| Hatırlatma |
"Yok ya ben gidiyim. Acelem var uyuzcum." dedi ve gülerek sınıftan çıktı.
İyi okumalar ^^^
Su'dan
Bir hışımla sınıfın kapısını arkamdan kapattım ve eve doğru hızlı adımlarla yürümeye başladım. Bugün uyuzcuğumun doğum günüydü ve bana söylememişti ha? Bugün ona hediyesini alıp yarın götürecektim.
Eve doğru yürürken sokakta biriyle çarpıştım. Ah ne kadar sakarım! Çarpıştığım kişinin kim olduğuna bakmak için kafamı kaldırdım ama o kişiyi tanımıyordum. Sanki okulda görmüştüm gibi geliyordu.
"Ayy çok pardon ya."
"Önemli değil. Bişey olmadı. Ha bir de sanırım okula bugün geldin. Aynı okuldayız. Bugün seni teneffüste Anıl'la koşarken gördüm de." dedi gülümseyerek. Ben de gülümsedim.
"Evet yeni geldim."
"Bu arada ben Emre." dedi ve elini uzattı.
"Ben de Su." dedim ve uzattığı eline karşılık verdim.
Anıl'dan
"Çok lezzetli olmuş hepsi. Ellerinize sağlık arkadaşlar." dedim. Bir yandan da atıştırıyordum.
"Teşekkür ederiz hepsi senin için. Afiyet olsun." dedi Hazal.
"Rica ederim." dedim ve atıştırmaya devam ettim.
Hepsi gerçekten çok lezzetliydi. Ama artık çok geç olmuştu ve eve gitme vakti gelmişti. Annem merak etmiştir.
"Arkadaşlar benim gitmem lazım ya çok geç oldu."
"Tamam bari yedin şunları toplamamıza yardım et." dedi ve güldü Hazal.
"Aa doğum günü çocuğuna mı bırakıyorsunuz işi? Hiç yakıştıramadım. Kolay gelsin." dedim ve çantamı kaptığım gibi sınıftan çıktım.
Su'dan
Eve doğru yürümeye devam ediyordum. Birden gözüme yolun kenarındaki Kırtasiye ilişti. Anıl'a doğum günü hediyesi almak için iyi bir yer ve iyi bir şanstı. Kapıda gördüğüm 'Açık' yazısından sonra hemen içeri daldım. Çok güzel kokuyordu ve çok güzel şeyler vardı. Bayağı da büyüktü. Hemen 'Hediyelik' bölümüne geçtim ve reyonları gezmeye başladım. Bi dakika! Diğer reyonun arkasındaki yüz tanıdıktı. Hemde çok. Oha! O yüz Anıl'ın yüzüydü.
Anıl'dan
Su'ya yetişebilmiştim nihayet. Bir önündeki reyondaydım. Sanırım bana hediye almaya gelmişti üstelik 'Hediyelik' bölümündeydi. Ama belli olmaz.
Bir yandan da umarım beni görmemiştir diye dua ediyordum. Gizlice onu izliyordum çünkü onu...
Çok tatlıydı. Çok güzel görünüyordu. Ne alacağına karar verememişti belli ki. Yanına bir tezgahtar çağırmıştı ve bir erkeğe hangi hediyeyi alırsa daha uygun olacağını sormuştu. Tezgahtar da ona yardımcı oluyordu. Yüz ifadesinden anlaşılırsa bana en iyi hediyeyi almaya çalışıyordu. Canım benim. O bana ne alırsa alsın hatta en kötü hediyeyi alsın -hediyenin kötüsü olmaz ama olsun- o hediye benim en güzel hediyemdir.
Su'dan
Hangi hediyeyi alacağıma karar verememiştim. Ama Anıl'a en güzel hediyeyi almak istiyordum. Tezgahtarın da yardımıyla elimde duran bir hediyeyi almıştım. Gördüğüm yüz gerçekten Anıl'dı. Ama belli ki onu görmemi istemiyordu. O yüzden görmemezlikten geldim ama hâlâ aklımda o soru vardı. Nasıl bulmuştu beni?
Aldığım hediyeyi hediye paketi yaptırıp verdikleri poşete koyduktan sonra oradan çıktım ve eve doğru yürümeye devam ettim.
Sonunda evimizin sokağına saptım ve evimizi gördüm. Turkuaz renginde 4 katlı bir villaydı.
Çantamdan anahtarımı çıkarıp kapıya taktım ve açıp içeri girdim. İçerde gördüğüm yüzle şok oldum.
♠️
Merabaaa tekrar yb geldiii umarım beğenmişsinizdir canlarım gördüğünüz gibi bir günde 2-3 bölüm geliyor bu yüzden lütfen biraz anlayış gösterin sizi seviyorum vote ve yorumlarınızı bekliyorum aşklarım benimm ❤️❤️❤️ Multimedia'da Mira var. İstediğiniz şarkıyı dinleyebilirsiniz.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Bay Uyuz. #Wattys2015
AcakAslında uyuzluklarla başladı her şey. Ama sonra bütün uyuzluklar eriyip gitti aralarında. Su, kendi kabuğuna çekilmiş bir kız, Anıl, okulun en popüler erkeği. Okuyunca imkansızmış gibi görünüyor ama değil. Aşk, imkansızmış gibi görünen bir şey değil...