^^^

Su'dan

Sabah uyandığımızda hemen bikinilerimizi giyinip, kahvaltımızı yapıp havuza girdik. Böyle bir planlama yapmamıştık ama lunaparka gidene kadar biraz eğlenmek istiyorduk.

Öykü'ye biraz su attım. Sonra o da bana attı. Suyun dibine daldım ve yüzerek bana atmasını engelledim. Sonra birden çıkıp ona tekrar su attım.

Yaklaşık 1 saat havuzda oyalandık. Havuz sıcaktı. Yani tam Antalya'yı andırıyordu.

"Öykü ben kitap okuyacağım biraz. İstersen sen de gel."

"Tamam gelirim 5 dakika sonra."

"Tamam yukarda odamdayım." dedim ve havluma sarılıp odama çıktım. Evet tabii ki misafir odalarından birinde kalıyordum. Ama her geldiğimde orada kalacaktım ve gelen hiç bir misafir orada kalmayacaktı çünkü orası artık benim odamdı. Ben olmayınca da boş kalacaktı.

Önce bir duş aldım ve çıktıktan sonra lunaparka giderken giyeceğim kıyafetlerimi giydim. Sonra yatağıma uzanıp kitabımı okumaya başladım.

♠️

"Hayır Öykü gondola binelim." dedim kafamı onaylamazca sallayarak.

"Tamam ona da binelim ama önce dönme dolapa binelim. Hadi gel." dedi ve elimden tutup gişeye götürdü. Gözlerimi devirerek arkasından gidiyordum.

"Bize iki tane dönme dolap jetonu verir misiniz?" dedi ve 20 TL uzattı Öykü.

"Tabii." dedi ve o gişedeki adam bize iki tane üstünde dönme dolap yazan jeton verdi. Tabii 10 TL para üstümüzü de.

Gişeden çıktık ve dönme dolaba doğru ilerledik. 1 tane boş kutu kalmıştı. Yukarıyı göremiyorduk ama şu an gördüğümüz kadarıyla 1 tane. Biz yukarıda boş kutu var mı diye bakarken önümüzdeki boş kutuya bir çocuk oturdu. Çocuk dediğim bizim yaşlarımızda, uzun boylu, sarışın bir çocuk.

"Buyrun. Şurdaki bay'ın yanına geçin." dönme dolabın çalıştırmasını falan yapan adam konuşmuştu.

Ne! O sarışın çocuğun yanına mı geçecektik? En iyisi diğer turu bekleyelim.

"Yok teşekkür ederiz. Bir diğer turu bekley-"

"Buyrun jetonlarımız." dedi Öykü ve jetonlarımızı o adama verdi. Ardından çocuğun yanına gitti.

"Öykü ne yapıyorsun?" dedim. Gözlerim büyümüştü.

"Gelsene." dedi ama ben kaşlarımı 'olmaz' anlamında yukarı kaldırdım.

"Ya gel şuraya." Öykü'nün beni çekiştirmesiyle zar zor bindim.

"Burak'a söyleyeceğim." diye Öykü'nün kulağına fısıldadım ve öldürücü bir bakış fırlattım.

"Sakın! Hem ne var bunda? O kadar beklemek istemedim hemen bindim." dedi 'sakın söyleme' diye yalvararak.

"Sen de binmeseydin." dedim ben de gözlerimi devirerek.

Karşımızdaki çocuk bize bakarak sırıtıyordu. Bir aşağı baktım da...

"Öykü..." dedim çok az korkarak.

"Efendim?" dedi Öykü hiç korkmuyormuş gibi.

"Öykü çok yukardayız." dedim. Ama hiç korkmuyordum Öykü'yü korkutmaya çalışıyordum.

Bay Uyuz. #Wattys2015Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin