Meraba arkadaşlar tekrar yeni bir kitap ile karşınızdayım. Yazdığım tüm kitapları sildim fakat bunu silmeyi düşünmüyorum. Çünkü bu sefer gerçekten ama gerçekten çok severek yazacağım. Umarım beğenirsiniz.
İyi okumalar ^^^
"Geç kaldığım için özür dilerim hocam. Ben bu sınıftaymışım da." dedim bir hocaya bir sınıfa bakarak. Boş yer arıyordu gözlerim. Evet! Bir tane buldum! Ama zaten bir tane boş yer vardı orası da bir erkeğin yanıydı. Bana bakıp sırıtıyordu.
"Tamam kızım boş yere geç." Hoca'nın bu sözü ile hocaya döndüm. Kahretsin! Ben şimdi bu ukala'nın yanına mı oturucaktım? Göz devirerek çocuğun yanına doğru gittim. Tam ben oturucakken çantasını alıp oturacağım sandalyenin üstüne koydu. Ben boşuna ukala demedim.
"Çeker misin çantanı oturucam?" dedim. Yüzünde ona keyif veren bir ifade vardı. Çantasını hâlâ çekmemişti. Hocayı dinliyormuş numarası yapıyordu ama eminim ki dinlemiyordu. Beni duymamazlıktan geliyordu.
"Sana diyorum çeksene çantanı!" dedim ama hâlâ keyifli bir yüz ifadesi vardı ve hâlâ hocayı dinliyormuş numarası yapmaya devam ediyordu. Bende artık dayanamayıp onun çantasını kucağına fırlattım ve yerime oturdum. Hocayı dinlemeye başladım. Hoca'nın anlattıklarına bakılırsa ders fendi.
Bir süre sonra teneffüs zili çaldı. Herkes dışarı fırladı ve bilin bakalım noldu? Evet. Uyuzla baş başa kaldık. Bana baktığını hissedebiliyordum.
"Ne yaptığını sanıyorsun sen ya? Çantamı ne hakla bana fırlatıyorsun?" dedi sırıtarak.
"Hoca'yı duydun. Tek boş yer burası ve buraya oturmam gerektiğini söyledi. Sanırım kulakların biraz ağır işitiyor." dedim bende kıkırdayarak. Tam o anda zayıf, güzel bir kız içeri girdi ve yanıma doğru geldi.
"Meraba sınıfımıza hoşgeldin. Benim adım Mira. Memnun oldum." dedi ve elini uzattı. İyi birine benziyordu.
Ben de uzattığı eline karşılık vererek "Hoşbulduk. Benim adım da Su. Ben de memnun oldum." dedim gülümseyerek. Yanımdaki uyuz hemen atladı.
"Su? Su? Su? Hmm... Güzel isimmiş." dedi dudağını büzerek. Oha! Allahım çok tatlı bu çocuk lan! Ne diyorum ben ya! Kendine gel Su!
"Yaa ne demezsin öyledir." dedim gözlerimi devirerek.
"Evet ya ismin çok güzelmiş." dedi Mira da.
"Teşekkür ederim senin de ismin çok güzel." dedim her zaman ki gülümsememle.
Tekrar ders zili çaldığında kulağıma fısıldadı Mira "Sanırım aranız iyi değil." ekşi bir yüz ifadesiyle söylemişti bunları.
"Aynen öyle. Çok uyuz ya. Nasıl anlaşıyosunuz şunla?" dedim ben de onun kulağına fısıldayarak.
"Bize karşı böyle davranmıyor." diye son kez mırıldandı kulağıma Mira ve kendi sırasına geçti.
Ne yani? Bana özel mi böyle davranıyordu bu?
Mira sırasında bana bakarak göz kırptı ve o an kapı kolu açıldı. Başka bir hoca gelmişti bu sefer.
Derken solumdan bir dürtükleme hissettim. Kesin o uyuzdu tabii başka kim olucak? Solumda o var. Neyse dürtüklemenin geldiği yöne döndüm ve uyuzla göz göze geldik.
"Bu arada ben Anıl." dedi gülümseyerek. Şu an hissettiğim tek şey; bu çocuk gerçekten çok tatlıydı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Bay Uyuz. #Wattys2015
CasualeAslında uyuzluklarla başladı her şey. Ama sonra bütün uyuzluklar eriyip gitti aralarında. Su, kendi kabuğuna çekilmiş bir kız, Anıl, okulun en popüler erkeği. Okuyunca imkansızmış gibi görünüyor ama değil. Aşk, imkansızmış gibi görünen bir şey değil...